The woods translate Turkish
8,530 parallel translation
They're driving around, searching all of the woods.
Ormanın bir o tarafını, bir bu tarafını arayıp duruyorlar.
Out there in the woods.
Ormanda.
That's when a bunch of men go out into the woods to hunt wolves, armed with beer and high-powered rifles.
Bir avuç adamın ellerinde bira ve tüfeklerle ormana gidip kurt avlaması demek.
But that day in the woods, it's like he became a different person.
Ama o gün ormanda bambaşka biri olmuş.
- What were you doing out in the woods?
Ormanda ne işiniz vardı?
There were constables outside the vicarage at all hours. In the woods, the lane... the old barn across the way.
Papaz evinin dışında ormanda, patikada eski ahıra giden yolda her saat polis vardı.
Into the woods, split up, hide.
Ormana gidin. Ayrılıp saklanın.
For his safety, I should take him back to the woods.
Onun güvenliği için onu yeniden ormana götürmeliyim.
Heh. Well, Caroline and I spent the entire day digging in the woods to find a Teddy bear, and now she wants to repair it.
Caroline ile tüm günümüzü ormanda bir ayıcık aramakla geçirdik.
We've blanketed the area, and moved out through the woods.
Bölgeyi sardık, ve ormana doğru ilerledik.
He fled through the woods to the north, but we'll find him.
Ormanın kuzeyine kaçtı, ama onu bulacağız.
We went for a hike in the woods and... wandered off the trail and...
Ormanda yürüyüşe çıkmıştık ve yolumuzu kaybettik, sonra...
Yeah, I saw Julia in the woods this morning.
Julia'yı bu sabah ormanda görmüştüm.
Toss it in the woods.
Ağaçlığa at.
And it was just the three of us, and the woods and the birds... And... and... that was the happiest time of my life.
Ve sadece üçümüz vardık ve orman ve kuşlar ve... ve bu benim hayatımın en mutlu zamanıydı.
It's not a mob hit where they've taken you in the woods.
Bu, ormanda mafya üyesi öldürmeye benzemiyordu.
To show you who are your true and only friends, to eliminate your false confidence, and to prove that those elders of yours hiding in the woods have less hold over you than I.
Sana gerçek dostlarını göstermek için... güvendiğin yanlış insanları yok etmek için ve meclisinin ormanda gizlenen yaşlılarının seni benden daha fazla ihmal ettikleri için.
He'd go up to the mountains or the woods for a few days to meditate.
Meditasyon için birkaç günlüğüne dağlara ya da ormana giderdi.
Well, if he'd gone into the woods all alone, someone must have been following him.
Yalnız başına ormana gittiyse biri onu takip etmiş olmalı.
So you can track his route through the woods.
Yani ormandaki yolunu izleyebilirsin.
The victim wasn't followed into the woods.
Maktul ormanda takip edilmemiş.
I'm not gonna walk away from everything we've built up and run screaming into the woods.
İnşa ettiğimiz her şeyi bırakıp çığlık çığlığa ormana kaçmayacağım.
I thought I'd look at the woods, north of the lake next.
- Ormana bakarım demiştim.
Nolan and I found her with the baby in the woods outside of the VC camp.
Nolan'la beraber onu ve bebeği Birlik'in kamp yaptığı ormanın dışında bulduk.
Putting together a search and rescue out the woods.
Ormanda arama ve kurtarma yapıyoruz.
I was gonna maybe go check with the rangers, see if they needed some help in the woods.
Gidip polislere bir bakacaktım, belki ormanda yardıma ihtiyaçları vardır.
They ain't gonna find nothing in the woods.
Ormanda hiçbir şey bulamayacaklar.
She's... playing a joke and she's giggling in the woods.
O... kötü bir şaka yapıyor ve ormanda gülüyor.
Anywhere in the woods is fine.
Ormanlıktaki herhangi bir yer olabilir.
I jogged out to the woods, I dug up the box, and I made my wish before I opened it.
Ormana doğru gittim, kazıp kutuyu çıkarttım, ve açmadan önce dileğimi tuttum.
In fact, you grabbed a piece of my rope, picked up a cinder block from outside, then off you walked into the woods.
Hatta halatımdan bir parça ve dışarıdan tuğla alıp, ormana doğru gitmiştin.
Then why the fuck are you out here in the woods calling for me?
O zaman ne bok yemeye ormana gelip bana sesleniyorsun?
- Any idea why we found it in the woods?
- Niye ormanda bulduğumuz hakkında bir fikrin var mı?
We will ride to the woods, My King.
Ormana süreceğiz, Kral'ım.
That's not a claim you often hear in this neck of the woods.
- Buralarda bu tarz şeyler duyamazsınız pek.
It brings me peace, Being out in the woods.
Dışarda ormada olmak, bana huzur veriyor.
On the road back, I watched him peel away into the woods.
Geri dönüş yolunda, onu orman yoluna girerken gördüm.
To the woods, where I can keep him safe from the Countess.
Kontesten koruyabileceğim ormana götürüyorum.
- Rent a cabin in the woods,
- tahta bir kamara kiralarız,
Living it up in your fancy house in the woods, selfishly hoarding your college money, because you only care about yourself.
Ormanda şık bir evde yaşayarak üniversite paranı bencilce harcamışsın. Çünkü sen bir tek kendini düşünüyorsun.
That must be the mysterious science guy that lives in the woods.
Bu, ormanda yaşayan o gizemli bilim adamı olmalı.
Where? The woods?
Ormana falan mı gittiniz?
You're not scared of being in the woods after sundown, are you?
Güneş battıktan sonra ormanda olmak korkutmuyor değil mi?
No, I have been in the woods.
Hayır, ormana daha önce de gittim.
Like we got lost in the woods and we were raised by a pack of wolves.
Sanki ormanda kaybolmuşuz ve birkaç kurt tarafından yetiştirilmişiz gibi.
Does it look like I could survive in the woods?
Ormanda hayatta kalabilirmişim gibi mi gözüküyor?
He had an accident walking in the woods last winter.
Geçen kış ormanda yürürken bir kaza geçirdi.
Upstanding citizen, no criminal background, but then, for apparently no reason at all, he stabbed an entire hunting party to death in the Pearl River Woods.
Örnek vatandaş, sicili temiz ama sonra ortada bir sebep yokken Pearl River Ormanında bir grup avcıyı öldürmüş.
We're not out of the woods yet.
Tahribatın o otel oldu.
Well, then, why are you spending all of your days in the woods?
O zaman, bütün zamanını ormanlıkta geçiriyorsun?
You took her to the Lost Woods.
Kayıp Orman'a beraber gitmişsiniz.
woods 150
woodstock 20
woodsman 20
the world is yours 18
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the way of the future 27
woodstock 20
woodsman 20
the world is yours 18
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the way of the future 27
the world is changing 33
the walls 37
the wall 69
the world has changed 35
the way i look at it 29
the wall street journal 16
the waitress 23
the way i figure it 33
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the walls 37
the wall 69
the world has changed 35
the way i look at it 29
the wall street journal 16
the waitress 23
the way i figure it 33
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the war is over 139
the way things are 19
the way 34
the wedding 120
the way i heard it 23
the witch 63
the words 90
the whole world 65
the warehouse 20
the window 97
the way things are 19
the way 34
the wedding 120
the way i heard it 23
the witch 63
the words 90
the whole world 65
the warehouse 20
the window 97