English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Then i'll leave

Then i'll leave translate Turkish

570 parallel translation
Did you call on me? I'll depend on you. Then I'll leave first before you say, "Get lost!"
Twitter / esvncn
Then, I'll leave before you tell me to get lost.
O halde sen defol demeden önce gideyim.
If I become Candy, then that means I'll have to leave when you tell me to get lost.
Candy olursam istediğin an kolayca defol diyebileceksin.
Then I'll leave you now.
Öyleyse sizi başbaşa bırakayım.
A wedding ceremony, six hours in a hotel apartment... during which time I'll never leave you, and then he leaves for Europe.
Nikah sırasında ve otelde geçireceğiniz altı saat boyunca... seni hiç yalnız bırakmayacağım. Sonra da o Avrupa'ya gidecek.
I'll leave home, then
Ayrılırım ben de.
Then I'll leave you.
O zaman seni bırakayım.
Okay, then I'll leave it to you.
Tamam, sana bırakıyorum.
I'm going to salvage that boat and then we'll leave this place, you and I, and go far away.
O batık gemiyi kurtaracağım sonra da ikimiz buradan çok uzaklara gideceğiz.
Fine. I'll see you then. I'll leave the front door unlocked.
Pekâlâ, ön kapıyı kilitlemeyeceğim.
I'll leave you to it, then
O zaman odanda kal! İyi geceler!
If he fails to take my hand, or if he doesn't leave you, Then you're the winner. That way he'll be yours, and I won't need him.
Elimi tutmazsa, benimle kalmazsa siz kazandınız demektir.
I'll meet you at the horses in five minutes, then we'll leave this town.
Beº dakika sonra atlarin orada buluºalim. Sonra da kasabayi terk ederiz.
Then I'll leave.
Ondan sonra giderim.
Because I'm going to get some money - so much money that you'll be able to leave that woman... and then never have to worry about that part of it again.
çünkü biraz para alacağım - karını terk edebileceğin kadar çok para... bir daha işin o kısmını dert etmeyeceksin.
You will kiss me now, and then i'll leave.
Beni öpersen, o zaman giderim.
Take a few days to finish this and then I'll leave.
Bunu bitirmek için birkaç gün daha gerek ve sonra giderim.
You could leave a message. Then if he comes in, I'll personally see he gets it.
Mesaj bırakabilirsiniz ve geldiğinde- -
I'll leave then.
Ben de öyle yaparım.
- I'll leave it to you then.
- O zaman, bu işi sana bırakıyorum.
Then I'll leave this with you.
Pekala. Öyleyse sana bırakayım.
I'll have a quick look around, and then leave.
Hemen etrafa bir göz atıp, gideceğim.
Then I'll leave this lantern with you.
O zaman bu feneri size bırakayım.
Right, we'll have a nice walk then I'll take him to the cinema and leave him there.
Şimdi güzel bir yürüyüş yapacağız ardından onu sinemaya götüreceğim ve orada bırakacağım.
I'll introduce you to my mother, we'll have a drink you can see the house and then we'll leave. Okay?
Seni annemle tanıştıracağım, birer içki alırız evi görürsün, sonra da ayrılırız.
I'll... leave you then.
Sizi... yalnız bırakayım.
- Then I'll leave you.
- O zaman müsadenle.
I'll just say a few words and then I'll leave it to you.
Sadece kısa bir şey söyleyeceğim. Ondan sonra sana bırakacağım
Then I'll take my leave now.
Kalkayım ben o zaman.
Then, a few vegetables, uh, petit pois, carrots. Then some glace, a little chocolate cake perhaps, and... I'll leave it all up to you.
Sonra biraz salata, birkaç doğranmış havuç sonra bir dilim limon ve bir parça çikolatalı kek olabilir ve gerisini size bırakıyorum.
Then I'll leave it.
O zaman bırakıyorum.
I'll take my leave then
İzninizle o zaman!
We'll just leave it that I came, then.
Geldim işte, o kadar.
- I'll leave you to it then, sir.
- Sizi yalnız bırakayım, efendim.
I'll just tidy him up a bit, then leave you alone with your thoughts.
Biraz onu düzelteceğim, sonra düşüncelerinizle sizi başbaşa bırakacağım.
I'll leave my card, and then we can be moving along.
Kartımı bırakacağım, ve sonra hareket edebiliriz.
And then I'll leave my bones on this great map of the magnificent....
Ve sonrasında da bu harikulade haritanın üzerinde kemiklerimi bırakacağım...
I want you to love me, John... but then if you leave me, you'll shame me... and I shall want to die.
Beni sevmeni istiyorum John. Ama sonra beni terk edip utandıracaksan... yaşamam için bir sebep kalmaz.
- No. Too bad. I'll leave you here then.
Çok kötü, seni burada bırakırım o zaman.
I plan on sitting here for about two hours and in the meantime... if every car that I saw when I came in here doesn't leave, then I'll know it.
Burada iki saat kadar oturmayı düşünüyorum. Geldiğimde gördüğüm her araba hala burdaysa güvende olduğumu anlayacağım.
- Then I'll leave.
- Hayır, bir kız arkadaşımı bekliyorum.
- Then I'll leave! Good riddance!
Uğurlar olsun!
Then I'll tie you to the tree and leave you there... till I finish my business up the mountain.
O zaman seni ağaca bağlar burada bırakırım. Ben dağda işimi bitirene dek.
Yeah, but if they don't pay the taxes, then they'll have to leave and I will not be able to search for my clues.
Evet, fakat vergileri ödemezlerse, gitmek zorunda kalırlar ve ben ipuçlarını arayamam.
We'll have a drink, then I'll leave.
Bir içki içeriz, sonra giderim.
I'll wait here for you to leave, then I'll go.
Ben burada gitmenizi bekleyeyim.
Well, then I'll leave, and all those who have... the same opinion as me can just follow me.
O zaman ben çıkarım ve benimle aynı görüşte olan kim varsa beni takip edebilir.
You should go or else I'll die before you. I swear, if you refuse to leave this place and go you'll only see my dead body then.
gitmessen kendimi öldürürüm yemin et bu yeri terk edeceğine... yoksa sadece bir ceset görürsün.
I'll leave you to it, then.
Bırakayım da şey yapın.
To take Berivan to doctor Then I'll leave you.
Berivan'a baktırmak için. Bir de dönüşte ayrılmak için.
- Then I'll leave tomorrow, sir.
- Yarın ayrılacağım, efendim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]