That wasn't us translate Turkish
436 parallel translation
It wasn't because of us. The truth is... I think it is our fault that she's dead.
Aslında, bizim yüzümüzden oldu.
No! That wasn't us!
Biz ateş etmedik.
It was certainly lucky for us that it showed up wasn't it?
Ortaya çıkması büyük bir şanstı...
That was a good joke on all of us, wasn't it?
Hepimize iyi bir ºaka yaptim.
She wasn't gonna tell us about the baby, and later she made that one break.
Bize bebekten söz etmeye niyeti yoktu. Sonra da dili sürçtü.
Now I wonder if there's anything else you told us about yourself... that wasn't strictly true.
Şimdi, kendinizle ilgili bize tam olarak anlatmadığınız başka bir şey... olup olmadığını merak ediyorum.
Like the Lord put something in him... that wasn't in either of us.
Tanrı ona bizde olmayan... birşey vermiş sanki.
It wasn't a book that won us Guadalcanal.
Guadalcanal'ı bir kitapla kazanmadık.
Now it wasn't any accident that Louis Bernard came up to us, and helped us on the bus, and started up a conversation.
Louis Bernard'ın bize gelmesi, otobüste yardımcı olması ve bir konuşma başlatması bir tesadüf değildi.
And that wasn't done just so that one day you could come in here and stick up a lot of fences and bleed us to death.
Ve bu, sadece bir günde gerçekleşmedi buraya gelip her yere çit koyarak bizi ölümüne yaralamanız için de gerçekleşmedi.
Supposing it wasn't that I wanted to leave but that I felt it might be better for both of us to get a fresh start somewhere else.
Farzedelim buradan ayrılmak istemiyorum Ama ikimiz içinde daha iyi olacağını hissediyorum Başka bir yerde yeni bir sayfa açabiliriz.
Son, I come from five generations of people who were slaves and sharecroppers, but ain't nobody in my family never took no pay from nobody that was a way of telling us we wasn't fit to walk the earth.
Oğlum, beş kuşaktır köle ve yarıcı olarak yaşamış bir aileden geliyorum, ama ailemden hiç kimse, bizim dünyada yaşamaya uygun olmadığımızı söyleyen birinden para almadı.
Well, it wasn't Puerto Ricans that paid us a visit last night.
Dün gece bizi ziyaret edenler Porto Rikolular değildi.
Now we're sitting here and now imagine that it wasn't us.
Şu an varız. Var olmadığımızı bir düşünsene.
I had to be sure that Neanderthal policeman wasn't following us.
Neanderthal polisin bizi takip etmediğinden emin olmalıydım.
But reading between the lines, it wasn't hard to figure out that he's convinced that a combination like us is possible.
Ama satır aralarını okuduğunda, anlaması zor değil... Aramızda bir bağlantı olduğuna ikna olmuş görünüyor.
That slop he fed us wasn't our horses.
Bize yedirdiği o çirkef, at eti değildi.
But I knew even without the papers, there wasn't one of us likely to forget that day.
Ama sunu biliyordum ki kagitlar olmasa da hiçbirimi o günü unutamazdik.
You would have stayed there your entire life if it wasn't for us. Don't you forget that.
Biz olmasaydık, ömrünün sonuna kadar orada çürüyecektin.
It wasn't the storm that bothered us.
Sorunumuz fırtına değil.
But that butler wasn't even expecting us.
Evet ama uşak bile bizi beklemiyordu.
Look, John it wasn't easy for me to come here today, but I think it's very important that there'll be no misunderstanding between the two of us.
Bak John, bugün buraya gelmek benim için kolay olmadı ama ikimizin arasında bir anlaşmazlık olmaması gerektiğini düşünüyorum.
This world would probably fall apart if it wasn't for farmers like us that take time to grow this shit.
Bu dünya belki de bizim gibi çiftçiler olmasaydı sinir krizleri geçirirdi. Biliyor musunuz? Bu meretleri yetiştirmek zaman alıyor, biliyor musunuz?
If He wasn't testing us, how would you account for the sorry state of our society, for the crimes that plague the big cities of this country?
Eğer bizi denemiyorsa, toplumumuzun bu acınacak halini, ülkenin büyük şehirlerini kasıp kavuran suçları başka nasıl izah edebilirsiniz?
If our Lord wasn't testing us, He could take all these pornographic books and albums and turn them into one big fiery cinder like that.
Eğer Tanrımız bizi denemiyorsa, bu müstehcen kitapları ve albümleri alıp, onları anında kızgın bir kor haline getirebilirdi!
Maybe it wasn't so sudden, but it was only with the Balkans trainloads that it became... so stark to us, unadorned. Why?
Belki o kadar ani olmamıştı, ama Balkanlardan gelen vagonlarla birlikte durumu bütün çıplaklığıyla kavramıştık.
When I was a student trying to qualify for the jobs you people will let us have, I suddenly realized it wasn't just good jobs that were white.
Sizin yapmamıza izin verdiğiniz işler için seçilmeye çalışan bir öğrenciyken, bir gün fark ettim ki, sadece iyi işler "beyaz" değildi.
It wasn't Q that saved us.
