English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / We had a moment

We had a moment translate Turkish

197 parallel translation
I thought we had a moment back there.
Az önce olanları yanlış yorumlamışım.
- Yeah, we had a moment a little while ago.
- Evet. Bir süre önce konuşmuştuk.
I thought we had a moment.
Bir kıvılcım olduğunu düşünüyordum.
I mean, we had a moment.
Sır paylaştık.
We had a moment.
We had a moment.
"Hey, Ross, you know, I think we had a moment before."
"Hey Ross, sanırım daha önce özel bir an yakaladık."
On that day we had a moment of the second type thanks to me
O gün, ikinci biçimdeki anlardan birini yaşamıştık... benim sayemde.
We were talking, and at the end of the evening, when we were saying our goodbyes... we had a moment.
Biz konuşuyorduk, ve akşamın sonunda, vedalaşırken... bir an yaşadık.
Kind of thought we had a moment here, you know?
Aramızda bir an bir şey oldu sandım.
We had a moment at the dinner table.
Yemek masasında bir anımız olmuştu, öyle değil mi?
We had a moment.
Bir anımız olmuştu.
We had a moment at the dinner table, didn't we?
Yemek masasında bir anımız olmuştu, öyle değil mi?
That was a pretty Freaky Friday moment we had back there,
Aynı Freaky Friday'deki bir sahneyi yaşadık az önce.
It was a tense moment. We had to make a decision.
Bu çok önemli bir karar vermeye itti bizi.
We're not taking a plane, we're taking a train, on which we had tickets for a drawing room with two nice soft comfortable beds, where, at this very moment, two blondes...
Uçağa binmiyoruz, trene biniyoruz, biletlerimizin olduğu trene bir kompartıman için, iki güzel yumuşak yatak, tam bu sırada, iki sarışın...
We haven't had a moment's peace.
Bir an rahat etmedik.
I think we can take Kostas for the $ 1,500,000, but the moment he realises he's been had, he's going to seal the country up tighter than a drum.
Fakat o andan itibaren bir parmak hareketi ile ülkesinden tüm çıkışları yasaklayacaktır.
We both had a moment of weakness and I'm glad we didn't give in to it.
İkimizin de zayıf bir anına denk geldi. İyi ki bu zayıflığa boyun eğmedik.
Plague's a bit tasteless at the moment we've had letters, actually.
"Bela" şimdilik biraz yavan kaldı aslında, biraz edebiyat yapmışız.
On the contrary, one month later her image stayed so clear, so precise as if we had just split up a moment before.
Ama tam tersine, bir ay sonra görüntüsü hala çok netti, çok kesin sanki bir dakika önce ayrılmışız gibi.
We'll speak about that in a moment, when we've had a look at this boil.
Birazdan bu konuyu konuşuruz... Şu sivilceye bir baktıktan sonra.
Oh, it was a special moment we had, just me and her, staring into each other's eyes.
Ah, çok özel bir an yaşadık. Sadece o ve ben, birbirimizin gözlerine bakıyorduk.
Don't be impertinent. We could've had two more drinks "in a moment."
Küstahlık etme. "Bir dakikada" iki iç ki daha yuvarlardık.
"For 3 years, we never had even a single moment of peace."
"3 yıl boyunca, sakin geçen bir anımız olmadı."
Yes, but it's the first time we've had clear readings from a moment of contact.
Evet, ama böylesine açık bir temas değerlerini ilk kez gözlemliyoruz.
The day we tested the cascade, when I saw that blinding light brighter than a thousand suns... I knew at that moment exactly what I had become.
Taşmayı test ettiğimiz gün, binlerce güneşten daha parlak bir ışığı gördüğümde... o anda tam olarak neye dönüştüğümü tam olarak biliyordum.
No, no, we paid the price by forcing you to stop, but for a moment there, you really had our attention... my attention.
Hayır, hayır, seni durdurabilmek için, bedeli biz ödedik, ama bir anlığına, gerçekten de, başta ben olmak üzere dikkatimizi çektin.
Yes, we had a nice moment the other night, but so what? . Yes, we had a nice moment the other night, but so what?
Ve evet, evet, geçen gece güzel bir an yaşadık, ne olmuş yani?
But from that moment on, we never had a problem getting a table at Balzac again.
