Which is what translate Turkish
4,080 parallel translation
Yeah, and you employ me to find things out, which is what I do.
Evet, bir şeyleri öğrenmem için beni çalıştırıyorsun, yaptığım şey bu.
Then you try and rectify it, which is what I'm trying to do here.
Öyleyse düzeltmeye çalış, ki burada yapmaya çalıştığım şey bu.
Which is what we want you to write.
- Biz de aynen bunu istiyoruz.
I obtained the pass to enter the Springfield Falconry Contest, which is what Freedom and I were training for when we first met you.
Springfield Şahin Yarışması'na katılmak için geldim senle tanıştığımız zaman Freedom ve ben bunun için antrenman yapıyorduk.
- And which is what?
- Ne istediler?
Which is what I don't understand.
- Ben de bunu anlamıyorum işte.
- Which is what?
- Neymiş bildiklerin?
In a time of emergency, which is what this is.
- Acil durum döneminde ki bunun da ondan aşağı kalır yanı yok.
- Which is what exactly?
- Nedir bu tam olarak?
- Which is what?
- Hangisi?
But you need to be sure, which is what makes the prospect of marriage so daunting.
ama evlenme olasılığından korktuğunda, bundan emin olmaya ihtiyacın olur.
Which is what?
Neymiş o?
Which is what?
Nedir?
eat, talk... mostly watch, which is what we should be doing.
Yemek yiyerek, konuşarak, çoğunlukla da etrafı izleyerek. Şu anda yapmamız gereken de bu.
- Which is what I thought. - Mm-hmm.
Sana söylediğim gibi.
And now we can do the same to them, which is what you said you wanted.
Ve şimdi aynısını onlara yapabiliriz, senin istediğinde bu değil miydi zaten.
- Which is what we anticipated, and why Oliver will walk you through anything you might need to know.
- Bizim de öngördüğümüz gibi Oliver bilmeniz gereken her şeyi size anlatacak.
Rosalee left, which is what I think you two should do now.
- Rosalee çıktı. Sizin de gitmeniz lazım.
Look, there is a point at which any one of us will do exactly what Emmett did.
Bak, bir noktadan sonra hepimiz Emmett'in yaptığı şeyi yaparız.
So what do you do when you lose track of which way the car is pointing when you parallel park?
Peki paralel park etmek istediğin vakit işaretleri kaybettiğinde ne yaparsın o zaman?
from what I gather, you are a serious threat to her happiness and well-being, which is ultimately a serious threat to my happiness and well-being.
anladığım kadarıyla, Sen ciddi bir tehditsin onun mutlu olması, iyi olması karşısında, Çok ciddi bir tehdit
Look, it doesn't matter which dispatcher made me promise not tell you that she gave up the crime scene you were working at- - Loretta- - what matters is that our life together starts now.
Dinle, çalıştığın olay yerinden ayrıldığını söylememem için söz verdiren sevk memurunun kim olduğu önemli değil, Loretta. Önemli olan hayatımız birlikte şimdi başlıyor.
I got to the word "bail," which is basically what she did when she figured out the fucking physical therapy wasn't gonna take.
Fizik tedavinin işe yaramadığını anlayınca yaptığı şey olan "Bail" kelimesini yazabildim.
Looks like mr. I-know-what-food-is-safe - And-which-food- -
Görünen o ki, Bay hangi yiyecek güvenli ve hangisi...
Looks like mr. I-know-what-food-is-safe - And-which-food-isn't has something to hide.
Görünen o ki, Bay hangi yiyecek güvenli ve hangisinin saklayacak bir şeyi yok ben bilirim.
Which is exactly what I intend to do.
Tam da bunu yapmaya niyetliyim.
But that misses the point, which is, what child would want a father like that?
Ancak kaçırdığınız bir nokta var General, o da hangi çocuk böyle bir baba ister?
Which is why we need to document what we know and file a lawsuit.
Bu yüzden de bildiklerimizi dosya haline getirip dava açmamız gerekiyor.
What is the need for a relation which breaks just by a phone call?
Sadece bir telefon çağrısı ile kırılan bir ilişki için ne denir?
This is what I do to you, which is why you can't be around me.
Sana bunu yapıyorum, bu yüzden yanımda olamazsın.
Yeah. My wife left me so I'm-I'm staying with some friends, which is really what I need right now.
Karım beni terk etti ve bende birkaç arkadaşla kalıyorum ki şu an ihtiyacım olan şey de tam o.
And you're letting it get to you, which is exactly what he wants.
Sen de, seni etkilemesine izin veriyorsun bu da tamamen onun istediği şey.
I take them at face value, which I assume is what you want.
Notunu ilk izlenim olarak kabul ettim. Yani isteğin şeyin o olduğunu varsayıyorum.
