English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Turn it over

Turn it over translate Turkish

694 parallel translation
I move we give Sheriff Hickory a vote of thanks and place the money in his keeping until it is time to turn it over.
"Şerif Hickory'e teşekkür edip... parayı yetkililere devredene kadar onun himayesine verelim."
The money will now remaining the Sheriff's keeping until the celebration tomorrow when he will turn it over to the state officials who will be present.
Para, yarın ki kutlamalarda Eyalet görevlilerine verilene kadar Şerif'te kalacak.
I oil it and turn it over at times.
Ara sıra yağlayıp çalıştırıyorum.
Now you must turn it over.
Şimdi de arkasını çevirin.
And she threatens to turn it over to the prosecution.
Ve kovuşturmayı tersine çevirmekle tehdit ediyor.
After Floyd, I'm afraid to touch it except to turn it over to somebody else.
Floyd'un basina gelenlerden sonra ona dokunmak bile istemiyorum.
Turn it over!
Arkasını çevir!
Good. If anybody on the field or off the field tries to engage you in conversation as to why you're here, no matter how innocently, I want you to get his name and give it to me and I'll turn it over to the FBI.
Birisi sizinle üste veya üs dışında niye burada olduğunuz hakkında konuşmaya çalışırsa ne kadar masum görünürse görünsün hiçbir önemi yok derhal adını bana vereceksiniz ve ben de derhal FBI'a havale edeceğim.
If I'm not back at the hotel by 11 : 15 to collect it myself he's to call the police and turn it over to them.
23 : 15'e kadar mektubu almaya gitmezsem polisi arayıp mektubu onlara verecek.
Turn it over.
Döndürün.
Turn it over. Get to Fort Grant.
Grant Kalesine gidip burada olduğumuzu söyle.
My husband has the money, and two days from now he's going to turn it over to the police.
Para kocamda ve iki gün içinde onu polise teslim edecek.
The rules is, you turn it over in duty bound, and see what's wrote there.
Senin hükmün artık bitti, orada yazanları da oku.
If you won't pay me my share of the profits... then I'll have to turn it over to my lawyer.
Eğer kazancın bana kalanını ödemezsen bunu avukatımla konuşmak zorunda kalacaksın.
Well, you tell him he's got to make a sincere effort to find the owner or he's got to turn it over to the police.
Pekala, o kişiye söyleyin mal sahibini bulmak için ciddi bir gayret sarfetsin ya da onu polise teslim etsin.
I don't have to turn it over to any of you!
Topraklarımı ikinize de bırakmak zorunda değilim!
Turn it over, Sam.
Ters çevir, Sam.
Try and turn it over on its back.
Sırtüstü çevirmeye çalış.
If I take this cart and I turn it over, it's because I want to!
Bu el arabasını alsam ve çevirsem çünkü bunu istiyorum!
Turn it over first.
Önce çevir bakalım.
When she contacted Kerim Bey, head of Station T, Turkey and told him she wanted to defect, she said she'd turn it over to us.
Kız, Türkiye'deki Karakol T şefi Kerim Bey'le temasa geçip iltica etmek istediğini anlattığında makinayı bize vereceğini söylemiş.
Turn it over.
Aç bakalım.
Do it this way so when you turn it over, you...
Böyle yap ki, ters döndürüldüğünde...
Now... luckily we can turn it over, and now it should work.
Şimdi... bunu döndürebiliriz, ve şimdi çalışmalı.
Now today's newspaper, we place it on top and turn it over.
Ve bugünün gazetesini, üzerine yerleştirip ve ters çeviriyoruz.
- Turn it over.
- Arkasını çevir.
Take the doubles trophy there... and turn it over.
Şimdi oradaki çiftler kupasını al ve altını çevir.
Turn it over to the police department. Or the insurance company.
Polise veya sigorta şirketine haber versene.
Take Her Imperial Highness, the grand duchess... and turn her over to my mistress of the robes... with instructions that from this minute on she's to be attached to my personal staff... where I can keep her under my eye, where I can educate her and teach her... what it means to be a Russian wife and how to accept the embraces of a husband... like a Russian wife!
