The chair translate Turkish
5,348 parallel translation
- Get the chair.
- Tekerlekli sandalyeyi al.
Yeah, it's the chair.
Evet, minderden oluyor.
Okay, let's put him in the chair and get him out of here.
Onu sedyeye koyup buradan çıkaralım.
I'll grab the bag, you grab the chair.
Ben çantayı alıyorum, sende sedyeyi al.
- The chair.
- Sandalye. - Hayır.
I JUST THOUGHT IT WOULD BE IN THE CHAIR. GOD, I'M SO HOT.
Fakat bunun sandalye üzerinde olacağını sanıyordum.
The President's chair is a couple inches higher than the rest of the chairs in the Oval Office.
Oval Ofis'te başkanın koltuğu, diğer koltuklardan birkaç santim daha yüksek.
Help me put him in the chair.
Şunu sandalyeye oturtalım.
Oh, yeah, and I left a couple shirts on the chair.
Tabii ya, koltuğa birkaç gömlek bıraktım.
No, I needed someone to help me with the chair.
Evet, sandalye için yardımcı olacak birine ihtiyacım vardı.
Or if not, it's on the chair or... or behind the chair'cause it always falls behind the chair.
Ya da orada değilse, sandalyenin oraya bak ya da arkasına çünkü hep onun arkasına düşüyor.
I couldn't take any more and I already look like the Beverly Hillbillies with the chair tied to the roof.
Daha fazlasını kaldıramazdım ve zaten tavana bağlı sandalyeli Beverly Hillbillies'e benziyorum.
You didn't give him much time but, if it happened, I'd say... the chair.
Ona pek süre tanımadın ama bence yerleştirseydi sandalyeye yerleştirirdi.
- I'll sleep on the chair.
- Sandalyede uyurum.
I looked over at the chair, and she was no longer there.
Sandalyeye baktım, artık orada değildi.
That guy stood up on the chair part and pooped on the wall.
su herif sandalyeye çikti ve duvara siçti.
- Take the chair.
- Koltuğa geç. - Hayır.
- Get her in the chair!
- Koltuğuna oturt!
The top of the chair can't possibly be tilted to the left.
Sandalyenin tepesi sola doğru eğik olamaz.
I realised that I had bumped the lens out of position and that's why the chair's perspective was wrong.
Lensin yerini oynatmış olduğumu farkettim ve bu yüzden sandalyenin perspektifi yanlıştı.
- It's in her room. On the chair.
- Odasında sandalyenin üzerinde.
In lieu of flowers, the department chair is asking that everyone donate a bottle of Febreze.
Çiçek yerine, fakülte hevkesin bir şişe oda spreyi getirmesini istiyov.
Ted, we haven't used this chair in the last year.
Ted, bu minderi geçen sene içinde kullanmadık.
Doesn't mean I don't miss the director's chair at NCIS.
Tabiki bu, NCIS'in müdürlük koltuğunu özlemediğim anlamına gelmiyor.
All right forget the stair chair.
Tamam merdiven sandalyeyi unutma.
Got a chair in the office that fits like a glove.
Ofiste cuk oturan bir koltuğum var.
If the power signature fits- - look, Mikey, we still don't know what Amanda did to her in that chair.
Sinyal bozan sistemler eşleştiğine göre- - Bak Mikey, sandalyede Amanda'nın ona ne yaptığını hâlâ bilmiyoruz.
Maybe, but if it wasn't for you, I'd be facing the electric chair.
Belki ama eğer sen olmasaydın, elektrikli sandalyede kızarıyor olacaktım şimdi.
All I'm saying is, forget about my chair. He wants the manager's chair.
Söylemek istediğim, benim sandalyeyi değil müdürün sandalyesini istiyor.
The battery is now super-powering Coverton's chair, you know, just for giggles.
Batarya şuan Coverton'ın koltuğuna çok enerji veriyor, bilirsiniz işte, sadece kıkırdamak için.
Anne came down this morning wearing only her nightshirt, sat on the living room chair and basically Sharon Stone'd me.
Anne bu sabah üstünde gecelikle oturma odasındaki sandalyeye oturdu ve Sharon Stone'dan beterdi.
The big chair's tough to fill.
O koltuğu doldurmak çok zor.
