To us translate Turkish
170,355 parallel translation
I'm going to use these blades to finally separate us, so once and for all...
Bu makası ikimizi nihayet ayırmak için kullanacağım.
Well, if they've come up with some kind of super wheat, think what getting our hands on it could mean to us.
Süper buğday türü elde edecek olurlarsa elimize geçirmemizin nasıl faydalı olacağını düşün.
Think what getting our hands on it could mean to us.
Elimize geçirmemizin nasıl faydalı olacağını düşün.
But to us, they're honestly heroes.
Ama bizim gözümüzde tam anlamıyla birer kahramanlar.
Do not lie to us.
Biz de oradaydık.
One person's death is a loss to us all.
Birinin ölümü hepimizin kaybıdır.
It has a map inside that will lead us to a powerful object that can help find Snow White.
İçindeki harita bizi... Pamuk Prenses'i bulmamıza yardım edecek... güçlü bir nesneye yönlendirebilir.
You're going to separate us.
Bizi ayıracaksın.
I'm going to be brave for both of us and choose love over hate.
İkimiz için de cesur olacağım ve... sevgiyi nefrete tercih edeceğim.
Wasn't she just trying to murder us all?
Biraz önce hepimizi öldürmeye çalışmıyor muydu?
If she's over there, what if Stan had to call us, or- -
Ya oradaysa ve Stan'in bizi arayacağı bir durum olduysa...
Why don't you figure out who killed Frank Gaad in Bangkok and why instead of going after a guy who gave us the tip of the century and then went home to live his life?
Bize yüzyılın ihbarını veren ve sonrasında hayatını yaşamak için yuvasına dönen adamla uğraşmak yerine Frank Gaad'ı Bangkok'ta kimin, neden öldürdüğünü bulmaya ne dersiniz?
I know you don't want to hurt us, but it can happen without you even realizing.
Bize bir şey olsun istemediğini biliyorum ama sen fark etmeden olabilir bunlar.
Do you want us to show you?
Sana göstermemizi ister misin?
Then you come find us, and we'll figure out what to do together.
Sonra bizi bul, birlikte bir yolunu buluruz.
Burov gave us the tip of the century and then went home to live his life.
Bize yüzyılın ihbarını veren ve sonrasında hayatını yaşamak için yuvasına dönen adam Burov.
Take us nine days to get there.
Varmamız dokuz gün sürüyor. Feci, resmen feci bir yer.
This is an organization that's very interesting to us.
Aeroflot için çalıştığını biliyoruz.
We were hoping you'd be willing to get together with us at some other time, in some other place, and maybe, y...
Bu, çok ilgimizi çeken bir organizasyon. Başka bir zaman, başka bir yerde bizimle buluşmayı kabul etmeni umuyorduk olur ya belki de...
Our entomologists tell us the bug we sent them was a cryptic species, previously unidentified, related to a kind of midge that's never been seen out of Australia.
Entomologlarımız gönderdiğimiz böceğin önceden tespit edilmemiş şifreli bir türe ait olduğunu Avustralya dışında görülmemiş bir tatarcık türüyle akraba olduğunu söyledi.
If you'd be willing to talk with us and help us figure out certain things we need to know, we can offer you help.
Bizimle işbirliği yapmaya ve bilmemiz gereken şeyleri öğrenmemize yardım etmeye yanaşırsanız size yardım teklif edebiliriz.
They just contracted us to breed Sitodiplosis mosellana for them.
Onlar için sitodiplosis mosellana üretmemiz için irtibata geçtiler sadece.
All right, let's say after a couple of months of this we get lucky and one of these guys, some trade rep, is willing to work with us.
Tamam, diyelim ki bu olaya birkaç ay daha devam ettik şansımız yaver gitti ve bu adamlardan biri rasgele bir satış temsilcisi yani, bizimle çalışmayı kabul etti.
Stobert isn't looking to poison us or our food.
Stobert bizi ya da yiyeceklerimizi zehirlemeye çalışmıyor.
The important times for us are when she goes to work and when she leaves.
Bizim için önemli olan vakitler işe geldiği ve gittiği zamanlar.
Marx says if we choose to work for all mankind, no burdens can bring us down because our sacrifices are then for the benefit of all.
Marx der ki, bütün insanlık için çalışırsak fedakârlıklarımız herkes için faydalı olacağından hiçbir engel bizi alt edemez.