Paranoid, but correct... which goes to prove what I always told you - - peace is beautiful, but - - But not to be trusted.
Paranoyaktı, ama haklıydı ki bu da hep sana söylediğimi kanıtlar. - Barış güzeldir ama... -... güvenilir değildir.
That may be all this killer has ever seen in his fellow man, which is why it is so easy for him to do what he does - to his victims.
Katilin aradıklarında gördüğü tek şey bu olabilir ki kurbanlarına yaptıklarını bu kadar kolayca yapmasının tek sebebi bu.
We never know where he is or what he's up to, and I caught him meeting with three armed locals on a drone feed, which he basically denied.
Nereye olduğunu ne biliyoruz ne de neyin peşinde olduğunu ve onu üç silahlı yerel adamla buluşurken yakaladım insansız hava uçağıyla, ki bunu reddetti.
He's bad news. - Which is exactly what I told severide And why he needs to stay away from that guy.
Severide'a söylediğim şey o heriften neden uzak durması gerektiğiydi.
Then I determine what the job is, pretend to carry it out, and deliver evidence of completion to our mystery man, which, given Rebecca's history, might include murder.
Sonra işin ne olduğunu öğrenip onu taklit edeceğim, Rebecca'nın geçmişinde bulunan cinayetleri içeren kanıtları, gizemli adamımızdan öğrenip, teslim edeceğim.
I don't know where she went, and honestly, I would love to never find out, which is why I need you back in your body, shouting from the rooftops about what happened here.
Nereye gitti bilmiyorum ve dürüst olmak gerekirse bunu öğrenmeyi hiç istemem. Bu yüzden vücuduna geri dönmen gerekli ve burada olanları herkese söylemelisin.
Which is kind of what we're doing tonight.
Ki bu gece arama yapacağımız arazi de o türden.
Which is why we're gonna haul ass down to Douglas park, cut the class down to 15 minutes, haul ass back here, we'll have V.I.P pretzels with goat cheese on them - by kickoff, boy. - What?
Bu yüzden hızlıca Douglas Park'ına gidip, 15 dakika da dersi bitirip buraya geri geleceğiz ve V.I.P bölümünde keçi peynirimizi yiyerek maçı seyredeceğiz, oğlum.
The impulse to threaten, indict, prosecute, which is part of what has created this debate and controversy over online access and information on the internet, is very consistent with what we've seen in other areas.
Tehdit, itham, yargılama gibi dürtüler, bilgiye internet üzerinden erişmekteki ihtilaf ve tartışmaların temel sebebi oldu.
What you do have is an opportunity. Which brings us back to the effigy of astarte.
Elinizde bir fırsat var bu da konumuzu Atargatis heykeline getiriyor.
- I know filmmaking tricks and tropes. But what I'm missing is what the critics call substance which is you more than me.
Filmciliğin bütün girdi çıktılarını biliyorum ama eleştirmenlerin "ana fikir" dediği şeyi kaçırıyorum sen benden daha iyisin.
Emperor Qin's philosophy- - the only one permitted- - was called "legalism," which is just what it sounded like, do as the law says... or else.
İmparator Çin'in felsefesi - izin verilen tek felsefe - "kanunculuk" olarak adlandırılıyordu ve bunun da anlamı açıktı : "Kanun ne derse onu yap, yoksa fena olur."
You have kind eyes and warm hands, you always say exactly what you're gonna do right before you do it, which is rare.
Çok hoş gözleriniz ve sıcak elleriniz var ve siz sürekli yapacağınız şeyi yapmadan önce söylerseniz, ki bu az görülür.
Well, the Russians, they used to send dogs up into space, which is stupid, because what's a dog gonna do in space?
Ruslar, uzaya köpek yollarlarmış. Ki bence çok saçma. Köpek uzayda ne yapsın?
Yeah, well, maybe that's what they want you to think, which is why they're undercover.
Ya, belki de gizlenebilmek için bu şekilde düşünmeni istiyorlar.
Which is--actually, I have no clue what it is.
Ki bu da.. Aslında ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok.
Well, someone broke into your office, which is in the next room, and what if I was here?
Biri yan odamızdaki ofisine girdiğinde ya ben de orada olsaydım? Ama orada değildin.
It seems I've been tasked with doing what your coward of a boyfriend could not, which, by the looks of things, is dissuading you from whatever madness it is you're about to attempt.
Senin korkak erkek arkadaşının yapamadığı şeyi yapmak üzere görevlendirildim ki bu da seni yapmaya çalıştığın delilikten vazgeçirmek gibi görünüyor.
which is 1139
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is ridiculous 24
which is which 28
which is nice 40
which is great 112
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is ridiculous 24
which is which 28
which is nice 40
which is great 112