The file translate Turkish
7,045 parallel translation
Does the file say who checked her into the hospital?
Dosyada hastaneye kimin getirdiği yazıyor mu?
What's happening with the file?
Dosyalara ne oluyor?
The movie I took of the file deleting.
Dosyalar silinirken çektiğim video.
Did you decrypt the file?
Dosyanın şifresini çözdün mü?
Where's the file?
Dosyası neredeydi?
The file you didn't bother to look at?
Bakmaya tenezzül bile etmediğin dosya mı?
I don't care what the file says.
- Dosyada ne yazdığı umurumda bile değil.
Picture's in the file.
Fotoğraflar dosyanın içinde.
I could pull the file if you furnish me with a court order.
Mahkeme emri getirirseniz dosyasını verebilirim.
Is she in the file?
Bu kadın da dosyada mı?
Well, I will read the file.
Dosyayı okuyacağım.
Did you decrypt the file?
Dosyayın şifresini çözdün mü?
I didn't even see the file problem, let alone think of creating a new path.
Yeni bir yol yaratmak söyle dursun, dosya sorununu bile görmemistim.
He ran them through his laptop so depending on the file conversion...
Bilgisayarindan çalistirmisti. Yani dosya dönüsümüne güvenirsek...
I hear you can open the file on this.
Bundaki dosyayı açabiliyormuşsun diye duydum.
- She'll get the file to you, Siletti.
- Sana dosyayı getirecek, Siletti.
So, I would expect to see at least one of those in the file.
Bu yüzden, o dosyalardan en az bir tane olmasını beklerdim.
It's the medical file... Of the man I killed on the night of April 7, 1985.
7 Nisan 1985 gecesi öldürdüğüm adamın tıbbî dosyası.
If you'd like to file a complaint against Mr. Crawford, I'll take your statement and then we'll go down to the hospital, where they'll examine you and will document your injuries and get a rape kit.
Eğer Bay Crawford'a karşı bir suçlama dosyası isterseniz, ifadenizi alacağım ve bunun üstüne hastaneye gideceğiz, orada seni inceleyeceğiz ve hasarınız hakkında belge tutup bir tecavüz kiti alacağız.
Her file is on the computer next door.
- Onun dosyası yan odadaki bilgisayarda.
You were driving to the county clerks office to file for divorce, I was trying to stop you.
Boşanma için katibin ofisine gidiyordun. Ben de seni durdurmaya çalışıyordum.
Well, it's just that the other day you stole a patient file, drove to a gang neighborhoods with no plan whatsoever.
Sadece hasta dosyasını çaldığın ve çete mahallelerine herhangi bir planın olmadan gittiğin günü diyorum.
Dale Crawford, the substance abuser, you have his file?
Madde bağımlısı Dale Crawford'un dosyası sende mi?
It's all here on file, the illness and the death certificate.
Hastalığının adı ve ölüm belgen bu dosyada yer alıyor.
And the police file confirms that, yes, you were murdered.
- Tamam. Ve polis kayıtları öldürüldüğünü onaylıyor.
Well, the police file says that there was an altercation that led to a dispute, and it mentions jealousy as a possible motive.
- Polis kayıtları tartışmanın kavgaya dönüştüğünü söylüyor bu da kıskançlığın muhtemel sebep olduğunu gösteriyor.
We just... we had to file this case by 9 : 00 A.M., and so it was getting close, so I had to take the call.
Saat 9'da davamız var, zaman yaklaşıyor, o yüzden telefona bakmak zorunda kaldım.
It's a blackmail file- - proof of the existence of an extraordinarily powerful clandestine organization.
Bir şantaj dosyası güç sahibi gizli şebekelerin varlığının ispatı.
About why you came here- - the blackmail file, the Fulcrum.
Buraya gelme sebebin, şantaj dosyası, Dayanak.
( Reese ) Didn't I tell you to leave that alone? You're not the only one who can pull a missing person's file, smart guy.
- Kayıp kişiler dosyasına tek ulaşabilen sen değilsin akıllı.
This is a police file photo on him at the time.
Bu da vaktinde çekilen bir polis fotoğrafı.
The guidance counselor had these sketches on file that your art teacher had handed over.
Rehber öğretmen resim öğretmeninin ona verdiği bu resimleri dosyalamış.