And realizing it leads to empathy, but empathy leads us to help others, to make sacrifices in our own life for the benefit of someone else.
Bunun farkına varmak empatiyi empati de başkalarına yardımcı olmamızı başkaları uğruna kendi hayatımızda fedakârlıklar yapmamızı sağlar.
She got us some information on people who are part of a well-organized opposition to the party at home.
Ülkemizdeki partiye muhalif iyi organize olmuş bir gruba üye insanlarla ilgili istihbarat topladı.
Yeah, he could. I just think when it comes down to things, us, or...
Evet, önemseyebilir ama bence işler nihayete erdiğinde, biz ya da...
He's the one who wanted us to go home.
Bizim eve dönmemizi isteyen oydu.
You tell us what to do, and we'll do it.
Yapacağımız şeyi söyle, biz de yapalım.
Neither of us wanted to do it this time.
Bu sefer yapmayı ikimiz de istememiştik.
I know how you feel about squeezing Burov, but it might take years for us to get somebody like that inside the KGB again.
Burov'u konuşturma konusunda nasıl hissettiğini biliyorum ama KGB'nin içinde tekrar onun gibi birini elde etmemiz yıllarımızı alabilir.
And we'd never do it if you didn't want us to.
Ayrıca sen istemezsen hayatta yapmayız.
And we were able to get a sample of the special kind of wheat the US has been developing.
Ayrıca ABD'nin geliştirmekte olduğu özel bir buğday türünü de aldık.
I don't have to worry about anyone seeing us.
Birinin görmesinden korkmuyorum.
We've been talking about whether it's time... for us to end our tour here.
Buradaki görevimizi bitirmenin zamanı geldi mi acaba diyorduk.
Do you think Paige wanted us to see those photos?
Sence Paige o fotoğrafları görmemizi mi istiyordu?
But... maybe she wanted to see us read them right in front of her.
Ama onun önündeyken okuduğumuzu görmek istemiştir belki.
You're not going to fool us.
Bizi kandıramayacaksın.
It's such a beautiful day and, um, the Reagan Library is right up the road and, I don't know, would you like to join us?
Hem hava güzel... hem de Reagan Kütüphanesi yol üstünde,... bize katılmak istermisim?
'cause they're making us into a shape, and you run and there's no game element to distract you from the fact that you keep running and running.
Hep koşuyorsun ve sürekli koştuğun gerçeğini unutmanı sağlayacak herhangi bir oyun falan da yok. "
With us guys, it's one and done, but with you ladies there's no reason to stop, you know?
Erkekler bir kez yapar ama siz kadınlar için durmak için sebep yok.
That's when I think our animals have so much to teach us.
İşte bu zamanlarda, hayvanlar bize çok şey öğretir diyorum.
I was talking to a group of high school students, and none of us knew why I was there.
Bir grup liseliyle konuşuyordum ve neden orada olduğumu hiçbirimiz bilmiyorduk.
And they gave us this magnet that looks like a piece of flooring, and you hand it to your partner when you're done speaking and you say, now you have the floor.
Bize yerdeki taşlara benzeyen bir mıknatıs verdiler, konuşman bitince onu partnerine verip şöyle diyorsun, "Konuyu ileri taşı."
So when I found out Chef Dumont was coming to town, I signed us up for his class, so he could do it.
Şef Dumont'un bizim şehre geleceğini öğrenince kursuna yazıldım ki bunu anneme o söylesin.
Yeah, well, it happens to the best of us.
Evet, en iyimizin bile başına gelir.
We couldn't figure out if you were, like, a TA or why you were giving us assignments, but we all agreed we didn't like the way that you were speaking to Professor Bighetti.
Öğretim görevlisi misiniz, neden bize ödev veriyorsunuz anlamadık ama Profesör Bighetti'yle konuşma tarzınızı beğenmediğimiz konusunda ortaklaştık.
It's exactly what Mark Zuckerberg did to the Winkle guy in that Facebook movie Professor Bighetti had us watch.
Bu Profesör Bighetti'nin izlettiği Facebook filminde Mark Zuckerberg'in Winkle'lara yaptığıyla aynı.
And with all of us working together, we'll easily beat you to market.
Hep beraber çalışarak, sizi markette ezmek kolay olacak.
useful 59
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
used to be 136
use that 67
use these 22
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
used to be 136
use that 67
use these 22