The guy on their money's sitting in a lawn chair.
Paralarının üstündeki adam katlanabilir sandalyede oturuyor.
Now, I have questions, several thousand questions, but I'll spare you the indignity of strapping you to a damn chair.
Sorularım var. Binlerce sorum var ama sizi lanet olasıca bir sandalyeye bağlanma utancından kurtarayım.
Could you sign for the new lounge chair delivery?
Yeni salon için sandalye teslimini imzalar mısın?
I say pull up a chair and pass the popcorn.
Mısırımızı elimize alıp bir sandalye çekelim derim.
I need you to slide your chair back about an inch for the key light.
-... iki santimetre geri gitmeni istiyorum.
You have to slide your chair back about an inch when you turn to the monitor - so we can see your face.
Ekrana döndüğünde iki santimetre geri çık ki biz de yüzünü görebilelim.
Yes, on an estonian chair, which is in an estonian house, which is standing on the land of Abkhazia.
Evet, bir Estonyalının sandalyesinde, Estonyalının evinde Abhazya toprakları üzerinde bulunuyorsun.
Still the king gave you the medicine, that chair, and the cane.
Fakat Majesteleri bu ilacı özellikle sizin için yollattı. Sizin için özel bir sandalye bile gönderdi.
[Chair clatters] Where's the pool, Carlo?
Havuz nerede, Carlo?
You want to turn your chair around and join the group?
Sandalyeni çevirip gruba katılmak ister misin?
Never thought I'd be in the commander's chair.
Kumandan koltuğunda oturacağımı hiç düşünmemiştim.
Put me in the electric chair?
Elektrikli sandalyeye mi oturtulacağım?
Just the one dining chair?
Sadece bir sandalyen mi var?
I pull my chair over to the side of his bed...
Sandalyemi onun yatağının karşısına çektim.
As far as I could see, the only thing on that chair was my purse.
Gördüğüm kadarıyla sandalyedeki tek şey benim çantamdı.
If Zangara's chair isn't wobbly, Roosevelt never takes office and we swear in his running mate, John Nance Garner, a man whose political ideology was the basis for his opposition to a package of legislation that would be called The New Deal and we don't survive the Great Depression.
Zangara'nın sandalyesi dengesiz olmasaydı Roosevelt yönetime gelemeyecekti ve biz, ana politik ideolojisi "Yeni Antlaşma" adlı yasa değişikliğine karşı durmak olan ve Roosevelt'ın takım arkadaşı olan John Nance Garner'a yemin edecektik ve Ekonomik Bunalımı atlatamayacaktık.
Why not just move the chair?
- Koltuğu niye oynatmıyoruz peki?
Look, you already tried this alone, and you ended up tied to a chair on the floor, and he's MIA again, so...
Önceki sefer de tek başına bulmak istemiştin, sonu sandalyeye bağlı kalmak oldu ve Vincent tekrar kayıp.
You know where the windows are, you know how big the windows are, you can reconstruct the harpsichord independent of the painting, the Spanish chair, the viola da gamba, the rug, all these things could be procured,
Pencerelerin nerede olduğunu bilirsin, büyük pencerelerin nasıl olduğunu bilirsin, resimden bağımsız olarak eski tip piyanoyu yeniden yapabilirsin, İspanyol sandalye, viyola, kilim, her şey yeniden yapılabilirdi,
the chairs 18
the chairman 16
chair 121
chairs 63
chairman 420
the card 32
the crow flies straight 33
the council 29
the choice is yours 166
the crew 35
the chairman 16
chair 121
chairs 63
chairman 420
the card 32
the crow flies straight 33
the council 29
the choice is yours 166
the crew 35
the city 103
the car is here 16
the camera 86
the cars 36
the cat 115
the cowboy 18
the cards 33
the car 277
the caretaker 29
the clock is ticking 101
the car is here 16
the camera 86
the cars 36
the cat 115
the cowboy 18
the cards 33
the car 277
the caretaker 29
the clock is ticking 101
the curse 50
the case 115
the cake 61
the club 60
the coast is clear 60
the case is over 17
the captain 118
the child 120
the cops 215
the case is closed 84
the case 115
the cake 61
the club 60
the coast is clear 60
the case is over 17
the captain 118
the child 120
the cops 215
the case is closed 84