English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Leave her be

Leave her be translate Turkish

503 parallel translation
You leave her be. Do you understand?
Onu kendi haline bırakacaksınız, anlaşıldı mı?
Claire, just leave her be.
Gidemezsin! Bırak gitsin!
Just leave her be, Katie.
- Bırak gitsin, Katie.
I've learned to leave her be.
Ona karışmamayı öğrendim.
If she is just a diversion for you, please leave her be.
O sizin için sadece bir eğlenceyse, onu kendi haline bırakın.
- You leave her be.
- Rahat bırak kızımı.
You leave her be.
Onu rahat bırak.
Leave her be.
Bırakın onu.
- Leave her be.
- Rahat bırak.
Leave her be!
Dokunmayın ona!
Please, leave her be.
Lütfen, dokunmayın ona.
Leave her be, that's a long time ago!
Bırak onu, uzun zaman önceydi!
Leave her be.
Bırak onu.
Leave her be.
Onu rahat bırak.
I don't understand nor want to be considerate of her wanting to leave me.
Beni terk etmek istemesini anlayabilirim ama gitmesine kibarca göz yumamam.
And be sure the lady doesn't leave her room before morning.
Bayanın sabahtan önce odasından ayrıImadığına emin ol.
I assure you that the baroness will be safely returned, if you will leave everything to me.
Sana garanti ederim ki eğer her şeyi bana bırakırsan barones güvenli bir şekilde geri dönmüş olacak.
But before you take leave, it might be well if you thanked her for saving your life.
Gitmeden önce, hayatınızı kurtardığı için ona teşekkür etseniz iyi olur.
Whether it be to sleep with them, to leave them or to keep them, I first try to make them laugh.
Efendim ben onlarla yatsam da, onları tutsam da bıraksam da... her zaman onları güldürmeyi denerim.
Don't be afraid, darling. I can leave any moment.
Korkma sevgilim Her an gidebilirim.
Couldn't you please go back and leave things be?
Geri dönüp her şeyi olduğu gibi bırakamaz mısınız lütfen?
So if you were to leave this room because you didn't kill her you'd soon be back here again for helping her kill Nick.
O yüzden, onu öldürmediğin için bu odadan çıksan bile Nick'i öldürmesinde ona yardımcı olduğun için hemen geri dönerdin zaten.
Now, you just leave everything to me and be happy that you know such a man.
Artık her şeyi bana bırakın. Böyle bir adam tanıdığınız için de şükredin.
We'll go home and everything will be fine. All you have to do is just leave it to me.
Sen her şeyi bana bırak.
Tell him that if he doesn't leave Birgitta Carolina, she will be accused of murdering her baby.
Ona söyleyin ki ; Birgitta Carolina'yı terk etmezse, bebeğin ölmesi suçu Birgitta Carolina'nın üstüne kalacak.
Now just leave quietly like the little gentleman you've always wanted to be.
Şimdi, her zaman olmak istediğin bir beyefendi gibi buradan sessizce git.
I'll be glad to leave this town and everything in it.
Bu şehir ve içindeki her şeyden kurtulmaktan memnuniyet duyacağım.
You may be dumb about some things, but you're not dumb enough... to kill someone in your own apartment and then leave her there.
Bazı aptalca işler yapmış olabilirsin, ama kendi evinde birisini öldürüp... orada bırakacak kadar aptal olamazsın.
Elizabeth will be quoting you when she wants me to leave my work and idle away the time with her.
İşimi bırakıp onunla boş boş vakit geçirmemi istediğinde... Elizabeth hep sizi hatırlatacak.
And the doctors think that she should immediately be moved to another climate, because it would be dangerous to leave her close to you and the child.
Doktorlar hemen hava değişimi öneriyor senin ve çocuğun yanında kalması tehlikeli olur diye düşünüyorlar. Zor olduğunu biliyorum, Franz.
To leave her would be unfeeling, unlawful, and unsanitary.
