English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Used to what

Used to what translate Turkish

4,155 parallel translation
I could have used someone to talk to after Harry was gone, someone who knew what I was going through.
Harry öldükten sonra, neler yaşadığımı bilen biriyle konuşmayı isterdim.
X Rays are being used to work out what's happened to one of the least impressive animals on the island, a tiny land snail.
X ışınları kullanılarak adadaki az etkileyici hayvanlardan biri olan kara salyangozu inceleniyor.
Okay, so the place is not what it used to be.
Tamam. Burası eskisi gibi değil.
Do you know what my grandmother used to say?
Ne derdi anneannem biliyor musun, Celal?
What used to be hard as a hatchet handle is now like a dead fish.
Önceden keser sapı kıvamında olan şey şimdi ölü balık.
It's about the medium, what he used to draw on her face.
Sorun yüzünü karalarken kullandığı araçta.
I shudder to think what you used to wipe.
Silmek için ne kullandığını düşünmek dahi istemiyorum.
What was it you used to tell me?
Eskiden bana ne derdin?
What, they never used to be too much of a threat to us.
Ne, daha önce hiç bu kadar büyük bir tehdit oluşturmamışlardı.
There are some citizens of the Republic, like myself, who believe the Jedi Order is not what it used to be.
Benim gibi Jedi düzenine inanan bazı vatandaşlara göre düzen eskisi gibi değil.
Things aren't what they used to be.
Hiçbir şey eskisi gibi değildir.
What was it we used to call you?
Sana ne derdir eskiden?
What are you? It's one of those terra cotta warriors, like Fung used to make.
Şu pişmiş toprak savaşçılardan biri Fung'ın yapmak istediğinden.
My vision... ain't exactly what it used to be.
Görüşüm... artık eskiden olduğu gibi değil.
That's what my grandpa used to say.
Dedemin söylediği şeydi.
Ten bucks a jar,'cause this is probably the last batch I can make'cause my eyes aren't what they used to be.
Kavanozu on dolar çünkü muhtemelen bunlar yapacağım son parçalar. Gözlerim eskiden olduğu gibi değil.
It costs just as much to restore it as what's used to destroy it, so we've got to put in more than we can ever get out in a load with such a squirrely circuit and that's the only kind of circuit we've used in power systems since day one.
Onu yok etmek için harcanan enerji, onarmak için harcanan kadar. Bu yüzden bu tuhaf devre ile, tek yüklemede ondan... alabileceğimizden daha fazlasını koymalıyız. Ve bu ilk günden beri enerji sistemlerinde kullandığımız tek devre.
Now, we've got 17 bodies in what used to be a retention pond west of the I-5 near SeaTac.
SeaTac'in yanındaki I-5'in batısında bekletme havuzu olarak kullanılan yerde 17 ceset bulduk.
So, uh, what'd this room used to be?
Çünkü olanlardan sıkıldım...
At least, that's what I used to be here for.
En azından, eskiden bunun için buradaydım.
We are out by ourselves, this is really not what I'm used to.
Burada tek başımızayız. Ve ben buna alışık değilim.
What it means is you've been trying to get your brother to leave here since the minute he came, so you used me and your son to justify this shitty, shitty thing you've done.
Kardeşin geldiğinden beri gitmesini sağlamaya çalıştın, bu pisliği yaptığın pisliği gerçekleştirmek içinse beni ve oğlunu kullandın demek oluyor.
Ajay Khan is what my mother's American cousin used to call a "slippery one,"
Ajay Khan, annemin Amerikalı kuzeninin her zaman söylediği üzere kaypak oluyor.
It's just that it's very dark out and... frankly, your eyesight is not what it used to be.
Sadece ortalık çok karanlık ve açıkçası görme yetiniz eskisi kadar iyi değil.
You know, the stock market's not what it used to be.
Borsa eskisi gibi değil.
We used to have trust, man, but I see that's dead now, so you know what?