Majestelerini, grand düşesi alıp benim elbise hanımına teslim et. Şunu da ilet ki, bu andan itibaren benim kişisel çalışanlarıma bağlı ve onu her an gözümün önünde tutacak, eğitecek ve ona bir Rus hanımının nasıl olması gerektiğini ve bir Rus hanımı gibi nasıl koca sahiplenmesi gerektiğini öğreteceğim!
I got Semple to turn it all over to us.
Semple'ın işleri bize devretmesini sağladım.
Mr. Morgan, if I sign this, it means I turn the sanitarium over to you today.
Bay Morgan, imzalarsam sanatoryumu bugün devretmek zorundayim.
If it doesn't turn out that way... if you think I'm trying to slip something over on you... like Tony says, you can drop me "like a hot potato."
Eğer dediğim gibi olmazsa... eğer istemediğiniz bir şeyi yapmanızı söylersem, Tony'nin dediği gibi benimle bozuşabilirsiniz. Ne dersiniz?
The way it's done is to hang on to him till we're picked up, then turn him over to proper authorities.
Kurtulana kadar ona sahip çıkar, sonra da yetkililere teslim ederiz.
I want you to turn the boat over to the man obviously best qualified to run it.
En iyi götürebilecek kişiye teslim edelim diyorum.
Of course, if turn my back on you... carelessly like... and you happened to grab my blackjack... and conk me over the dome with it... that would be something else.
Tabii olur da dikkatsiz bir şekilde arkamı döner ve sen de copumu alıp bana vurarak küt diye bayıltırsan bu bambaşka bir şey olurdu.
Before I could turn the jade over to Amthor, it was stolen.
Ama yeşim, Amthor'a veremeden çalındı.
Stan, turn that card over and we'll see how it'll end up.
Stan, şu kartı çevir de nasıl sonuçlanacağını görelim.
The sooner you turn him over to us, the better it'll be for you.
Kendi iyiliğiniz için teslim edin.
Come on over here and turn it down yourself!
Buraya gel de kendin kıs!
It was after his affair with Lucy Chapman that he wanted to turn over a new leaf.
Lucy Chapman ile olan ilişkisinden sonra yeni bir hayata başlamak istiyordu.
You have to turn around and throw it over your shoulder.
Arkanı dönüp, omuzunun üstünden fırlatmalısın.
Turn it, you know, over.
Arkasını koy.
Don Diego, tell your son that it is treason... to refuse to turn over prisoners to an officer of the King.
Don Diego, oğluna söyle, esirleri kralın subayına... teslim etmeyi reddetmek, vatana ihanet suçudur.
Turn it down over there.
Bağla. Orayı. Sıkıca bağla.
But it ain't no need them coming all the way over here, got to turn around, go back.
Buraya kadar zahmet edip aynı yolu geri dönmelerine gerek yok.
We turn our facts over to the United States Attorney. It's for him to decide.
Bulgularımızı Birleşik Devletler Adalet Bakanı'na teslim ederiz.
And if we don't like it... we turn this over to Kruse or the captain.
Hoşumuza gitmezse bunu Kruse veya kaptana satarız.
Since you and I are only going to be friends it's only fair that you turn me over to her.
Sadece dost olacağımıza göre beni ona devretmen yerinde olur.
In which case, it will be my sad duty to turn the whole lot of you over to the Gestapo.
Bu durumda ne yazık ki hepinizi birden Gestapo'ya teslim etmek gibi üzücü bir görevim olacak.
Captain, if you will turn the investigation over to me, it will help to explain my presence in the bank.
Yüzbaşı, eğer soruşturmayı bana devrederseniz bankada bulunma nedenimi açıklamaya yardımcı olacaktır.
Well, why don't you stop making jokes and say it so that I can say I have to think it over, or ask my mother, or turn you down.
O halde espri yapmayı bırakıp söyle ki, ben de : "Düşünmeliyim, anneme sorayım." diyeyim ya da reddedeyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]