English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Which is better

Which is better translate Turkish

555 parallel translation
Which is better?
Hangisi daha iyi?
It's like they were engaged, which is better than married.
Sanki nişanlılarmış gibi! Bu evli olmaktan iyi. Tony, bu gece şunu gözden geçirir misin?
Like just before an attack... he asks himself which is better...
Mesela bir saldırı öncesi.. .. kendine sorar, hangisi daha iyi..
"Which is better God only knows."
"Hangisi iyi sadece Tanrı bilir."
Which is better here?
Buranın nesi iyi?
We can give you a display of swordsmanship... which is better than anything you can see in Rome at any cost.
Roma'da ne pahasına olursa olsun görebileceklerinizden daha iyi... bir kılıç gösterisi düzenleyebiliriz.
I don't know which is better, to see or not to see.
Görmek mi görmemek mi, hangisi daha iyi bilmiyorum.
I can't say which is better
Hanginiz daha iyi söyleyemem
Which is better than being a midget all my life!
Hayatım boyunca bir cüce olmaktan iyidir!
Which is better than making trouble where it matters.
Önemli yerlerde belâ açmasından iyidir.
You tell me which is better...
Hangisinin daha iyi olduğunu siz bana söyleyin...
Which is better, death or life?
Hangisi daha iyi, hayat mı, ölüm mü?
I wonder which is better... slipping on gazpacho, or cutting myself on the glass.
Hangisi daha iyi olur... soğuk çorbaya basıp kaymak mı, yoksa camla ayağımı kesmek mi.
It's up to them to decide which is better.
Hangisinin daha iyi olduğuna karar vermek onlara kalmış.
Which is better?
Hangisini istersiniz?
I'd like to spend the nights alone... alone, or... maybe with a beautiful slut which is better than alone...
Geceleri yalnız geçirmek isterim... yalnız... veya... belki güzel bir orospuyla ; yalnız olmaktan iyidir...
Who is to say which is better?
Hangisinin daha iyi olacağını kim söyleyecek?
- I have a ministry, which is better.
- Ben Tanrı'nın vekiliyim, ki bu en iyisi.
Unfortunately the letter was better than her application, but she did get into Cal State Northridge, which is the Harvard of Northridge.
Maalesef, mektup başvurusundan daha iyiydi ama CalState Northridge'e girdi ki bu Northridge'in Harvard'ı.
Mr. Harker, I have devoted my lifetime to the study of many strange things, little-known facts, which the world is perhaps better off not knowing.
Bay Harker, hayatımı bir çok garip şeyi incelemeye adadım belki de dünyanın bilmemesinin daha iyi olduğu küçük, bilinen gerçekler.
- No, no, no. I could even get her a job as a lady's maid or a shop assistant, which requires better English.
Hatta ona bir leydinin hizmetçisi ya da bir tezgahtar olarak iş bulabilirim ki bunun için daha bile iyi bir İngilizce gerekir.
Which is my great good fortune, the sooner the better.
Benim talihim işte, ne kadar çabuk olursa o kadar iyi.
This rudeness is a sauce to his good wit, which gives men stomach to digest his words with better appetite.
Kaba sabalığı salçası gibidir zekasının. İnsanların midesi daha büyük bir istekle sindirsin diye söylediklerini.
Which of you is better at judging if a ship is foundering?
Bir geminin batıp batmayacağını hanginiz daha iyi bilir?
Ask yourself which is the better act.
Kendine sor bakalım hanginizin gösterisi daha iyi.
Which is better?
Ne iyi, değil mi?
Which is it better to be?
Sizce hangisi daha iyi olur?
I could get her a job as a lady's maid or a shop assistant which requires better English.
Ona kahyalık veya tezgahtarlık türü bir iş bulurum. ki bunlar iyi İngilizce gerektirir.
I could get her ajob as a lady's maid or a shop assistant which requires better English.
Ona kahyalık veya tezgahtarlık türü bir iş bulurum. Ki bunlar iyi İngilizce gerektirir.
"deliberate council, but for better council yet... " that which is privy to the King's person.
Kralı şahsen ilgilendiren özel meselelerde de... daha isabetli tavsiyelerde bulunacağına güvenmektedir.
Which is a great deal better than you can do, I'm sure.
O senin yapabildiğinden daha iyi bir fikir olduğundan eminim.
The only chance we got with Boss for stealing his car is to bring him back something he likes even better, which is a horse.
Patrondan otomobilini çaldığımız için kurtulmanın tek yolu eve ondan daha çok sevdiği bir şeyle dönmektir. Bir at.
Uh, which is the better?
- Hangisi daha iyi?
Huh, the tiniest creature in God's universe and which one of us is any better? You?
... ve bizden daha iyi
So we want to rob that treasure as a relief to the villagers which is much better than spending it all ourselves
Yani... hazineyi onlardan alıp köylülere vereceğiz Yani kendimiz için yapıyorsak namerdiz!
