Walk me out translate Turkish
839 parallel translation
You don't walk out on me. I walk out on you.
Sen terkedemezsin, ben terk ederim.
And now, St. Louis and that other gorilla... have to walk out on me just one week before this big game.
Şimdi de St. Louis ve diğer goril büyük maçtan hemen önce beni yarı yolda bıraktılar.
You were even smart enough to walk out on me.
Benden uzaklaşarak ne kadar zeki olduğunu gösterdin.
Don't think you can just walk out on me.
Hemen beni terk etmeyi düşünme.
- You can't walk out on me like this!
- Böyle çekip gidemezsin!
You can walk out tomorrow if I don't do everything you want me to.
Benden istediğin her şeyi yapmazsam hemen yarın çekip gidebilirsin.
You let me walk out of here and I'll send him back in a half-hour.
Gitmeme izin verin, ben de yarım saat sonra onu göndereyim.
When you walk out that door, part of me will go right with you.
Bu kapıdan çıktığında bir parçam seninle gidecek.
What makes you think you can walk out on me?
Beni terk edebileceğini nereden çıkardın?
Please forgive me, but you can't walk out of my life like that.
Lütfen beni affedin, ama bu şekilde hayatımdan çıkıp gidemezsiniz.
Me. I thought, " Is Kiki just gonna walk out there tonight walk out cold, in front of a bunch of gawks that think a Spanish twirler is the greatest thing in life?
Düşündüm ki, Kiki bu gece oraya gitse, soğuk kanlılıkla bir avuç ahmağın önünde yürüse onlar acaba hâlâ o bandocu kızın hayatlarındaki en muhteşem şey olduğunu düşünürler mi?
You saw me walk out of her house and get the cab.
Evden çıkıp taksiye bindiğimi gördün.
If you wanna walk out on that... it's okay with me.
Bunu bırakıp gitmek istiyorsan da sen bilirsin.
I throw away $ 30,000 a year and you walk out on me.
Senede 30,000 $'ı tepiyorum, sen de beni terk ediyorsun.
- Who, me? Walk out if you want or stay and fight Rainbow.
Ben adam öldüremem, hatta,... silah bile dolduramam ben.
That will teach you not to walk out on me, you yellow back.
Sakın bir daha yoluma çıkma,... seni "sırtı sarı".
If I go now and walk out of here, How are you gonna stop me?
Kapıdan çıkıp gidecek olursam beni nasıl durduracaksınız?
How, if I say I won't stay and walk out of here, How are you gonna stop me?
Kalmayacağımı söyleyip çekip gidersem beni nasıl durduracaksınız?
I was taking my dog out for a walk When they picked me up in this car.
Arabayla gelip beni aldıklarında köpeğimi yürüyüşe çıkarmıştım.
But if you walk out now and let my daughter be... you can keep the whole bundle and won'th it to me.
Ama şu an çekip gidersen kızımı bırakırsan o balya sende kalabilir.
- Pat, if you walk out on me like this...
- Pat, eğer bu şekilde yürüyüp gidersen...
But you walk in here and take your guilty conscience out on me.
Ama buraya gelip, duyduğun suçluluğun acısını benden çıkarıyorsun.
Or until he sticks a knife in me or you walk out.
Bir bıçak alıp ikimize saplamadığı veya gitmediği sürece.
- Well, she had no right to walk out on me.
- Beni terk etmekte haksızdı.
Don't walk out on me.
Beni bırakmayın.
Don't walk out on me twice, Steve.
Beni bir kez daha çiğneme Steve.
I'd walk out on deck and let the spray hit me in the kisser.
Güvertede dolaşır ve suyun dudağıma çarpmasını sağlardım.
You did not walk out here just to tell me that.
Buraya kadar bana bunları söylemek için gelmediniz herhalde.
You walk out on me now, you walk out broke.
Şimdi gidersen meteliksizsin.
Drop that gun and let me walk out.
O silahi indir ve gitmeme izin ver.
All you gotta do is drop the gun and let me walk out the door.
