English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tell me

Tell me translate Turkish

175,039 parallel translation
Wait, honey, tell me again... where's Dr. Grey?
Tekrar söyle tatlım. Dr. Grey nerede?
Ma'am, can you tell me your name?
Adımızı söyler misiniz hanımefendi?
Tell me her name again. The patient's name is Claire Nolan.
Hastanın adı Claire Nolan.
That was is son up there, and you have to tell me what is going on.
Neler olduğunu söylemek zorundasın.
And don't tell me that you don't miss the O.R.
Ameliyat yapmayı özlemediğini söyleme.
Can you tell me how my father is?
Babamın nasıl olduğunu söyleyebilir misiniz?
- Just tell me.
- Söylesene.
You knew that she was George's daughter but you didn't tell me.
Onun George'un kızı olduğunu biliyordun ama bana söylemedin.
So, tell me where you're staying.
Bana nerede kaldığını söyle.
You didn't tell me anything, Colin.
Bana bir şeyden bahsetmedin Colin.
All right, how about before you bench my team, you tell me how you plan to find the leak.
Pekâlâ, ekibimi kenara çekmeden önce sızıntıyı nasıl bulmayı planladığınızı anlatmaya ne dersin?
Tell me.
Söyle bakalım.
Happy wouldn't tell me.
Happy anlatmaz.
! Please, tell me what... What I can do.
Lütfen ne yapabileceğimi söyle.
No, C-Cam, didn't you tell me you once dated someone named Keifth?
Cam, bir zamanlar Keifth adında biriyle birlikte olduğunu söylememiş miydin?
Tell me what it looked like, Mom.
- Nasıl göründüğünü söyle anne.
I work for Diane, but when she's out, tell me if you need anything.
- Diane için çalışıyorum ama dışarıda olduğu zaman bir şey istediğinde bana söyleyebilirsin.
And tell me if you're getting some bad-mouthing.
Eğer hakkında kötü bir şeyler söylerse bana haber ver.
Tell me if you need me to say anything, because I could just stand here being intimidating, you know, frowning like this.
Eğer bir şey söylememi istersen haber ver. Çünkü orada sadece kaşlarımı böyle çatarak gözünü korkutmak için bekleyebilirim.
- Wait, you trying to tell me there's something I can do illegally? - Not legally.
- Yasal olarak yok.
Tell me you have someone else in mind.
- Lütfen bana aklında başka biri olduğunu söyle.
Tell me how small two microns are.
Bana iki mikronun ne kadar küçük olduğunu anlat.
Tell me when you find out the answer.
Cevabını bulunca bana da söyle.
Tell me on the phone.
- Telefondan söyle.
Tell me, Ms. Lockhart, could you get me off if I raped a female lawyer?
Söyleyin Bayan Lockhart, kadın avukata tecavüz etsem beni kurtarabilir miydiniz?
You can tell me anything.
Bana her şeyini anlatabilirsin.
Tell me, Mr. Staples, why is that not an actionable threat?
Söyleyin Bay Staples, bu yorum neden tehdit sayılamaz?
You obviously want to tell me something, so tell me.
Belli ki söylemek istediğin bir şeyler var söyle o halde.
Tell me how. I'm curious.
Nasıl yapıyor anlatsana merak ettim.
Just tell me what this is about.
Bana bunun ne hakkında olduğunu söyleyin.
Tell me when we're being honest, Dad, and I'll be sure to switch over.
Bana dürüst olacağımız zamanı söyle baba, ben de kapatacağıma emin olayım.
You didn't tell me about any camera evidence.
Bana kamera kaydından falan bahsetmedin.
I wish you could tell me that, too.
- Keşke bana bunu söyleyebilsen.
Tell me what you mean.
- Ne kastettiğinizi söyleyin.
Tell me what you want!
Bana ne istediğini söyle!
Tell me if you see anything... any connections, patterns.
Herhangi bir bağlantı ya da şekil görürsen söyle.
And don't tell me I need more sleep.
Ve daha fazla uyumam gerektiğini söyleme.
Tell me right now.
Hemen söyle bana.
Tell me!
Söyle dedim!
A farmers market, dog park, maybe a live recording of Wait, Wait, Don't Tell Me.
Köy pazarı, köpek parkı, belki de Wait, Wait Don't Tell Me'nin canlı kaydı.
Before the icicle melts, just tell me where to go!
Sarkıt erimeden bana nereye gittiğini söyleyin!
Tell me.
Anlat bana.
Tell me more about you and Lucifer.
- Kesinlikle. - Bana Lucifer ve kendinle ilgili daha çok şey anlat.
Tell me everything.
Herşeyi anlat bana.
You tell her, "when this happened to me..."
Kendi başına geldiğinde ne yaptığını- -
Don't you tell me that.
Kes şunu! Ameliyattaki benim oğlum.
Tell me what?
- Neyi?
Let me tell you my situation.
Sana durumumu izah edeyim.
You wanted me to tell you when I was needed to do something investigative.
Bir şey araştırılacağı zaman sana söylememi istemiştin.
Tell her to call me back.
Geri aramasını söyle. Bir misafirim var.
Tell her to call me back.
Sonra aramasını söyle. Hayır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]