Birbirimize güvenmemiz lazımdı ama gördüm ki bitmiş. Biliyor musun?
Do what your father used to do for them.
Baban onlar için ne yapıyorsa onu yap.
That used to be what we did in this country.
Bu ülkede eskiden işler öyle yürürdü.
Have you figured out what was used to stab Symchay?
Symchay'i saplanan nesnenin ne olduğunu çözdün mü?
I thought he'd be used to it. What?
- Alışkın olur sanmıştım.
It's a different technique which lends itself only to what I call a variety type of actor, the actor who is used to playing on his own in a front cloth, which is a variety actor.
Varyete tarzı bir aktörde olan farklı bir teknik kendi başına sahnede oynamaya alışkın bir aktör, varyete aktörü.
What if I told you that I know you used to masturbate to me when you were younger.
Sen daha gençken, beni düşünerek otuz bir çektiğini bildiğimi söylesem?
What if I told you that I used to think about you and touch myself, too?
- Evet. Peki... Seni düşünerek kendime dokunduğumu da söylesem?
I don't know, what if it's not like it used to be.
Bilmiyorum ki nasıl olur
What did he used to do with you, huh?
Seninle ne yapardı?
You used a necklace to bribe a 15-year-old girl to get her to do what you want and I'm the bad guy?
15 yaşında bir kıza istediğini yaptırabilmek için rüşvet olarak bir kolye kullanıyorsun ama kötü adam ben mi oluyorum?
It was paid for with the same stolen credit card used to buy JJ's flowers. What?
Bu telefonun parası JJ'ye çiçek gönderilen aynı çalıntı kredi kartı ile yapılmış.
Cos what I heard was that the skank used to gargle every morning.
Çünkü duyduğuma göre bu "sürtük" her sabah ağzına alıyormuş.
It's the spectacular result of what we used to think was two galaxies colliding.
İki galaksinin çarpıştığını hayal ettiğinizde sonuç olağanüstüdür.
Joan used to say, "You make a living from what you get. " You make a life from what you give. "
Joan şöyle derdi : "Sana verilen şeylerle yaşayabilirsin, verdiğin şeylerle ise bir yaşama sahip olabilirsin."
It's what Buford used to say to me.
Buford'un eskiden bana söylediği bir sözdü.
I-I don't know what you're used to dealing with, Ms. Pope, - but we're just normal people.
Normalde nasıl işler yaptığınızı bilmiyorum ama biz normal insanlarız Bayan Pope.
I don't know what, but she used it to blackmail him, to get us the bar back.
Ne olduğunu bilmiyorum ama barı geri alalım diye ona şantaj yapmak için kullandı.
What's hard for me is to think outside the box, to do things in a way that I'm not used to doing them, which is usually just straight up and straight forward.
Benim için zor olan bağımsızca düşünmek, yapmadığım şekilde şeyler yapmak, ki bu genellikle dik ve basit şeyler.
Life with me won't be quite what you're used to.
Hayatın benimle alışık olduğun gibi geçmeyecek.
You have to understand what these people are used to. No.
Bu insanların bunlara alışkın olduğunu anlamanız gerek.
Now, if you want, I'll paint your face on when I come home, so you'll at least resemble what you used to look like.
Eğer istersen döndüğümde yüzüne makyaj yaparım. Bu sayede en azından eski haline benzersin.
What... it's not nearly as bad as it used to be, believe me.
İnan bana, eskisi kadar kötü değil.
My tolerance isn't what it used to be.
Eskisi gibi değilim.
What did this used to be? A station for women in childbed.
- Burası eskiden neymiş?
It is a crumb, and it was stuck to my laptop after you used it to update my notes right next to a splotch of... what could either be pizza sauce or blood.
Bu bir kırıntı. Sen notlarımı güncellemek için laptopumu kullandığında üzerine düşmüş. Yanında da pizza sosu ya da kan olabilecek bir leke vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]