English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You're an agent

You're an agent translate Turkish

246 parallel translation
You mean you're an agent.
Yani sen ajansçısın.
He dislikes you, but his criticism of your talents wouldn't go that far to image that you're married to an American agent.
Senden hoşlanmıyor ama yeteneklerine yaptığı eleştiriler senin bir Amerikan ajanıyla evli olduğunu hayal edecek kadar ileri gitmez.
You're lying when you say you are not an undercover agent.
Gizli ajan olmadığınızı söylediğinizde, yalan söylediniz.
I'm sick of you. You're just an agent.
Bıktım artık senden, menajer parçası seni.
You're right. An agent should always keep abreast of the times.
Bir ajan her zaman gelişmelere ayak uydurmalıdır.
I'm an agent and, uh, I know that you're working here without a contract.
Sözleşmesiz çalıştığınızı biliyorum.
You can use the money, you're always in hock and I'd be paying an agent that anyway.
Herhangi bir durumdayken parayı kullanabilirsin ve ben de zaten bir ajansa ödeme yapıyor olacağım.
- You're an agent?
- Menajersin?
You're an agent?
Menajersin?
For an American agent, you're not entirely repulsive either.
Bir Amerikan ajanına göre hiç de antipatik değilsin.
- And you're an undercover agent?
Ve bir gizli ajansın.
I know you're an agent
Senin ajan olduğunu biliyorum.
If you're an FBI agent, why don't you just take me to the FBI office?
FBI ajanıysan neden beni FBI merkezine götürmüyorsun?
What should be of paramount importance to you right now is not the phone call but the fact that you're gonna spend 10 years for impersonating a federal agent.
Şu an en büyük sorunun telefon etmek değil kendini FBI ajanı olarak tanıttığın için 10 yıl yatacak olman.
You're like an agent, you read upside down.
Siz bir ajan gibisiniz, tersinden okuyorsunuz.
Or that you're really an invincible secret agent from Mars... who's the victim of an interplanetary conspiracy to make him think... he's a lowly construction worker?
Veya Marsda gerçekten yenilmez gizli bir ajan olduğunuz mu... Bir interplanetary nin kurbanı kim size tuzak mı kurulduğunu düşünüyorsunuz... O sade bir inşaat işçisi?
You're supposed to be an undercover agent, you know, cool, unobtrusive.
Senin gizli bir ajan olman gerekiyordu, yani soğuk kanlı, dikkat çekmeyen.
The moral is, if you're gonna get stuck at the end of the universe, get stuck with an ex time agent and his vortex manipulator.
Bundan çıkarılacak ders ; evrenin sonunda sıkışıp kalacaksan eski bir zaman ajanı ve onun Girdap Kumandası ile sıkışıp kal.
- And you're very old for an agent.
- Ajanlar da gittikçe yaşlanıyor.
We're all just a little concerned about the fact that you used to be an agent for the DEA.
Eskiden DEA de olmuş olmanız da bizi kuşkulandırmıyor değil.
- You're an agent of the Shadow.
- Sen Gölge'nin ajanısın.
- Mulder, you're an FBI agent!
- Kahretsin Mulder, sen bir FBI ajanısın.
In other words, did she ever think that you shouldn't become an agent because you're not a great one?
Büyük bir menajer değilsin diye menajer olmaman gerektiğini düşündü mü?
- You're an FBI agent!
- Sen bir FBI ajanısın!
You're an agent of the F.B.I.
Siz bir F.B.I. ajanısınız.
You're an agent of a foreign power.
Dış güçlerin bir ajanısın.
You're an excellent agent.
Mükemmel bir ajansın.
You're just an Interpol agent.
Sadece İnterpol ajanısın.
Yorgi knows you're an agent.
Yorgi ajan olduğunu biliyor.
You're an FBI agent.
Siz FBI ajanısınız.
You're small for an agent.
Ajan olmak için küçüksün.
You're acting like an agent.
Bir ajan gibi hareket ettin.
Unless you got an agent sending you in, you're kidding yourself.
Seni işin içine alacak bir ajansın yoksa, kendini kandıyorsundur.
You're not just a travel agent, Roger. You're an angel.
Sen sadece bir gezi ajansı değilsin, Bir meleksin sen
Auditions? You're not an agent. You're a publicist.
Sen bir menajer değilsin, bir tanıtımcısın.
[S] You're in an agent's office, so...
- Bir menajerin bürosundasın.
You're lying when you say that you are not an undercover agent.
Gizli ajan olmadığınızı söylediğinizde, yalan söylediniz.
So now you're an agent too?
Şimdi sen de bir ajan mı oldun?
Milo, you're not an Internal Affairs agent
Neler olduğunu... - Milo, sen içişleri ajanı değilsin.
You're an FBI agent.
FBI ajanısın.
So rather than being just a trainer of spies to North Korea, You're now an official agent.
Yani, Kuzey Kore'ye karşı ajan yetiştirmek yerine artık resmi bir ajan oldun.
You're an imperial agent.
Sen bir imparatorluk ajanısın.
Now, that's too bad,'cause now I'm going to have to come back... with an ATF agent and shut you down for a couple days, and I guarantee you you're going to remember that.
Çok yazık. Birazdan bir ATF ajanıyla geleceğim ve burayı birkaç günlüğüne kapatacağım. İşte bunu kesinlikle hatırlarsın.
And Mom, get yourself an agent'cause you're wasting that talent of yours in dinner theater.
Anne, kendine bir menajer bul. Çünkü yemek tiyatrosundaki yeteneğini heba ediyorsun.
See? Now you're thinking like an NCIS agent.
Bak şimdi kafan bir NCIS ajanı gibi çalışmaya başladı.
You're asking me to make an assumption, Agent Gibbs.
Tahminde bulunmamı istiyorsunuz Ajan Gibbs.
SO YOU'RE WHAT, AN AGENT?
Ajans sahibi falan mısın?
You're gonna shoot an FBI agent, Burdett?
Bir FBI ajanını mı vuracaksın Burdett?
You're an agent.
Sen bir ajansın.
Look, even an agent as arrogant as you are has to know that what you're threatening is a career ender.
Bir ajan olarak, ukala ve küstah olsan da bu olay, kariyerinin bitmesine neden olabilir.
When an agent of a sovereign nation asks you these questions... you're instructed to answer truthfully.
Bir ülkenin temsilcisi bu soruları sorduğunda doğru cevap vermeniz öğretildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]