The Charter of the United Nations, which you are now signing, is a solid structure upon which we can build for a better world.
Şu anda imzalamakta olduğunuz Birleşmiş Milletler Antlaşması daha iyi bir dünya için üzerine inşa edebileceğimiz sağlam bir yapıdır.
Yes, everyone has been saying so... even the other offiicers, that we have... a far better selection here than the military library... which is quite surprising, since we have far more difficulties... with the customs than you do.
Evet, herkes öyle söylüyor hatta öteki subaylar bile, diyorlar ki... "... askeri kütüphaneden daha geniş bir çeşit yelpazesine sahipsiniz... " ... gümrükte sizden daha fazla güçlükle karşılaştığımızı düşünürseniz bu durum oldukça şaşırtıcı.
A man with which our entire world organization is familiar... and would like nothing better than to see him out of the way.
Organizasyonumuzun yakından tanıdığı ve yoluna çıkmasını istemediği bir adam.
That their judgment is not biassed by their being in love themselves that they, therefore, judge better what is good for us that we ought to trust their experience rather than the passion which blinds us and that the rashness of youth often carries us to the very brink of dangerous abysses.
Tanrı onu bizim efendimiz olarak göndermiş, kendimizinkine değil onun isteklerine uygun davranmak da bizim en büyük görevimiz. O bizden çok daha az hata yapar ve neyin bize uygun olduğunu çok daha iyi görür. Gözlerimizi kör eden arzularımıza ve gençliğimizin coşkularıyla değil, babamızın tecrübesine güvenmemiz gerekir.
" My grandpa has gout in his foot which makes him cranky. But he is better now.
Dedemin ayağında gut vardı ve bu onu sinirlendiriyordu şimdi daha iyi.
If one of you is guilty, which I find hard to believe, it's a bad idea to hide because there's nothing worse. It's better not to hide but, on the contrary, to confess and repent.
Buna inanmak istemiyorum ama eğer içinizden biri suçluysa gizlenmektense - çünkü hiçbir şey ikiyüzlülükten daha kötü değildir - itiraf edip, pişman olması onun için daha iyi olur.
No, this is the real gift, Carla, which better be good.
Hayır, bu gerçek bir hediye Carla, ki güzel olsa iyi olur.
Which is why my people are better equipped to handle crimes... against our legation than yours.
Benim ırkımın, Legasyonumuza karşı işlenen suçlarla... başa çıkmada sizinkilerden daha yetenekli olmalarının sebebi aynen budur.
Maybe is somewhere out there, better and prettier world, in which we will meet again.
belki orada tekrar buluşabileceğimiz, daha iyi ve güzel bir dünya vardır
It's the same reason that cosmetics sales staff wear white coats, because fools like you think that something with a Swiss name that calls itself a skin treatment is better for you than a tub of cold cream, which is all you're actually getting.
Kozmetik dükkanlarında çalışanlar aynı sebepten beyaz önlük giyer. Çünkü senin gibi salaklar İsviçreli tarzda bir cilt bakımının, bir tüp kremden daha iyi olduğunu düşünüyor.
You said I needed help, and I got help, and now I'm better, which is why I can't bear to watch this dreadful insanity.
Bana yardıma ihtiyacın var dedin, yardım aldım. Şimdi bu inanılmaz deliliği, izleyemeyecek kadar da iyiyim.
I call it "self-feeding" because there is a sense in which improvements in the original radars directly necessitate later improvements in the same radar, even though it's going via the loop of making the radars on the other side get better, so the more you have, the more you need, the more you get.
Buna "kendini besleme" diyorum çünkü aynı radardaki daha sonraki gelişmeleri doğrudan gerekli kılan özgün radarlardaki gelişimin bir anlamı var karşı taraftaki radarları daha iyi hâle getiren döngüyle birlikte ilerlemesine rağmen böylece daha fazlasına sahip oldukça daha fazlasına ihtiyaç duyar, daha fazlasını alırsınız.
Now, when I have problems with my relationships, which is most of the time, I find out that it's better to take the focus off myself and put it to others.
iliskilerimde problemler yasadigimda, ki çogunlukla yasarim, kendimden çok baskalarina odaklanmanin daha iyi oldugunu farkettim.
We don't have to talk late into the night about which form of government is better.
En çok aktif olan kişilerden birisi Lan Burier, Britanya Kolombiyası'ndan İngiliz bir muhabir.
And hopefully you'll come back a better person and a better attorney, which is why I'm keeping you on salary and have arranged a driver for you.
hemde daha iyi bir avukat ve insan olacaksın, bu nedenle, maaşını kesmiyorum, ayrıca sana bir de şoför ayarladım.
You have a gorgeous young wife, or almost wife, which is even better, voted by specialists, experts, the most beautiful woman in the entire Northwest Passage.
Genç, güzel bir karın var, ya da daha iyi eş neredeyse. Jüriler tarafından şeçilmiş... Tüm kuzeybatı geçidinin en güzel kadını.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]