Today while you were in the shower, I sort of looked through your file.
Bugün, sen duştayken dosyana şöyle bir göz attım.
I'm on my way to the D.A.'s office to file charges after we're done here.
Buradaki işimiz biter bitmez, Savcılık'a suçlamaları kayda geçmeye gideceğim.
- But they don't believe me. You have to convince them to file the proper paperwork.
Onları düzgün rapor tutmaları için ikna etmelisiniz.
According to the exif file, this video was taken last week.
Exif dosyasına göre bu video geçen hafta çekilmiş.
And that's why he left it there so I'd find it and would read it and I'd be the one to file!
Bu yüzden o defteri orada bıraktı ki ben görüp okur ve boşanma davası açarım diye bekliyordu.
I'm the one that he had an entire file of research on.
Hakkımdaki tüm araştırma dosyam onun elindeydi.
The problem is in order to copy a file, you have to throw a fireball at it, then absorb the fire, then drop the flaming file into a crystal lake, then take out both copies and throw them into the side of a mountain.
- Sorun şu ki bir dosyayı kopyalamak için ona ateş topu atmalısın sonra ateşi içine çekip, yanan dosyayı kristal bir göle atmalısın. Sonra iki kopyayı da çıkarıp, bir dağın kenarından atmalısın.
You can't file off the Reverend's pinky corn if you don't know what it is.
Ne olduğunu bilmiyorsan, rahibin ayak serçe parmağındaki şişlikle ilgilenmen gerekmez.
Um, I gave Agent Brewster a file once,'cause I had my hands full at the time.
Bir keresinde Ajan Brewster'a o sırada elim dolu olduğu için masaya koysun diye bir dosya vermiştim.
If you do the whole program, you end up with up to a file cabinet full of pre-clear folders on notations about your life, your thoughts, and your considerations about your life.
Tüm programı yaparsanız hayatınız ve düşünceleriniz hakkında notlardan oluşan bir dolap dolusu "pre-clear" dosyaları yaratılmış oluyor.
- File storage outside the head.
- Dosya deposu kafa dışında mı? Yok.
You wanna talk about how you stole Kaleb's file from my office? Or the fact that Kaleb's death was not a suicide, but a murder, and you've been keeping that from me.
Konuşuruz ama önce Kaleb'in dosyasını ofisimden nasıl çaldığını ayrıca Kaleb'in intihar etmediğini aslında öldürüldüğünü ve bunu benden sakladığınızı anlatmak ister misin?
Dissidents don't do the things listed in that file.
Muhaliflerin o listedeki dosyalarla bir işi olmaz.
- Who is it? I have the information on file.
Dosyasında olması gerek.
The left from senior criminalist Chang's personnel file.
Soldaki kıdemli kriminalist Chang'in kişisel dosyasından.
Where is Susie's file on the... the painting forger?
Susie'nin taklitçi ressamla ilgili dosyası nerede?
The government declassified thousands of documents from a secret file that dates back to 1947.
Hükümet 1947 yılındaki... binlerce gizli belgeyi sınıflandırmamış.
You have everything in the o'Neill boy's file.
o'Neill'ların oğlunun dosyasındaki her şeye sahipsiniz.
The web address contained a compressed video file, which I downloaded.
Web sitesinde sıkıştırılmış bir video var ben de indirdim.
the files 28
file 122
files 178
filed 20
the floor is yours 27
the flash 89
the first one 115
the forest 35
the first time i saw you 26
the first of many 20
file 122
files 178
filed 20
the floor is yours 27
the flash 89
the first one 115
the forest 35
the first time i saw you 26
the first of many 20
the family 112
the family business 35
the floor 53
the final frontier 122
the first time we met 43
the future 293
the french 76
the first 240
the front 31
the fool 54
the family business 35
the floor 53
the final frontier 122
the first time we met 43
the future 293
the french 76
the first 240
the front 31
the fool 54
the food 120
the father 151
the first day 25
the front door was open 16
the fuck is this 18
the feds 64
the fire 114
the facts 28
the four 34
the funeral 36
the father 151
the first day 25
the front door was open 16
the fuck is this 18
the feds 64
the fire 114
the facts 28
the four 34
the funeral 36