See what they know translate Turkish
261 parallel translation
Then I'm coming back here and go to college to see what they know.
Sonra üniversiteye gideceğim ve sonra bir şeyler inşa edeceğim.
And I will check with the Elders and see what they know.
Ben de bir şeyler biliyorlar mı diye Büyükler'e danışacağım.
I don't know what happened to them, sir. I guess they didn't see us.
Bunların derdi nedir bilmiyorum ama sanırım bizi görmediler efendim.
- See, they know what's best for you. - Here we are.
- Bak onlar senin için neyin iyi olduğunu biliyorlar.
You see lady, it is here that lovers came to question the Sibyl, when they wanted to know what the course of their love would be.
İşte bayan, burası da aşıkların fal baktırdıkları yer. Aşklarının akıbetini öğrenmek istiyorlardı.
Jeff, you know, if someone came in here, they wouldn't believe what they'd see.
Jeff, biri buraya gelip bizi görse gözlerine inanamaz.
You see, I have my own ideas about what newspapers should be... and I know they can be a great deal better than they are.
Gazetenin nasıl olması gerektiği konusunda kendi fikirlerim var... şu an olduğundan çok daha iyi olabilir.
You know, the Americans may not understand what they see here.
Bilirsin, Amerikalılar belki burada gördüklerini anlamayacak.
I don't know what you think, but I would have liked to see what they were like.
Ne düşündüğünüzü bilmem, ama neye benzediklerini görmek isterdim.
You know, I've been watching people to see what they do with umbrellas when they come in out of the rain.
Biliyor musunuz, yağmurlu havada içeri girdiklerinde şemsiyelerle ne yaptıklarını görmek için insanları izliyordum.
I see. I thought you'd want to know what they found.
Orada buldukları şeyi görmek istersiniz diye düşünmüştüm.
In casting you out, the other gulls have only hurt themselves, and one day they will know this, and one day they will see what you see.
Seni dışlamakla onlar yalnızca kendilerini yıprattılar ve bunu bir gün anlayacaklar. Bir gün gelecek, onlar da senin gözünle görecek.
Her, they'll come runnin'to see, if you know what I mean.
Onunki için herkes gelecek, bilmem anlatabildim mi?
I'll be glad to avoid them if I could just see them and know what they are.
Ne olduklarını bir bilsem, bir görsem seve seve kullanmazdım.
- Don't know what they're gonna do to you, but since Mr. T. ain't here, I'm gonna be too busy licking'their boots to see!
- Sana ne yapacaklarını bilemem ama bay T. burada olmayacağından ayakkabılarını yalamaktan başka yapacak şey yok!
Now, inside, there were people, of course, and you could see the people looking through the windows, because they didn't know what's happening.
İçeride, pencerelerden bakan ve neler olup bittiğini anlamayan insanlar vardı elbette.
They never know that a certain percentage... of what they see is not there.
Baktıkları şeylerin aslında orada olmadığını asla öğrenemeyecekler.
Because they go out there, they see what's available, you know, those fat, bald-headed little twerps that have no idea how lucky they are that they can't get a woman, and they come crawling back to you, thankful, knowing that there's no way they can do better than us.
Çünkü dışarı çıkarlar boşta olanları görürler şişman, kel kısa herifler bir kadını elde edemedikleri için ne kadar şanslı olduklarını bilmezler ve sürünerek minnetle sana geri gelirler o heriflerin bizden asla daha iyi olmayacaklarını bilerek.
I wanna know who they see and what they talk about.
Kiminle görüşüp, ne konuştuklarını öğrenmek istiyorum.
That way, see, they didn't know what they were drinking.
Kimin ne içtiğini bilmiyorlardı.
Here, we can tell the difference. Alcoholics... They imagine things, see things, if you know what I mean.
Alkolikler hayal ederler, rüyalarda yaşarlar.
I don't know who they are, and I can't see what's goin'on inside.
Kim olduklarını ve içerde neler döndüğünü bilmiyorum.
Somebody's going to see your picture in the paper and they'll come find you and you'll know what your name is.
Birileri gazetede resmini görecek ve seni almaya gelecekler ve adını öğrenebileceksin.
We see more of our elected leaders and know less of what they do.
... öte yanda da dostlarımız ve müttefiklerimizin işlediği vahşet olayları var.
and the rabbi teaches all the little ones what they need to know and the rabbi teaches all the little ones what they need to know see now little ones, remember little ones, don't forget, now please
"Haham, küçüklere öğrenmeleri gerekeni öğretir." "Haham, küçüklere öğrenmeleri gerekeni öğretir." "Bakın yavrularım, hatırlayın yavrularım, sakın unutmayın!"
They see a mountain and want to Know what's behind it.
