Stands to reason translate Turkish
225 parallel translation
Well, it stands to reason if I'm paying him wages, he ain't no passenger, don't it?
Ücret ödüyorsam ona yolcu denemez, değil mi?
It stands to reason.
Gayet mantıklı.
Stands to reason no friend of Lily Langtry goes around stealing horses.
Lily Langtry'nin arkadaşlarından kimse at çalmış olamaz.
You can't expect me to give it to you offhand, but it stands to reason.
Bunu şıp diye sana söylememi bekleyemezsin. Ama mantıklı bir sebebi vardır.
Now, it stands to reason that he'd head south for Mojave Tanks.
Bazı nedenlerden dolayı güneye, Mojave Tankı'na gelmeliydiler.
It stands to reason no one has ever seen a white rabbit six feet high.
Şimdiye kadar bir seksen boyunda bir tavşan gören olmamıştır.
Stands to reason.
Makul ol.
- It stands to reason. He is everything that a woman could desire. Tall, handsome, rich.
Sebebi ortada, bir kadının istediği her şey onda var, uzun boylu, yakışıklı, zengin.
Stands to reason that they can't touch you for it.
Mantıklı olan sana dokunmamaları.
Nothing these days stands to reason.
Bugünlerde hiçbir şey mantığa uymuyor.
- It stands to reason he couldn't have.
- Adamın duymamış olması mümkün.
- Well, stands to reason she can do other things.
- Yaptığı bunca işe rağmen.
Stands to reason they didn't get the captain, or he'd be here.
Yüzbaşı yakalanmamış, yoksa burada olurdu.
It only stands to reason more can be accomplished working from the inside-out, than from the outside-in.
Akla daha yatkı olanı, dışarıdan içeriye doğru değil, içeriden dışarıya doğru onarıma girişmektir.
Well, it stands to reason. It's a brand new road.
Bunu nasıl engelleriz, bilmiyorum.
It stands to reason, I won't have it.
Buna izin veremem.
It stands to reason we deserve it too
Elbette bize de düşer kısmet
It stands to reason.
Eve dönmedin. Her şey açık.
- It stands to reason, doesn't it?
- Mantıklı, öyle değil mi?
It stands to reason.
Ama iyi bir neden var.
And since everything'they've done has been worked out to the smallest detail, it stands to reason they got the rest worked out.
Ve şimdiye kadar yaptıkları, en ince ayrıntısına kadar başarılı olduğuna göre, geri kalanının başarılı olması da, gayet makul.
Stands to reason these riders is some of our neighbors.
İnanıyorum ki bu eşkıyalar bizim komşularımız.
But it just stands to reason when it came time to cash in your chips this old diseased maniac would be your banker.
Ama kabul etmeli ki... parsayı toplamaya sıra gelince... bu yaşlı hastalıklı manyaktan iyisi olamaz.
A place like that ain't gonna be easy to find, it stands to reason.
Böyle bir yer kolay bulunmaz, gayet mantıklı.
Stands to reason, doesn't it?
Mantıklı, değil mi?
It stands to reason.
Çok normal.
It stands to reason then, that if one could find extremely fresh specimens and recharge that chemical process, bang, we have re-animation.
Gerçek şu ki, eğer yeterince sağlıklı numune bulabilir... ve o kimyevi işlemi baştan başlatabilirsek yeniden hayat verebiliriz.
– No, but it stands to reason.
- Hayır ama mantıklı geliyor.
– What are you talking about, stands to reason?
- Ne? Mantıklı mı geliyor?
So it stands to reason that once in a while we're going to come up with the same solutions you do.
Arada bir de olsa, sizinle aynı sonuçlara varabiliriz.
It stands to reason you should be too.
Olması gereken de bu.
Therefore, it stands to reason, does it not, sisters dear, that we must find the book, brew the potion... and suck the lives out of the children of Salem before sunrise.
Bu nedenle, kitabı bulup, iksiri yapmalıyız... ve güneş doğmadan Salem çocuklarının hayatlarını içmeliyiz.
Just stands to reason you'd be as susceptible to hypnosis as the next guy.
Diğerleri gibi hipnozdan kolay etkilenmenin sebebi buna dayanıyordur.
Well, it stands to reason that somebody...
- Bu çok mantıklı görünüyor.
I wouldn't be surprised. It stands to reason that a man with Garak's past would have enemies.
Şüphesiz Garak gibi geçmişi olan bir adamın düşmanları vardır.
Since she was an informant it stands to reason that Fala was killed because she was providing information to the resistance... information that the Shakaar used to plan an attack on a Cardassian target.
Bir muhbir olduğu için Fala'nın cinayete kurban gittiği geçerli bir düşüncedir Çünkü direnişe bilgi sağlayan oydu...
Well, it stands to reason old man, come on.
Şey, akla uygun dostum!
It stands to reason they might be able to communicate with them - - tell them to call off their attacks.
Kortikal düğüm, retiküler düğüme bağlı... Oh, şimdi bu kadar kasvetli görünme.
It stands to reason, doesn't it?
Madencilerin. Bir nedene dayalı, değil mi?
Well, that stands to reason, ma'am.
Bir sebebi var, efendim.
Look, if you brought your great-great-grandfather forward in time... before he'd had a chance to invent the elevator or spawn his seed... it stands to reason that nature would correct itself... and the elevator and you would cease to exist.
Bakın, henüz asansörü icat etmemiş ve tohumlarını saçmamış büyük-büyük-büyük babanı zamanda ileri taşırsan mantıken doğa kendi kendini düzeltip asansörün ve sizin varlığınıza son verir.
Stands to reason there'd be some cognitive damage.
Bu tanıma ile ilgili sorununun sebebini açıklıyor.
If the Doctor doesn't have the right to control his own work, then it stands to reason he never had the right to enter into an agreement with Mr. Broht.
Eğer Doktor onun çalışmalarını kontrol etmeseydi buna neden olan antlaşmayı Bay Broht ile yapmamış olacaktı.
- Stands to reason.
- Akla yatkın geliyor.
Stands to reason this Millander is my doppelganger.
Şu Millander'ın benim ikizim olması mantıklı geliyor.
Well, it stands to reason... after six years.
Eh, altı yılda, normal tabii.
Well, if that's true, then it stands to reason that you would charge claire Rinato as a co-conspirator.
Bu doğruysa, Claire Rinato'ya suç ortağı olarak dava açmalısınız.
Stands to reason I would help her with the baby.
Bebek için ona yardım etmem çok normaldi.
- lt stands to reason,
- Şu sebepten...
It stands to reason that he may have... a similar energy supply and distribution system.
Onun da benzer bir enerji kaynağı ve dağıtım sistemi olduğunu varsaymak mantıklı olur.
Stands to reason.
Bu yüzden...
reason 73
reasons 43
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25
standard 64
stand 299
standing 87
standards 19
standish 33
reasons 43
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25
standard 64
stand 299
standing 87
standards 19
standish 33
standby 89
stand up 1282
stand by your man 18
stand by me 33
stand up for yourself 17
stand your ground 55
stand up straight 94
stand by 925
standing room only 19
stand clear 68
stand up 1282
stand by your man 18
stand by me 33
stand up for yourself 17
stand your ground 55
stand up straight 94
stand by 925
standing room only 19
stand clear 68
stand here 61
standing here 19
stand over there 44
stand down 832
stand right there 37
stand aside 185
stand straight 39
standing by 214
stand fast 51
stand still 218
standing here 19
stand over there 44
stand down 832
stand right there 37
stand aside 185
stand straight 39
standing by 214
stand fast 51
stand still 218