English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / We'd love to

We'd love to translate Turkish

1,070 parallel translation
We'd love to.
Memnuniyetle.
We'd love to chat, but we gotta sit in the lobby and wait for the limo.
Konuşmak isterdik, ama gidip lobide oturmalı ve limuzini beklemeliyiz.
If we had to part, I think I'd always love you. I'll never forget you.
Ayrılsak bile seni her zaman seveceğim, hep hatırlayacağım.
What are we going to do about your extracurricular love life?
Program dışı aşk hayatını ne yapacağız?
Look, I'm sure we'd both love to stay, but we're not 21, so I think we're gonna...
Bak ikimizde kalmak isterdik ama henüz 21 değiliz ve sanırız...
If we'd made love last night, I'd have to stay.
Eğer dün gece sevişmiş olsaydık, burada kalmak zorundaydım.
So at night, before we made love... she'd tell me about R.D. Laing, antipsychiaty... so many things. I could've listened to herfor nights on end.
Bu yüzden gece sevişmeden önce bana R.D. Laing'den, karşıt psikiyatriden ve bunun gibi daha pek çok şeyden bahserdi.
I'd love to, but we got this damn contract with this sleazoid.
Çok isterdim ama bu lanet solucanla bir kontratımız var.
We'd love to stay.
Zevkle kalacağız.
Wondering what you'd wear, what you'd say and how you were gonna tease me and when we'd find time to make love.
Ne giyeceğini, ne diyeceğini bana nasıl takılacağını merak ediyordum. Ve sevişmeye ne zaman vakit bulacağımızı.
We'd love to see your act.
- Oyununuzu görmeyi çok isteriz.
In fact, we'd love to hate your act.
Aslında nefret etmeyi çok isteriz.
we'd love to spend a weekend with you folks.
Sizinle bir hafta sonu geçirmeyi çok isteriz.
Oh, I love looking at them, but owning one? You'd have to feed it and walk it, we'd have hair everywhere.
- Onları seviyorum ama bir köpeğin olması demek onu sürekli beslemek yürütmek demek.
We'd all love to know what possessed Switcher to create such a window display.
Bayan Timkin, öyle bir vitrin dekorasyonu yapmaya sizi yönelten şeyin ne olduğunu merak ediyoruz.
- We'd love to have you, Hi.
- Seninle olmayı isteriz, Hi.
We'd love to have you.
Aramızda olmandan mutluluk duyacağız.
Well, gee, I'd love to, but I don't think we have enough money.
Çok isterdim, ama ona yetecek kadar paramız yok.
Oh, gee, Al, I'd love to, but you know it wouldn't be a real vacation if we had to take... Ud-bay.
Al, çok isterim ama Ud-bay'ı peşimizden sürüklersek gerçek bir tatil olmaz.
Well, I'd... I'd love to explore this duality, but I'm afraid we've just run out of time.
Bu durumu derinlemesine konuşmak isterdim ama maalesef süremiz doldu.
I get off at 10 : 00, and I'd love to see the view from your room. Well, we certainly can look forward to that.
Bir. "Mesaim onda bitiyor ve odandaki manzarayı görmeyi çok isterim."
Ah, well, we'd love to oblige, but we haven't got anything to give.
İyilik yapmak isteriz, ama korkarım ki, verecek bir şeyimiz kalmadı.
... Right onto highway 54, just outside of Grover's Bend. We'd love to see ya.
54. anayol üzerinde, hemen Grover's Bend'in dışında, sizi görmek istiyoruz.
Because I love you, and I wanted to make sure we'd be together again.
Çünkü seni seviyorum ve tekrar birleşmemizi riske atmak istemedim.
Well, of course. We'd love to sit down and debate them with you.
Elbette oturup bunları seninle tartışmak isteriz.
We'd love to give you one, but technically we're taking the girls from Kappa Alpha.
Onları almayı, çok isterim ama biz sadece Alpha Kappa kızlarını alıyoruz.
I'd love to help you, but we can't busy the quarterback with passing out the Gatorade.
Yardım ederdim ama oyun kurucunun Gatorade'den sarhoş olmasına izin veremeyiz.
There's a revival of Koyaanisqatsi we'd love him to see, and then we were thinking he could sleep over,
"Koyanasquatsi" nin tekrar gösterimi var. O filmi Lud'ın da izlemesini isteriz.
I'd love to talk to you, but I know you're all tired out from your trip and all, so why don't you just turn in, and we'll chat tomorrow?
Ah, hayır! borularımıza gidiyor. Kırmızı balıkları, çok geç olmadan önce dışarı çıkarta biliriz.
We'd love to hear it, wouldn't we?
Dinlemek isteriz, değil mi?
We would love to hear you sing again, but what we'd really appreciate would be if you could see your way to lending not giving of course but just lending us the.... um well, to be quite blunt the Horn Resounding.
Şarkılarınızı tekrar dinlemeyi çok isterdik ama gerçekten eğer bize ödünç veriseniz çok makbule geçerdi yani sadece ödünç verirseniz... um yani Resounding Borusu'nu.
I'd love to help you, but we just don't have any.
Sana yardım etmek isterdim ama bizde de yok.
We'd love to live here.
Burada yaşamak isteriz yani.
We'd love for you to come to spring training for a shot at this year's club.
Buraya gelmeni ve takimin bahar antremanina katilmani istiyoruz.
We'd love to.
Çok isterdik.
- We'd love to.
- Çok iyi olur.
We were saying we'd love to meet the guy who cut off the head of that statue.
Heykelin kafasını kesen kişiyle tanışmayı ne çok istediğimizi konuşuyorduk.
- We'd love to.
- Biz isteriz.
We'd love you to call in with your comments.
Yorumlarınız ile birbirimizi sevgi içinde anıyoruz.
We'd love to hear it.
Zevkle dinleriz.
Bob, we'd love for you to spend the night.
Bob, geceyi burada geçirmene seviniriz.
Yeah, he came back groveling on his hands and knees. - We'd love to stay, but we got a date. - Bye.
Seni hemen suracikta kolay bir sekilde öldürebilirim.
Well, I'd like to tell you that five minutes after I kissed Diane, she came running out into my arms and that we fell in love forever, but that's not what happened.
Size Diane'i öptükten bes dakika sonra kosarak kollarima atladigini ve sonsuza dek asik oldugumuzu söylemek isterdim. Ama öyle olmadi.
- Well, I'm sure we'd love to but- - - Look, if money's a problem- -
- Sorun para mı?
When you have some money, we'd love to see you. Until then, keep out.
Paran olunca, seni aramızda görmeyi çok isteriz, ama o ana kadar, uzak dur.
- My dad booked some extra rooms in Chicago, and we'd love them to stay with us.
- Babam. Şikago'da yanımızdaki odaları da tutmuş........ "Onların bizimle kalması bizi mutlu eder", dedi.
Rain's birthday is coming up, and we'd love you to come.
Rain'in doğum günü yaklaşıyor ve gelmenizi çok isteriz.
- We'd love to.
- Memnun oluruz.
We'd love to!
Çok isteriz!
- We'd love to.
- Çok isteriz.
You know, Howie, we'd love to chat, but we're late for the circus.
Howie, sohbet etmek isterdik, ama sirke geç kaldık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]