Bizi kurtaran Q değildi.
That wasn't just another night for either of us, was it?
O yaşadığımız gece herhangi bir şey değildi, değil mi?
It wasn't me who cost us that game.
Oyunu kaybetmemizin sebebi ben değilim
You wanted him to follow us, so that he could see that the Uthat wasn't at the cave site.
Onun bizi takip etmesini istedin, bu sayede... Uthat'ın mağarada olmadığını kendi gözleriyle görecekti.
That wasn't very smart, you taking off without a word to any of us.
Birimize bile bir şey demeden çekip gitmen pek zekice değildi değil mi?
Well, it wasn't my stuff that put us over the limit.
Limiti aşmamız benim hatam değildi.
So I argued that it wasn't fair to us and he agreed.
Sonra bunun bizim için adil olmadığını öne sürdüm, o da kabul etti.
He'll be blowing his bugle, we will think that order's for us when it wasn't.
Borazanını çalacak ve biz de bizim için olmayan çağrıları bizim sanacağız.
Wasn't there a Lord Darlington involved in that appeasement business that got us into the war?
Bizi savaşa sokan, şu taviz verme işine karışan bir Lord Darlington yok muydu?
Jane once said... that she seemed to remember a time when she was very young... when her father wasn't living with us.
Yaptığımızı yaptık, biliyorum ama yaptığımıza inanamıyorum. Aslında...
It wasn't to trick you into letting us have a party or that nifty vomit thing or anything.
Bunu, parti için ya da fiyakalı kusmuk olayı ya da herhangi bir şey için yapmadık...
Alixus reminded us that it wasn't easy for us, either.
Alixus, bizim için de kolay olmayacağını söylemişti.
Glad that wasn't us.
Allah'tan bu biz değiliz.
No, she wasn't. I never even saw her before that creep bought us both in the auction.
Onu bu seferki açık arttırma saçmalığından önce hiç görmemiştim.
Well, that wasn't included in the data you sent us.
Bize gönderdiğiniz verilerde bu yoktu.
That doctor wasn't running away from us, Mulder, but Agent Chapel.
O doktor bizden kaçmıyordu Mulder, Ajan Chapel'dan kaçıyordu.
He said that he had killed Medgar Evers, a nigger and said we'd better not say anything about us driving him up to Parchman because he wasn't scared to kill again.
Medgar Evers, adında bir zenciyi öldürdüğünü, ve Parchman'a giderken hiç bir şey konuşmamamızı, yoksa bizi öldüreceğini söyledi.
That was a bit careless of us, wasn't it?
Bu biraz bizim umursamazlığımız dı değil mi?
Well, I told him that that isn't what we agreed- - that he had said that it was going to be different with us because I wasn't Tavnian.
Ona bu şekilde anlaşmadığımızı,... bana Tavnianlı olmadığım için durumun farklı olacak dediğini hatırlattım.
No, that wasn't us.
Hayır biz vurmadık.
- Oh, and by the way, that guy over there - Michael Bolton clone - He wasn't sitting with us, so to speak.
Bu arada, o Michael Bolton taklidi yapan çocuk bizimle beraber değildi.
But I wanted and I needed to believe that she wasn't using again, that she wouldn't do that to me or to Betsey, that she loved us enough to stay clean.
Ama tekrar kullanmadığına inanmak istiyordum. Bunu bana ve Betsey'ye yapmayacağına. Bizi, uyuşturucudan uzak duracak kadar sevdiğine.
She wasn't going to give us that.
Bize bunu itiraf etmeyecekti. Poop onu çok iyi tembihlemiş.
That wasn't how I wanted us to meet.
Böyle tanışmamızı istemezdim.
that wasn't very nice 41
that wasn't a question 26
that wasn't me 262
that wasn't my intention 19
that wasn't it 39
that wasn't your fault 51
that wasn't nice 26
that wasn't so bad 124
that wasn't supposed to happen 22
that wasn't a lie 16
that wasn't a question 26
that wasn't me 262
that wasn't my intention 19
that wasn't it 39
that wasn't your fault 51
that wasn't nice 26
that wasn't so bad 124
that wasn't supposed to happen 22
that wasn't a lie 16
that wasn't part of the plan 20
that wasn't true 25
that wasn't so hard 90
that wasn't her 16
that wasn't the question 20
that wasn't the plan 27
that wasn't necessary 28
that wasn't cool 21
that wasn't the deal 55
that wasn't right 17
that wasn't true 25
that wasn't so hard 90
that wasn't her 16
that wasn't the question 20
that wasn't the plan 27
that wasn't necessary 28
that wasn't cool 21
that wasn't the deal 55
that wasn't right 17
that wasn't fair 32
that wasn't funny 27
that wasn't you 50
that wasn't my fault 37
that wasn't part of the deal 18
that wasn't bad 18
that wasn't 66
used 73
usagi 51
usher 82
that wasn't funny 27
that wasn't you 50
that wasn't my fault 37
that wasn't part of the deal 18
that wasn't bad 18
that wasn't 66
used 73
usagi 51
usher 82
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
used to be 136
use these 22
use that 67
use this one 17
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
used to be 136
use these 22
use that 67
use this one 17