English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Something going on

Something going on translate Turkish

4,101 parallel translation
I mean, is there something going on I should know about?
Demek istediğim, eğer bir durum varsa bunu bilmeliyim.
Something going on that, I had no control over.
Şuna emindim ki orada bir şey oluyordu ve benim kontrolümde değildi.
But if there's something going on, he's gonna know about it.
Ama bir şeyler dönüyorsa, o mutlaka biliyordur.
What, is there something going on between Lydia and Tommy?
Lydia ve Tommy arasında bir şey mi var?
There's something going on here that's not normal.
Su böceklerinin yapısı... Burada normal olmayan bir şeyler dönüyor.
As a Mom, I was starting to think that there was something going on and my child was scared. [Light switch clicks]
Bir anne olarak çocuğumu korkutan bir şeyler olduğunu düşündüm.
Zach, is something going on with your sister?
Zach, kız kardeşinin bir sorunu mu var?
What, you and Jane got something going on with the Red John case?
Ne oldu, sen ve Jane Red John davasiyla ilgili bir sey mi buldunuz?
You're saying there was something going on with Charlie. Definitely.
- Charlie'de bir farklılık olduğunu söylüyorsun.
Is there something going on?
Bir şey mi oldu?
Looking back, I think there was something going on then too.
Şimdi geriye doğru baktıkça başka bir şey daha olduğunu sanıyorum.
Something going on with me.
Benimle ilgili de bir şey var.
Still, there's something going on inside this kid.
Yine de bu çocuğun içinde yaşanan bir şeyler var.
Sara had something going on with another guy.
Sara'nın başka bir çocukla devam ediyormuş.
No, I was surprised because I was vibing there was definitely something going on between you and Lyndsey.
Hayır, şaşırmıştım, çünkü seninle Lydsey arasında bir şeyler döndüğünden kesinlikle emindim.
Something weird is going on.
Tuhaf şeyler dönüyor. Durun, ben biliyorum!
Don't take a genius to figure out something weird is going on here, you know?
Burada garip şeylerin döndüğünü anlamak için dâhi olmaya gerek yok diyorum.
or, "something's going on out there." I couldn't make out what she was saying, anyway.
Tam söylediğini hatırlamıyorum.
What's going on? They're saying something about the valleymen.
Vali Adamları hakkında bir şeyler söylüyorlar?
My dad couldn't deny... That something was going on anymore.
Babam başımıza bir şeyler gelebileceğini inkar etmedi.
I swear something's going on with them.
Yemin ederim ki garip bir şeyler var.
That's because I always had something else on my mind before, but you've made it clear that that's never going to happen.
Evet çünkü daha önce aklımda seninle ilgili planlarım vardı ama sen bunun asla olmayacağını çok güzel açıkladın.
I know something is going on, and know that it's a lot bigger than these goofy little stickups, okay?
Bir şeylerin döndüğünün farkındayım ve bunların saçma sapan ufak soygunlardan çok daha büyük bir şeyler olduğunu biliyorum, tamam mı?
Unless something else is going on.
Altında başka bir şey yoksa tabi.
Your eye naturally refocuses on whatever you're looking at, so something in the foreground is not going to appear to your eye as out of focus.
Gözler doğal olarak neye bakıyorsa ona odaklanır, böylece ön plandaki bir şey gözünün odağının dışında kalır.
Going on dates... That's something humans do, right?
Randevun olması insanların yaptığı bir şey değil mi?
-... something that's been going on...
- Özür dilerim.
Something's going on with this woman.
Bu kadında bir şeyler var.
Something big is going on down there.
Aşağıda büyük bir şeyler dönüyor.
If something is going on with him, I deserve to know about it.
Başına bir şey gelecekse bunu bilmek benim de hakkım.
It never occurred to you something illegal might be going on?
Bunun yasa dışı bir şey olduğu hiç aklına gelmedi mi?
Something's going on.
Bir işler dönüyor.
- But something's going on?
- Ama bir şeyler dönüyor.
I'm going to show you a sneak peek of something that's on our Where the Bears Are Season 2 DVD.
Size Where the Bears Are 2. Sezon DVD'mizden bir kaç görüntü sunmak istiyorum.
No, I'm just protective of you'cause you and I have, you know, something special going on.
Hayır, sadece seni koruyorum çünkü aramızda bilirsin işte, özel bir şeyler var. Evet, buna eşini aldatmak deniyor.
Because if we don't do something by Friday, Kate, that raven-haired goddess you had a crush on, is going to be groped by Leslie's pasty, British, inbred man hands.
Çünkü cumaya kadar yapmazsak Kate, o aşık olduğun güzel saçlı tanrıça Leslie'nin soluk, İngiliz, akraba evliliğinden çıkmış elleri tarafından kavranacak.
If we ignore this, Sam's gonna think that something fishy's going on.
Eğer bunu görmezden gelirsek Sam bir şeyler olduğunu anlayacaktır.
There must be something else going on here.
Bunun altında yatan başka birşey olmalı.
The fact that Windsor's name popped up, and now the kidnapping, something is going on, and we need to figure out what.
Aslında Windsor'un isminin çıkmasının ardından şimdi de kızının kaçırılması. Bir şeyler dönüyor ve ne olduğunu öğrenmeliyiz.
Well, something was going on in scarsdale.
- Ya da Scarsdale'deki bir şeyler.
Now, if that plane stays on its current path, they're going to be so far out over the ocean by the time they realize something's wrong, they're not going to have enough fuel to land.
Şimdi, eğer uçak şimdiki rotada kalırsa bir şeylerin yanlış gittiğini anladıkları anda okyonusta şu ana kadar uzaklaşmış olacaklar, karaya dönmek için de yeterli yakıtları olmayacak.
He was alone at the office, she was the last one to see him, she can't explain where she was after that and I have a feeling there was something really bad going on between them.
Ofiste yalnızdı, onu en son gören annemdi, ve sonra nerede olduğunu açıklayamıyor Ve aralarında kötü birşeyler döndüğünü hissediyorum.
Something's going on.
Bir şey oluyor.
But, Miranda, I-I'm glad I'm home, because something's clearly going on.
Yine de eve döndüğüme sevindim Miranda. Çünkü bir şeyler döndüğü çok belli.
Something's going on with your brother, and if you know what it is, a mother has a right to know.
Kardeşin bir dolaplar çeviriyor ve ne olduğunu bilmiyorsan bir anne olarak bunu bilmeye hakkım var.
There's something else going on.
Başka birşeyler dönüyor.
Something is going on here.
Bu odada bir şeyler dönüyor.
Now, either Barrett Hawke has gone commando all of a sudden, or something else is going on here. He's right.
Ya Barrett Hawke birden komando oldu ya da buralarda bir şeyler dönüyor.
I've been pretending that I never got the necklace and if I put the necklace on now, he's going to think that I want something.
Sürekli bende değilmiş gibi yaptım. Şimdi bende olduğunu görürse ondan bir şeyler beklediğimi düşünecek.
There's something strange going on here.
- Burada ters bir şeyler var.
It was so unlike me that I realized something else must be going on.
Bu benim aksime bir durum ve bu yüzden başka bir şey olduğunu düşündüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]