English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You look like him

You look like him translate Turkish

629 parallel translation
It's funny because you look like him.
Çok acayip, zira tıpkı ona benziyorsun.
See how you look like him?
Gördün mü ona ne kadar benziyorsun.
But just around the eyes, you look like him.
Zaten daha çok gözlerin bakışların andırıyor.
You look like him. You're Kotetsu?
Kotetsu sen misin?
When you look at me, is it that obvious that I like him when you see it?
Yune'den hoşlandığım bu kadar belli mi?
No wonder you look like him.
O yüzden ona benziyorsunuz.
You certainly look exactly like him... a remarkable resemblance.
Hayret, nasıl da benziyorsunuz. İnanılır gibi değil.
And then you strung him up to make it look like a suicide which would have closed this case.
Sonra da intihar süsü vermek için onu astın... -... böylece dosya kapanacaktı.
- Or you wanted to look like him.
- Ya da siz ona benzemek istediniz.
I looked him right in the eye and I said, "You mean I don't look like a killer, huh?"
Onun gözlerin içine baktım ve şöyle dedim : "Bir katile benzemiyorum demek?" Herifin ne dediğini biliyor musun?
I'd like to look after him, if you don't mind putting up with an old jailbird.
eğer eski bir hapishane kuşu size sorun olmayacaksa ona bakmak istiyorum.
But, you look like you could have gotten rid of him in some other way.
Halbuki, başka türlü yollarla onu başından savabilecek birine benziyordun.
You're just about my size. Put you in a black shirt and dark pants... with a leather jacket... you'd look just like Emmet Myers, to anyone who never saw him.
Üstüne siyah bir gömlek, altına koyu bir pantolon, ve bir de deri ceket giydin mi aynı ben olursun işte yeni Emmett Myers.
You don't look much like any of the pictures I've seen of him.
Artık gençlik resimlerinizdeki gibi değilsiniz Doktor.
LOOK, IF YOU LIKE THE HORSE, IF YOU DON'T WANT ME TO BREAK ALL FOUR OF ITS LEGS, GET HIM OUT OF HERE!
Eğer bu atı seviyor ve dört bacağını da kırmamı istemiyorsanız onu hemen buradan uzaklaştırın!
You look like a brave man, you tell him.
Cesur birine benziyorsun. Sen söyle.
It might look like a concession if I sent you to see him.
Seni onu görmeğe gönderseydim bu bir taviz gibi görünebilirdi.
He's gonna look just like he did when you used to ride him through the park.
Parkta ona at gezisi yaptırdığında, daha önce göründüğü gibi görünecek.
But I'd like to look into your clever little mind and see what you really think of him.
Ama bir gün senin küçük, zeki kafana girip, onun hakkında gerçekten neler düşündüğünü görmek isterdim.
- You don't look like him.
- Ona hiç benzemiyorsunuz.
Do you look like the sort that can make him happy?
Onu mutlu edebilecek birine benziyor musun?
You look at him like that again, I'll smack you.
Eğer ona bir daha öyle bakarsan, tokadı yersin.
Makes him look like a rattler, but you can see a thousand like that one.
Onu çıngıraklı yılan gibi gösteriyor, ama sen biri bin gibi görebilirsin.
You look so much like him.
Ona çok benziyorsun.
You shot him and made it look like suicide,
Onu vurdunuz ve intihar süsü verdiniz.
It's not true that you don't look like him, I just said that to make you angry.
Ona benzemediğin de doğru değil. Sadece seni sinirlendirmek için söylemiştim.
Why do you look at him like that?
Ona neden öyle bakıyorsun?
- You look just like him.
- Tıpkı ona benziyorsun.
You don't look like him at all.
Ona hiç benzemiyorsun.
You look very much like him.
Ona çok benziyorsun değil mi?
- Would you like me to help look for him?
- Onu bulmanıza yardım edeyim mi?
Can you make me up to look like him?
Beni makyajla ona benzetebilir misin?
Wouldn't you like to meet him? Look him over?
Onunla tanışmak, nasıI biri olduğunu görmek istemez miydin?
You look extraordinarily like him!
Sen de onun gibi olağanüstü görünüyorsun.
You know, you're a bit like him, to look at.
Sen de biraz ona benziyorsun.
You look just like him.
Tıpkı ona benziyorsun.
Look, it's very simple, I just like him more than I like you.
Dinle, çok basit. Onu senden daha çok seviyorum.
Why didn't you ask him instead of making me look like an idiot with that bowl of milk?
Benim elimde sütle aptal gibi görünmeme sebep olacağına neden ona sormadın?
You would like to look like him, but - and this is probably one of the effects of your being young and inexperienced in the art of being old - you get restless too quickly :
Onun gibi gözükmek isterdin ama - muhtemelen yaşlılık sanatında henüz körpe ve tecrübesiz olduğun için - çok çabuk rahatsız oluyorsun :
You think Evelyn killed her husband in the ocean. - - Then dragged him up to a reservoir to make it look more like an accident?
Sence Evelyn kocasn okyanusda öldürüp, kaza süsü vermek için rezervuara kadar sürükledi mi?
Look, Mark, do you see him... the man with the hearing aid like Charles?
Bak, Mark, onu görüyor musun? ... Charles gibi dinleme cihazı takan adam?
Now if you like, I could take them with me, ask him to have a quick look at them, and find their current value.
İstersen onları alabilirim ve ondan bunlara bir göz gezdirmesini ister ve gerçek değerini bulmasını isteyebilirim.
Look, if his mother doesn't take care of him, I'd like you to take him away from her.
Bak, eğer annesi ilgilenmezse, oğlumu senin almanı istiyorum.
You'd better make him look like the idiot!
Onunla uğraşırsan daha iyi edersin!
But you look like somebody I can exploit you to force him to tell me... the name of a person
Ama birine çok benziyorsun sen Seni, o kişinin ismini ondan.. öğrenmek için kullanacağım
They shot Hollis and laid him on the tracks so the train would squash him and make it look like an accident. Kind of soured me, you know?
Hollis'i öldürdüler ve raylara bıraktılar... böylece tren onu ezmiş göründü... ve bunu bir kaza gibi gösterdiler.
Thank God you don't look like him.
Neyse ki ona benzemiyorsun.
And even if he is alive, you don't even look like him.
Hayatta olmuş olsa bile, sen ona benzemiyorsun.
You don't look a bit like him.
Ona hiç benzemiyorsunuz.
You want Meccacci, you got him. - When you look like I do and you're getting old as well and you're going on a honeymoon you have to be loaded with it. - For a price.
- İstediğin oysa alırsın ama fiyatı var.
What's this Dan, or whatever you call him, look like?
Dan midir nedir, bu herif neye benziyor?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]