Which is impossible translate Turkish
181 parallel translation
We have somebody in the audience who tried to sneak in a while ago, which is impossible for her.
Seyirci arasında biri var. Biraz önce gizlice girmeye çalıştı ki, bu onun için imkansız.
which is impossible, but never mind, that adds up to 600 minutes. 10 hours.
Birer dakika ki bu mümkün değil yetmez, haydi yetti diyelim bu 600 kişi için 600 dakika eşittir 10 saat eder.
and this is a great logic of the history's progress, which is impossible to stop!
Bu tarihin ilerlemesinde büyük bir mantıktır, ve durdurmak imkansızdır!
He is holding his Stetson, which is impossible if his wrist is shattered.
Bir sürü mahkum oraya girdi ve bir daha çıkamadı.
Say you go $ 5,000 to $ 12,000 at the most, which is impossible for him.
Diyelim ki 5000 ile 12.000 dolar arası bir şeydir, ki o herif için imkansız.
It must be done with great precision which is impossible at present.
Günümüzde mümkün olmayan bir yöntemle yapılması gerekir.
- Which is impossible.
- Ki bu imkansız.
Which is impossible the brain weighs six or seven pounds.
Bu neredeyse imkansız. Çünkü beynin ağırlığı neredeyse üç üç buçuk kilo.
The red blood cells are biconvex, which is impossible.
Kırmızı kan hücreleri dışbükey, bu imkansız.
And if the disease to the retina is reduced or in check, which is impossible to know at this point, but if that is the case, using this new procedure, there is a good possibility we can give you sight.
Eğer retinadaki hastalık azaltılır veya kontrol altına alınırsa, ki şu anda bunu bilemeyiz, ve de işler yolunda giderse, bu yeni yöntemi kullanarak görmeni tekrar sağlayabiliriz.
Which is impossible, as it only appears for a single frame.
Ki bu da mümkün değil. Çünkü tek bir karede görünüyor.
Which is impossible, considering it's a childhood disease and she would have been dead 30 years ago.
Bu imkansız. Çünkü bu çocukluk hastalığı. 30 yıl önce ölmüş olurdu.
Which is impossible considering it's a childhood disease - dead 30 years ago.
Bu imkansız çünkü bu çocukluk hastalığı. ... ölmüş olmalıydı.
The only explanation is that you assimilated it into your system, which is impossible.
Tek açıklaması kitabı bir gecede bünyenine aldınız tabii ki bu imkansız.
Which is impossible.
Ki bu da imkansız.
If my father really does work for the government, which is impossible to believe, wouldn't he know if Reza did something illegal?
Eğer babam hükümete çalışıyorsa, ki inanmak imkansız, Rıza'nın yasadışı işler yaptığını öğrenmez miydi?
Baal will keep torturing you to death and reviving you until he finds out what he wants, which is impossible because you know nothing, or until you're not worth reviving any more.
Baal sana ölümüne işkence etmeye ve tekrar diriltmeye devam edecek ta ki istediğini bulana kadar, bu da imkansız çünkü sen hiç birşey bilmiyorsun, ya da ta ki sen bir daha diriltilmeye değmeyecek hale gelene kadar.
There is a certain difference in our walks of life, sir, which makes it impossible for me to sit at the same table with yourself, sir.
Sosyal sınıflarımız arasında... sizinle aynı masaya oturmamı imkansız kılan belirgin farklar var, efendim.
Which is physically impossible for one man.
Bir adam için fiziksel olarak imkansız bir durum.
But if the tranquilliser does not function, which is clearly impossible, then a radical alteration of our thought patterns must be in order.
Ancak uyuşturucu işte fonksiyon göstermiyorsa, o zaman düşünce kalıplarımızda bir değişiklik olmuş olmalı.
Now he writes, telling me that it'll be impossible for me to visit him... which is peculiar because I made no such request.
Mektubunda kendisini görmeye gelmemin imkânsız olduğunu yazıyor Acayip bir şey, çünkü ben böyle bir istekte bulunmamıştım.
You must forget your feelings in this matter, which is quite impossible for you.
Duygularınızı unutun, bu sizin için imkansızdır.
Which is scientifically impossible under conditions there.
Oradaki koşullarda bu imkansız. Katılıyorum.
Often it is not the shortest route which leads quickest to the goal. The shortest road is impossible for a man with a crippled leg.
Hedefe en çabuk ulaştıran yol her zaman en kısa yol değildir üstelik kırık bacaklı bir adam için çok zorlu bir yol ise.
It would require physical contact, which is impossible, Captain.
O fiziksel temas gerektir, mümkün değil Kaptan.
You follow across the ceiling the sinuous lines of a thin crack the futile meandering of a fly, the progress - which it is almost impossible to plot - of the shadows.
