English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Stand up

Stand up translate Turkish

9,530 parallel translation
♪ Stand up! ♪
* Hikaye olmaz yoksa *
♪ Stand up now! ♪
* Hemen kalk ayağa!
Men who'd once stand up to greet me don't even look at me now, Riza.
Dün beni görünce ayağa kalkıp selam veren adamlar bugün yüzüme bakmıyor be Rıza.
You see, there's still people out there like Brett fucking Favre, who think that when we all stand up and applaud Caitlyn Jenner at the ESPY awards, he can get away with one of these bullshit claps.
Biliyorsunuz, ESPY ödüllerinde hepimiz bir olup Caitlyn Jenner'ı alkışlarken siktiğimin Brett Favre'si gibi,... boktan bir alkışlama ile paçayı sıyırabileceğini düşünen insanlar var hâlâ.
You're trying to stand up for yourself and make sure he's healthy if he comes around, and you'll figure it out.
Sen kendini korumaya çalışıyorsun, burada olursa sağlıklı olsun istiyorsun bir yolunu bulursun sen.
- 819, stand up.
- 819, ayağa kalk.
- I said stand up, 819!
- Ayağa kalk dedim, 819!
Uh... Caroline had the courage to stand up for what's right.
Caroline doğru olanı savunmak adına dik durdu.
When the trial resumes, I'll ask you to stand up and replace her.
Duruşma başladığında, ayağa kalkmanızı ve onun yerine geçmenizi isteyeceğim.
Peter, stand up slowly, hands where I can see them.
Peter, yavaşça ayağa kalk, ellerini görebileceğim bir yere koy.
Stand up, up.
Kalk ayağa, kalk.
The idea of the wise head of the family, it doesn't stand up anymore to the reality.
Ailenin bilge kişisi olmak artık gerçeklikle bağdaşmıyor.
Okay, I want you to try and stand up.
Tamam. Ayağa kalkmayı denemeni istiyorum.
It's only gonna get worse, unless we stand up and fight back.
Ayağa kalkıp savaşmadıkça... işler daha da kötüleşecek.
Stand up together.
Hep birlikte ayağa kalkın.
- Stand up!
- Ayağa kal!
Someone has to be the last to stand up, and now that someone isn't me.
Birisi en son kalkmalı ve o kişi ben değilim.
I have a beer? It's an old stand up line for using up hecklers.
- Stand-up'çıların, laf atan izleyicileri susturmak için söyledikleri bir şey.
And then after dinner, when they stand up in front of everyone...
Yemekten sonra, herkesin önünde ayağa kalkınca da...
Stand up.
- Ayağa kalk!
Stand up, get a grip on yourself!
Kalk, topla kendini!
Stand up.
Kalk.
Stand up.
- Cinayet.
- Stand up.
- Kalk.
He beats me, I stand up.
Beni döverse, ayağa kalkarım.
He beats me again, I stand up again.
Bir daha döverse, yine ayağa kalkarım.
It's so scary to them to have to start all over, and it takes a really strong person to stand up to them and say no.
Sıfırdan başlamak, onlar için o kadar korkutucu ki ve onlara karşı koyup, hayır diyebilmek için çok güçlü olmak gerek.
Stand up for what you want.
İstediğin şey için karşı durabilirsin.
Mr. Maker, stand up.
Bay Maker ayağa kalkın.
Stand up.
Ayağa kalkın.
Get out. Stand up. You stand up!
- Çık dışarı... kalk... kalk!
Stand up!
Ayağa kalk!
Seriously, I-I-I can't stand up and defend this.
İnsanların önüne çıkıp bunu savunamam.
Here, stand up, Johnny.
Kalk ayağa, Johnny.
This is hardly an experiment that would stand up to any scientific standard.
Bu deneyin herhangi bir bilimsel standarda dayandırılması zor.
Stand up and kiss me.
Ayağa kalk ve öp beni.
! Stand up to him!
Onun için ayağa kalk!
People would stand up and engage in their African-ness without apology... and it's a contemporary, hip song of the era.
İnsanlar ayağa fırlayıp hiç çekinmeden Afrikalılıklarını sergiliyorlardı ve o şarkı o sırada çok ünlü olmuştu.
Okay, doc. - No. - ‭ Stand up.
- Pekâlâ doktor, ayağa kalk.
Come on. Do you think the Turks are just gonna stand there, while everything's going up in flames? Do...
Yapma be.
Stand up.
Ayağa kalk.
This would be a challenging place to practice your stand-up act.
Stand-up gösterini burada denemek zor iş olsa gerek. Geçen gece "Hotel Rwanda" yı kiraladım.
Did you do stand up?
Zamanında stand-up mı yaptın?
Let's have a hand for Vicki's mother everybody. Stand up Connie.
Kalk Connie.
Look up, my lord. Stand by, curtain down. O, let him pass.
Bekleyin, perde iniyor.
Stand him up. I'll go again.
- Ayağa kaldır tekrar vurayım.
Can you stand up?
Kalkabilir. misin?
Picked you up when you couldn't stand on your own two feet?
Ayakta bile duramıyorken seni kollarına alan.
And we're still interviewing kids at the youth center, but so far, our John Doe seems like a stand-up guy.
Gençlik merkezindeki çocuklarla görüşmeye devam ediyoruz ama hala John Doe'muz eli yüzü düzgün birine benziyor.
Well, I wouldn't put it in a stand-up routine, but it was not a bad joke.
Hani komedi gösterisi diyemem ama kötü bir şaka da değildi.
You know, this apple tree used to stand near where I grew up?
Biliyor musun, bu elma ağacı büyüdüğüm yere yakın dururdu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]