Tek yapacagin silahi indirip bu kapidan cikmama izin vermek.
Of course, if you get tired of feeding me and housing me free, just say the word and I walk out that door a free man.
Elbette, eğer beni burada yatırıp beslemekten bıktıysan, sadece o kelimeyi söyle ben de şu kapıdan özgür bir adam olarak çıkıp gideyim.
So you can either spank me, walk out or help me.
Ya beni patakla, yürü git ya da bana yardım et.
You mean to tell me that he arranged to pack, walk out of the house, and go and meet his kidnappers?
Bilerek eşyalarını topladı, evden yürüyerek çıktı ve gidip, kendisini kaçıranlarla buluştu mu demek istiyorsun?
I thanked Barney and started to get out of the car but he said there wasn't any need for me to walk.
Barney'ye teşekkür edip arabadan inmeye yeltendim... ama o yürümeme gerek olmadığını söyledi.
Take me out of here, let ´ s go for a walk.
Çıkar beni buradan, hadi yürüyüşe çıkalım.
- You can't walk out on me like this.
Phyllis, beni böyle yüzüstü bırakamazsın.
Walk towards me, hands out in front.
Şimdi bana doğru yürüyün, öne gelin.
She's going to walk out on me.
Beni terk edecek.
When she sees me walk in there, she'll let out such a scream they'll never let her out.
İçeri girdiğimi görünce öyle bir çığlık atacak ki, onu asla serbest bırakmayacaklar.
Using that cigarette machine, drinking Mary Bloodys, and other things. But I'd rather not talk about it. You'd just get sore and walk out on me.
Sigara makinesini kullanıyordum, Mary Bloody içiyordum ve daha bir sürü şey yapıyordum ama bunlar hakkında konuşmayalım çünkü sonra bana küser gidersin.
I would walk on brimstone through hell..... to get you out of my room. Now will you get out of my room. I don't believe you don't love me.
Seni odamdan çıkarmak için cehenneme kadar kükürt üzerinde yürürdüm.
I do have a heart that might conk out on me at any moment, and you can't walk hand in hand with death without, well, feeling something.
Kalbim her an tekleyebilir ve hiçbir şey hissetmeden ölümle kol kola yürüyebilirsin.
I walk out of here, people jump out of every block to get me when I walk.
Buradan çıktığım anda, her binadan insanlar çıkıp üzerime çullanıyor.
Will you walk out with me after supper?
Yemekten sonra yürüyüş yapacak mıyız?
Why did you walk out on me, Tuck?
Tuck, neden beni terk ettin?
"... would you stand up and walk out on me? "
"... would you stand up and walk out on me? "
He went out of the delicatessen, and I had a chat with the man in the delicatessen... and he told me that I shouldn't, like, walk on the streets alone in New York City... that I should take a taxi.
Adam şarküteriden dışarıya çıktı, ben de dükkân sahibiyle konuşmaya başladım bana New York sokaklarında tek başıma yürümemem gerektiğini, taksi tutmamı söyledi.
With that same bewitching smile. And the walk that drove me out of my mind!
Kendinden emin gülümsemesi ve sizi uçurumdan atlatacak kışkırtıcı yürüyüşü ile
We were even able to go for a little walk together... such an event for me... especially since I haven't been out of doors for so long.
Biraz yürüyüşe bile çıktık ve bu benim için büyük bir olay özellikle de uzun süredir dışarı çıkmadığım düşünülürse.
- She's not gonna walk out on me, Wade!
- Beni terk edemeyecek, Wade!
walk me home 20
walk me through it 23
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
walk me through it 23
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
outstanding 214
out of town 49
out of nowhere 149
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
outstanding 214
out of town 49
out of nowhere 149
out loud 97
out of 299
outside of work 17
out of respect 50
out of my sight 38
out like a light 17
out of mind 55
out of my house 22
out of time 18
out of love 16
out of 299
outside of work 17
out of respect 50
out of my sight 38
out like a light 17
out of mind 55
out of my house 22
out of time 18
out of love 16