Ancak o andan itibaren, bir daha Balzac'ta masa bulmak konusunda hiç sorun yaşamadık.
If I had been in your position, we would most likely be engaged in a battle with 8472 at this moment.
Eğer ben sizin pozisyonunuzda olsaydım, büyük ihtimalle, Tür 8472 ile savaş halinde olurduk.
We were both startled for a moment and after I apologized for the accident, she asked if I had a dermal regenerator, which I did, and I used it on her arm- - the one with the mechanical implants.
Her ikimizde bir süreliğine afalladık ve kaza nedeniyle ondan özür diledikten sonra, bende deri iyileştirici istedi ve mekanik implantın olduğu kolunda kullanmaya başladı.
Thought we kind of had a moment there.
Aramızda bir kıvılcım çaktı galiba.
It was time we had a quiet moment together.
Başbaşa kalmamızın vakti gelmişti.
'Cause what we had was real... if only for a moment.
Çünkü yaşadıklarımız gerçekti... bir an için bile olsa.
It was as though everything for which we had fought disappeared in a moment.
Bu uğrunda savaştığımız herşeyin bir anda kaybolmasıydı. Türk kuvvetlerinin gücü nedir?
That was a pretty Freaky Friday moment we had back there.
Bayağı garip bir Cuma günü oldu orada.
( chuckling ) REMEMBER THE LAST TIME WE... HAD A QUIET MOMENT TOGETHER LIKE THIS?
En son ne zaman bunun gibi sessiz bir anımız olduğunu hatırlıyor musun?
Because if I thought for one moment that you being here meant we had a second chance...
Eğer bir an için düşünseydim, yani Senin burada olmanın, bizim için ikinci bir şans olacağını...
She told us something terrible had just happened at a place called Hiroshima, Japan and she asked us to observe a moment of silence. All I knew about the Japanese was that we were at war with them.
Günlerden bir gün, Başkan Harry Truman seçim kampanyası için kasabaya geldi ve babam onu karşılama komisyonuna seçilmişti.
It was a nice moment, but one we could've had later before my life is ruined.
Evet, güzel bir andı ama daha sonra, hayatım mahvolmadan önce tekrar yaşayabileceğimiz bir şeydi.
We had a shoot-out a moment ago and there are six of us wounded.
Çatışma çıktı 5 yaralı var
I thought for a moment we had come to the wrong place.
Bir an yanlış bir yere geldim sandım.
What you are failing to see, my friend... is that we had to be ever vigilant... ready for action at a moment's notice.
Göremediğin şey şu, dostum her an tetikte olmak zorundaydık her an harekete geçmeye hazır olmalıydık.
We just had a moment.
İşte bizim anımız!
We just had a very "All the President's Men" moment.
Tam Başkanın Tüm Adamları'ndaki gibi bir an yaşadık.
The first moment I saw her I knew we had a certain, you know, je ne sais quoi.
Onunla ilk karşılaştığımızda, aramızda bir, bilirsin, je ne sais quoi hissettim.
I was hoping I would be able to use the time machine again, and program it to arrive at the precise moment we came through the Stargate, and if it was possible, and you had a ZPM I could take back with me, that would help us considerably.
Zaman makinasını tekrar kullanabilmeyi umuyordum yıldızgeçidinden girdiğimiz ana programlamak istiyorum. Eğer mümkünse yanımda götürebileceğim bir SNM'nin bize çok yardımı olur.
But putting aside for the moment our loveless marriage and messy divorce we always had a certain camaraderie, am I right?
Ama aşksız evliliğimizi ve olaylı boşanmamızı bir kenara bırakacak olursak, aramızda daima bir dostluk olmuştu, haksız mıyım?
- Yeah, it was a big moment 'Cause we had been fighting our attraction for each other - Since the series started.
- Çok önemli bir sahneydi çünkü ikimiz de dizinin ilk bölümlerinden beri hislerimize karşı koymaya çalışıyorduk.
Well, it was a long time ago, we, um... we had a little rough patch there for a moment, but we got through it.
Bu çok uzun bir zaman önceydi... bir süre zorlu bir dönemden geçtik, ama atlatmayı başardık.
Say, would you guys mind if we had a little moment together?
Bize biraz müsade eder misiniz çocuklar? Yalnız kalabilir miyiz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]