Şimdiye kadar kaldırıldığından emin olabilirsin. Onu öyle bırakmak duygusuzca ve kanunlara aykırı olurdu ve tabii sağlıklı da olmazdı.
I tried to dissuade her but it would be inconvenient if I were forced to leave because of her father.
Onu vazgeçirmeye çalıştım ama babasından dolayı vazgeçirmeye çalışsam uygunsuz olacaktı.
If you will be so good as to leave it with me... I'll see that you have your supplies as usual... when you return from your holidays.
Eğer bana bırakmaya lütfederseniz tatilinizden döndüğünüz zaman, her zamanki gibi ihtiyaçlarınızı karşılayacağım.
To celebrate your homecoming the fuhrer himself has decreed that every man on leave is to be given a package of food.
Eve dönüşünüzü kutlamak adına izne giden her askere bir paket erzak verilmesi konusunda bizzat Führer emir verdi.
Microphones will be placed around the room which you are to leave untouched.
Odanın her yerine mikrofonlar yerleştirilecek ve bunlara dokunmayacaksın.
I'll admit the furnishings do leave something to be desired... but it has a lived-in quality, don't you think?
Mobilyaların pek de arzulanacak cinsten olmadığının farkındayım ama kalite her zaman kalitedir değil mi?
Tell her that I had to leave and that I don't know when I'll be back.
Ayrılmam gerektiğini ve ne zaman döneceğimin belli olmadığını söyle.
Well, nothing was the same when you were away... ... and it'll be all wrong again after you leave...
Siz yokken hiçbir şey eskisi gibi değildi ve yine siz gittikten sonra her şey bozulacak.
Anyway, and whatever his purpose I think it would be as well for all of us to leave at once.
Her neyse, ve amacı ne olursa olsun sanırım buradan ayrılmak tamamıyla bize kalmış.
Lucienne didn't leave just to be with her nephews.
Lucienne sırf yeğenleriyle beraber olabilmek için gitmedi.
you're gonna have to be on a leash anytime you leave the yard.
Bundan sonra, bahçeden ayrıldığın her zaman tasmalı olacaksın.
Kill or be killed... - either would just leave an unpleasant aftertaste.
Öl veya öldür - her ikisi de ağızda nahoş bir tat bırakır.
I assure you... that no one will leave this room... until all that has to be said is said.
İnanın bana... söylenecek her şey söylenmeden... kimse bu odadan çıkmayacak.
I think it would be ungrateful to Mrs. Maudsley, after all her kindness to you, if you were to leave so suddenly.
Eğer böyle çabuk dönersen sana bu kadar nazik davranan Mrs. Maudsley'e kabalık etmiş olursun.
Why would it be so if you leave everything Firat, why?
Her şeyi bırakırsan Fırat, niye biçilsin, niye?
Leave her, Leave her Let her be now
Rahat bırak onu Kendi haline
When I told Hans I wanted to leave him he said everything'll be fine once we get an apartment in New York.
Hans'a ayrılmak istediğimi söylediğimde, New York'ta bir daire bulunca her şeyin düzeleceğini söyledi.
Secondly, we leave it to be confessed ;... as by example be it the experience of pleasure,... by a woman in that a dog or a cat lick her vulva,... or she manipulate the sexual parts of an animal until it ejaculates.
İkincisi, bunu itiraf olarak bırakın.... Örnek olarak bunun zevk deneyimi olmak,... Kadın tarafından bir köpek ya da kedi ye vulvayı yalatmak,...
Leave her be!
Kendi haline bırak!
If you leave him an escape route he will leave and less blood will be spilled on both sides.
Eğer ona bir kaçış yolu bırakırsan gidecektir ve her iki tarafta da daha az kan akacaktır.
The unhappy fate of this poor child sent me back in time... to the saddest period of my childhood... when my mother would leave me alone for days... to be with her lovers.
Bu zavallı çocuğun şanssız kaderi beni annemin sevgilileriyle beraber olabilmek için günlerce yalnız bıraktığı mutsuz çocukluk günlerime döndürmüştü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]