English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / So you're saying

So you're saying translate Turkish

3,437 parallel translation
So what you're saying is your career has stalled.
Yani diyorsun ki kariyerin askıya alındı.
Okay. Okay, so what you're saying is somebody's been in here extracting our memories?
Tamam, tamam şimdi sen bize burada birileri anılarımızı mı karıştırıyor diyorsun?
So you're saying Moe is Dumbo his bourbon is the giant ears and we're that flock of racist crows?
Yani Dumbo, Moe ; viski, koca kulaklar, biz de ırkçı kargalarız öyle mi?
So you're saying that he was left there, knowing that we would find him.
Yani katilin kurbanı orada bıraktığını ve bizim onu bulacağımızı bildiğini, söylüyorsun.
So you're saying you don't have any extra batteries?
- Fazladan bataryanız yok mu yani?
So, you're saying you believe me?
Yani, bana inandığını mı söylüyorsun?
So, you're saying that Connor wasn't lying in 2008 when he said he never saw the beating, but he is lying now about killing the judge?
Şimdi sen, Connor'un 2008'de, dayak olayını görmediğini söylediğinde, yalan söylemediğini ama şimdi Yargıç'ı öldürmekle ilgili yalan söylediğini mi söylüyorsun?
So short of catching him in the act, you're basically saying we're screwed?
- Yani onu iş üstünde yakalamayız, öyle mi? - Pek sayılmaz.
So, you're saying that nobody will believe that he forced me to have sex, but they might believe that I did it'cause I wanted to?
Yani diyorsunuz ki ; kimse beni kendisiyle seks yapmaya zorladığına inanmaz ama bunu istediğim için yaptığıma inanabilirler?
So you're saying Senator Coto misspoke when he ordered an investigation of the executive death squad that Spencer was running with the late Commander Danforth, of which Nikita was alleged to be a member.
O halde Senatör Coto'nun, Nikita'nın da üyesi olduğu Başkan ve merhum Komutan Danforth tarafından ayakta tutulan ekibi soruşturmasını istediğinde hata yaptığını söylüyorsunuz.
So you're saying he's a basket case.
Bir boka yaramaz yani.
So you're saying ten days.
10 günden bahsediyorsun. Bizim 6 günümüz var.
So you're saying she cheated?
Yani hile yaptığını mı söylüyorsun?
So you're saying 14,000 people weren't necessary?
14.000 kişi gereksiz miydi yani?
So you're saying I was right.
Yani ben haklı çıktım.
You're just saying that so I let you go.
- Sadece seni bırakayım diye söylüyorsun.
So you're saying it's a compliment that he tried to kill me?
Diyorsun ki beni öldürmeye çalışması bir iltifattı?
So I hope you're comfortable saying whatever it is that you're feeling straight to my face.
O yüzden, umarım hissettiklerinizi yüzüme karşı da söylemekten çekinmezsiniz. Senden hoşlanmıyoruz.
So you're saying...
- Yani sence...
So what you're saying is, you didn't request assistance because you wanted to catch him with your own hands?
Onu kendin yakalamak istediğin için mi yardım istemedin yani?
So you're saying Mr. Go made that decision himself?
Bay Go kendi kararını kendisi alıyor diyorsun yani?
So you're saying it's self inflicted?
Yani kendi kendini öldürdüğünü mü söylüyorsun?
Wait, so you're saying she threw a punch, and you don't want me to throw a punch back?
Dur, o bir yumruk atacak ve ve benim de ona karşılık vermemi istemiyorsun öyle mi?
So you're saying you got mad and lost a piece of ass?
Çok sinirlendim ve biraz kıçtan oldum diyorsun yani?
So what're you saying, Quinn?
Yani ne diyorsun, Quinn?
Right, so... what you're saying is that you're...
Evet... Şey olduğunu söylüyorsun...
So you're saying just throw money at the problem?
Yani para saç kurtul mu diyorsun?
So you're saying the killer injected her - with dissolved pills? - Yes.
- Çözünmüş ilaçla birlikte bağlayıcıyı katilimiz mi enjekte etmiş?
So what you're saying is she can't testify.
Tanıklık edemeyecek diyorsun yani.
Of course. Oh, so you're saying Latino players should get paid less?
Yani Latin oyuncuların daha az para almaları gerektiğini mi söylüyorsun?
Wow. So you're saying be myself.
Yani kendin ol diyorsun.
So from this wavering around, you start to suspect that it's not going to be so simple saying that women have wider pelves and therefore their muscles around their hips need to work harder when you're walking and running?
Bu salınımdan yola çıkarak daha geniş pelvise sahip oldukları için kadınların kalçaları etrafındaki kasların yürürken ve koşarken daha fazla zorlanarak çalışması gerektiğini söylemenin o kadar da doğru olmadığını mı düşünmeye başladınız?
So, you're saying he read the book?
Yani sence kitabı okumuş mu?
So you're saying he's immortal, too.
Yani o da ölümsüz.
So you're saying the only person who can read this map is Neal?
Yani bu haritayı okuyabilecek tek kişinin Neal olduğunu mu söylüyorsun?
So what you're saying is I need to go back down the rabbit hole?
Tavşan deliğine yeniden dalmam gerektiğini mi söylüyorsun yani?
So you're saying you don't want there to be any danger or sacrifice?
Herhangi bir tehlikeye girmeden ve bedel ödemeden hallolmasını mı istiyorsun?
So you're saying that whoever's doing this sent him a text on purpose?
Buna sebep olan kişi ona kasten mi mesaj gönderdi diyorsun yani?
So you're saying I'm free to leave?
- Gitmeye özgür müyüm yani?
So you're saying that size does matter?
Boyut önemli mi demek istiyorsun yani?
So, what you're saying is that you would hire someone second-rate because they're more ethical?
Evet. Diyorsunuz ki daha etik oldukları için ikinci sınıf birilerini... -... işe alabilirsiniz öyle mi?
So you're saying that she made this offer?
Bu teklifi yaptığını mı söylüyorsunuz?
Okay, so, you're saying when you text him, - he texts you back?
Yani ona mesaj attığında geri dönüyor mu?
So you're saying you don't miss him at all?
Yani onu hiç özlemediğini mi söylüyorsun?
If you'II forgive my saying so Sir, but we're not exactly operational yet.
Böyle söylememi bağışlayın efendim, ama henüz bir operasyona hazır sayılmayız.
So, you're saying I shouldn't be happy?
Diyorsun ki, mutlu olmamalı mıyım?
So you're saying that, um...
O halde diyorsunuz ki...
Really, so now you're saying that paralegals should stereotype fashion designers or, or anyone who they deem to be someone that might not fit into a...
Sahiden, şimdi diyorsunuz ki yardımcılar moda tasarımcılarını bir kalıba sokmalılar yoksa, uymayan birisini bile gerekli sayabilirler.
Okay. I understand what you're saying, so I'll find evidence and confess.
Tamam, demek istediğini anladım.
So, like, that's what you wanna do, you know what I'm saying,'cause they think you're hitting them with French fries.
Yani, senin yapmak istediğin de bu. Anlatabildim mi? çünkü senin onlara bir patates kızartmasıyla vurduğunu hissedecekler.
So you're saying this place is outdated, and we only exist to get you drunk quick?
Yani burası eski kafa bir yer ve tek görevimiz seni sarhoş etmek mi diyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]