Wait a while translate Turkish
776 parallel translation
The Mongols can wait a while.
Moğollar bir süre bekleyebilir.
Wait a while.
Bekle biraz.
I guess Mr. Colpeper can wait a while.
Bay Colpeper biraz daha bekleyebilir.
Here we work half a night to get this thing rigged up, and then he says, "We'll wait a while."
Gece yarısı bu şeyi kurmak için uğraşıyoruz ama bize "bir süre bekleyeceğiz" diyor.
You'll have to wait a while.
Biraz beklemeniz gerekecek.
Old Death's got to wait a while on me.
Ahirettekilerin beni biraz daha beklemeleri gerekli.
Can you wait a while?
Öyle mi? Biraz bekleyebilir misin?
Wait a while and listen to me.
Bekle biraz. Dinle beni.
Better wait a while and make sure
Gidiyor mu?
Hey, why don't you wait a while?
Neden biraz beklemiyorsun?
You told me to answer the question. Let Tony wait a while longer.
Soruna cevap vermemi istemiştin ya Joyce, bırak Tony biraz daha beklesin.
Can you wait a while?
- Biraz bekleyebilir misin?
Just wait a while.
Hemen hallederim.
- lf you don't feel well, we should wait a while.
Kendini iyi hissetmiyorsan bir süre bekleyelim.
Can you wait a while?
Biraz bekleyebilir misiniz?
Comrades tell me that after the recent arrests, I ought to change address too, but I'll wait a while.
Son günlerdeki tutuklamalardan sonra, yoldaşlar bana yerimi değiştirmem gerektiğini söylediler, ama bir süre daha bekleyeceğim.
That can wait a while.
Acelesi yok.
Wait a while.
Biraz bekle.
"Then I'd like to tell you a story while we wait for the midnight hour."
O halde, gece yarısını beklerken size bir hikaye anlatayım.
Wait, just wait a little while, soon the bogeyman will come to you with his chopping knife.
Bekle, biraz bekle, az sonra öcü sana gelecek bıçağıyla birlikte.
Wait, just wait a little while, soon the bogeyman will come...
Bekle, biraz bekle, az sonra öcü gelecek...
- Darling, don't you love me enough... to wait a little while?
- Aşkım, birazcık daha bekleyecek kadar... beni sevmiyor musun?
Hurry, do not be busy, wait in a short while
Bir süre bekleyelim.
Wait'll you wear them for a little while.
Hele biraz daha giy de gör.
Let me wait a little while.
Biraz daha bekleyelim.
We'll wait around a while.
Biraz bekleriz.
A lady could whistle to it from an upstairs window and the car would halt at once and wait for her while she shut the window, put on her hat and coat went downstairs, found an umbrella told the girl what to have for dinner and came forth from the house.
Bir hanım üst kat penceresinden arabaya seslenebilirdi ve araba hemen durup kadın pencereyi kaparken, şapkasını ve mantosunu giyip, alt kata inerken, şemsiyesini bulup, kızıyla yemek konusunu konuşurken ve evden dışarı çıkarken onu beklerdi.
- Let's have a drink while we wait.
- Beklerken bir şeyler içelim.
May as well have a little music while we wait.
Beklerken biraz müzik dinleyebiliriz.
- If you'll just wait a little while.
Birazcık beklersen.
But, please, just wait a little while longer.
Söz. Ama lütfen biraz daha bekle.
- I'd better wait a wee while.
- Burada biraz beklesem iyi olur.
After making you wait for six years... he started to say he didn't want to get married for a while.
Sizi altı yıl bekletmesinin ardından belli bir süre evlenmek istemediğini söylemeye başladı.
Once in a great while, I experience that moment of revelation for which all true believers wait and pray.
Çok ender olarak gerçek inananların beklediği ve dua ettiği.. .. vahiy anını tecrübe ederim.
We'll wait here a while.
Bir süre burada bekleyeceğiz.
Wait here a minute while I route old Charles out.
Bu civarda olduğumuzdan haberi yok.
I'll wait here a while.
Ben biraz burada bekliyeceğim.
Let's wait a little while.
Biraz daha bekleyelim.
We have to wait a short while, like when you mourn some distant relative.
Uzaktan bir akrabanın yasını tutar gibi bir süre beklemeliyiz.
While you wait to honor Moses, I will honor Sethi's jubilee with a gift.
Siz Musa'yı onurlandırmayı beklerken ben de Sethi'nin yıldönümünü... armağanla onurlandıracağım.
I wonder, could you wait a minute while I check on something?
Acaba... Bir bakayım, biraz bekler misiniz?
No, no, I'll wait here for a while.
- Hayır, hayır. Burada beklerim.
- I think I'll wait here for a while.
- Burada beklesem daha iyi.
And while you wait, we'll have a little sherry.
Ve sen beklerken, biz biraz şeri içelim.
I'll wait a little while.
Bir süre bekleyeceğim.
Any man would wait while you took a swim.
Sen yüzerken herkes bekleyebilir.
Let's play a game while we wait for Angelo.
Angelo'yu beklerken bir oyun oynayalım, hadi.
- You just wait a minute while I think.
- Hayır, bir dakika bekle. Ben düşünürken.
Wait now. Don't act so worried. I got no intention of kicking off for a while.
- Seni zorlamak gibi bir niyetim yok.
Wait a minute, while I refresh myself.
- Beni bir dakika bekleyin. Serinleyeyim! - Olmaz, olmaz.
Buy a magazine to read while you wait for me.
Beni beklerken dergi falan okursun.
wait a minute 9883
wait a second 3080
wait a sec 321
wait and see 133
wait a moment 328
wait a bit 51
wait a little 30
wait a little longer 17
wait a minute here 16
wait a 28
wait a second 3080
wait a sec 321
wait and see 133
wait a moment 328
wait a bit 51
wait a little 30
wait a little longer 17
wait a minute here 16
wait a 28
wait a minute now 21
a while ago 136
a while 147
a while back 77
while 91
while you were sleeping 17
while you were gone 44
while i 34
while you can 25
while you were away 22
a while ago 136
a while 147
a while back 77
while 91
while you were sleeping 17
while you were gone 44
while i 34
while you can 25
while you were away 22