Bir dağ görür ve ardında ne olduğunu bilmek isterler.
They see a mountain and want to know what's behind it.
Bir dağ görür ve ardında ne olduğunu bilmek isterler.
Ben, you and I both know they never let you see what you expect to see.
Ben, ikimiz de biliyoruz ki asla umduğun gibi davranmazlar.
They don't know what it is to see beyond the physical.
Fiziğin ötesinde görünen şeyleri bilmiyorlar.
To eat good food is to be close to God. See? You know what they say?
Güzel bir yemek yemek Tanrı'ya yakın olmaktır.
'They're missing a lot if they don't know the legacy of Muhammad Ali,'because no matter what era you live in,'you see very few true heroes.'
Bu çocuklar Muhammed Ali'nin mirasını bilmiyorlarsa çok şey kaçırıyorlar çünkü hangi dönemde yaşadığın fark etmez çok az gerçek kahraman görürsün.
You know what will happen if they see this?
Eğer bunu görselerdi ne olurdu biliyormusun?
I didn't see what they did to you but I do know you suffered and that you're still suffering now and I'm trying to help.
Sana ne yaptıklarını görmedim ama acı çektiğini biliyorum. Şu anda da acı çekiyorsun. Ben de yardım etmeye çalışıyorum.
No, you know what they are but you just want me to see them too.
Hayır, sen ne olduklarını biliyorsun zaten sadece benimde görmem için uğraşıyorsun.
If Skaara or Sha're are on the other side, those jarheads'll open fire on them as soon as they see the light of their eyes... if you know what I mean.
Eğer Skaara ya da Sha're öte taraftaysa, gözlerindeki ışığı görür görmez bu kavanoz kafalılar ateş açar...
- Or hating it. Exactly. What they came to see tonight was a professional heavyweight championship fight, and that is not what they're getting, and you better believe they are letting these fighters know it.
Bu akşam buraya, profesyonel boks maçı izlemeye geldiler.
See, I know what dogs do when they're nervous.
Şimdi konuş.
You know what they see?
Ne gördüklerini biliyor musun?
When you're there, why don't you stop on 15? And see what it's like with people who know what they're doing.
Oraya gitmişken 15. katta bir dur da, işini bilen insanların ne yaptığına bir bak.
Here's what happened, see? I just thought, you know, what a funny story it would make... you know if the decathlon team, you know, the "Cinderella Team"... that's getting all the attention, you know... if they only won'cause they cheated.
- Aslında şöyle oldu- - Benim tek düşüncem şuydu dekatlon takımının başarısı böyle olsa komik olur diye düşündüm.
You get your nurse alone, take a breath, let her see your eyes glisten, and say, " Baby, they're training me for war, and I don't know what'll happen, but if I die tomorrow, I want to know
Hemşirenin yanına git. Nefes al. Gözlerinin parladığını görsün ve şöyle de :
They see the walls, they see what I have here, they see my things... and they see a bit of me, you know, but...
Duvarlara, eşyalara bakarak beni biraz anlayabilir.
After work, he goes to the cathedral to see the priest, but I don't know what they talk about.
İşten sonra papazı görmeye katedrale gider fakat ne hakkında konuştuklarını bilmiyorum.
I know exactly what they see in me.
Bende ne gördüklerini tam olarak biliyorum.
I'll check with the Elders, see if they know what happened.
Ne olduğunu biliyorlar mı diye Büyükler'e danışacağım.
- If they see him, you know what'll happen.
- Onu gördüklerinde neler olacağını biliyorsun.
I knew that they needed it and I know that he'd finished it, so I just figured I'd run it down there myself, like what you were talking about last week, just taking care of stuff when we see it,
Ve Rob da bitirmişti. Ben de gidip kendim vereyim dedim. Tıpkı senin geçen hafta dediğin gibi.
But they don't know the pain in me...'cause they can't know what I can see...
# Oysa anlamıyorlar içimdeki acıyı, elemi ; # # Bilemiyorlar çünkü benim görebildiklerimi. #
They had never even met each other, You know Rohan and from what I see... you seem to like him,
En azından sen ve Rohan birbirinizi görme şansınız oldu. Sanırım o hoşuna gidiyor.
Go over they house, see what she know.
Evlerini yoklayıp, ne bildiğini görürüz.
But you know what will happen if they see him?
- Tamam bu iyi
see what happens 165
see what i did there 45
see what i mean 250
see what 279
see what you've done 31
see what you think 16
see what i can find 21
see what we can find 16
see what you can find out 42
see what you did 32
see what i did there 45
see what i mean 250
see what 279
see what you've done 31
see what you think 16
see what i can find 21
see what we can find 16
see what you can find out 42
see what you did 32