Tavanındaki ince çatlağın kavislerini bir sineğin beyhude zikzaklarını gölgelerin tahmin edilemez yayılışını izliyorsun.
Which is, uh, as you know, impossible...
Sen de biliyorsun ki ikisi de imkansız.
I consider marriage to be based on something which is completely impossible for me.
Evliliğin benim için tamamen imkânsız olduğunu düşünüyorum.
And all I have to do now is get my posing routine down more perfect... which is almost impossible to do.
Şimdi yapmam gereken, yapılması imkansız olan pozumun üzerinde çalışıp mükemmelleştirmek.
Many physicists think this is fundamentally impossible that we could not build a device which would carry us backwards into time.
Birçok fizikçi bunu imkansız kabul ediyor ve bizi geçmişe döndürecek aracın mümkün olmayacağına inanıyor.
It is impossible to say which came first to his mind - - the sight of this young girl or the resolution which followed.
"Aklına önce neyin geldiğini söylemek imkansız. " Bu genç kızı fark etmesi mi? " Yoksa onu izleyen kararı mı?
It is also completely fuel-efficient... and is operated entirely by microprocessors... which make it virtually impossible for it to be involved in any kind of mishap or collision.
Tamamen mikroişlemcilerle çalışır.
In Saurer vehicles, which are very spacious, maximum use of space is impossible, not because of any possible overload,
"Gayet geniş olan Saurer araçlarında... "... bütün alandan yararlanmak imkansızdır,
It is impossible to know yet how many more fatalities there are following this earthquake, which hit at 5. : 04 yesterday, in the middle of rush hour.
Dün saat 5 : 04'te, iş çıkış saatinin tam ortasında vuran bu deprem sonrasında kaç kişinin öldüğünü bilmek henüz imkansız.
Which, by our calculations - Is fucking impossible, man!
- Ki bu da hesaplarımıza göre - - İmkansız dostum!
Alone with our body Alone with our life which is like a tunnel, impossible to share.
Bedenimizde yalnız Hayatımızda yalnız tıpkı bir tünel gibi, paylaşmak imkansız.
It's from a life-form which doesn't seem to be carbon-based, which, by the way, is impossible.
Karbon temelli olmayan bir canlıdan alınmış gibi. Ama bu mümkün değil.
... 2,271 visitors, which is surely impossible at this time.
2.271 misafir şu şartlarda imkânsızdır.
- Which is impossible.
- Bu imkansız.
Anyway, I'd have to get 200 people... to sign my ballot petition by next week... which is basically impossible.
Neyse, zaten gelecek haftaya kadar dilekçeme 200 imza toplamam gerekiyor. Mümkün değil.
Which obviously is an impossible thing to do.
Ki görünüşe göre imkansız!
Now I'm supposed to look pretty and girly, which is completely impossible... because I'm gross, and I have nothing to wear.
Şimdi güzel ve kız gibi görünmem gerek, bu da tamamen imkânsız çünkü iğrencim ve giyecek hiçbir şeyim yok.
Almost made a new one, which I think is... statistically impossible for a man of my age.
Neredeyse yeni bir tane ediniyordum ki bu istatistiksel olarak benim yaşım için imkansız.
A Penrose triangle, which is an impossible figure.
Penrose üçgeni, ki bu yapılamaz bir şekildir.
ls that so? Since it is impossible for me to pursue my career in motion pictures here... the next best thing for me... is to start a small venture on the side, which is what I have done.
Burada kalarak sinemada kariyer yapmam mümkün olmadığından yapacağım en iyi şey yeni bir işe başlamak.
Which your piece implies is ipso facto impossible.
Sanırım sizin... Bu imkansız.
Which I realize is virtually impossible.
Ki, bu imkansız bir şey.
Madame? Madame? Or you could say it's a friendship ring, something to signify platonic intimacy between two girls or a guy and a girl, which a lot of people say is impossible, that a guy and a girl would - - we're friends.
Bayan? Buna dostluk yüzüğü diyebiliriz. İki kız ya da bir kızla erkek arasındaki platonik yakınlığı sembolize eden bir yüzüktür.
- Which is pretty damned impossible. - Yeah?
- Bu imkânsız bir şey.
And my mother, well - fine - is a little remote... which, I have learned through many helpful books... makes it impossible for her to say, "I love you."
Ve annem, yani, evet biraz uzaktır... ki bir çok iyi kitaptan okuduğum kadarıyla... "seni seviyorum" demeyi zorlaştıran bir şeydir ki...
We connected, which is next to impossible in this world.
Biz bağlandık. Dünyada imkansız olan birşey bu.
which is 1139
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is which 28
which is ridiculous 24
which is what 194
which is great 112
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is which 28
which is ridiculous 24
which is what 194
which is great 112