You look so beautiful translate Turkish
361 parallel translation
Because you look so beautiful.
Çünkü harikulade görünüyorsun.
You look so beautiful.
Çok hoş görünüyorsun.
- You look so beautiful.
- Çok güzel görünüyorsun.
Lise, you look so beautiful.
Liza çok güzel görünüyorsun.
You must forgive me for staring at you, but you look so beautiful, I really couldn't help it.
Size gözlerimi dikip baktığım için özür dilerim. Ama öyle güzelsiniz ki kendime engel olamadım.
Oh, Cathy, you look so beautiful.
Cathy, çok güzel görünüyorsun.
You look so beautiful.
Yakışıklı bir suratın var.
Oh, you look so beautiful to my eyes.
Gözüme çok iyi geldin.
You look so beautiful and peaceful you almost look dead.
O kadar güzel ve huzurlu görünüyorsun ki... bir an öldüğünü sandım.
You look so beautiful I can hardly keep my eyes on the meter.
Öyle güzelsin ki, taksimetre saatini bile izleyemiyorum.
But, Helen, you look so beautiful.
Helen, çok güzel görünüyorsun.
That is because you look so beautiful in them.
İçlerinde çok güzel göründüğündendir.
Mom, you look so beautiful.
Annecim, çok güzel görünüyorsun.
I've never seen you look so beautiful before, Nina.
Seni hiç bu kadar güzel görmemiştim, Nina.
Mama, you look so beautiful.
Anne, çok güzel görünüyorsun.
You look so beautiful in this light.
- Bu ışıkta öyle güzelsin ki.
You look so beautiful.
Çok güzel görünüyorsun.
- You look so beautiful!
- Çok güzelsin!
You look so beautiful when you say that.
Bunu söylerken o kadar güzelsiniz ki.
You look so beautiful.
Çok iyiydiniz.
And, Ma, you look so beautiful.
Sen de çok güzelmişsin, anne.
You look so beautiful!
Çok güzel görünüyorsun.
You look so beautiful when you sleep.
Uyurken çok güzel görünüyorsun.
You look so beautiful, little one.
Çok güzel görünüyorsun.
You look so beautiful together.
Birlikte çok harika görünüyorsunuz.
You look so beautiful. You're so precious.
Ne kadar da güzelsin.
Hey, baby girl, you look so beautiful!
Hey, bebeğim, çok güzelsin!
You look so beautiful.
Öyle güzel görünüyorsun ki.
Oh, you look so beautiful!
Çok güzel görünüyorsun!
You look so beautiful
O kadar güzel görünüyorsun ki...
Well, I suppose the place will look so beautiful you won't care what your wife looks like.
Yerimiz o kadar güzel olacak ki nasıl göründüğümle ilgilenmeyeceksin.
You look ever so beautiful.
Siz her zaman güzelsiniz.
While you decide, let me remind you of the ladies of the Spanish court... who kept pet apes, so that they themselves would look more beautiful.
Siz kararınızı verirken İspanyol Kraliyet kadınlarından bahsedeyim, bir yere giderken evcil maymunlarını yanlarına alırlarmış, böylece daha güzel görünürlermiş.
So, look how beautiful you can be,
Yani, çok güzel görünüyorsun,
- Why do you have to look so beautiful?
- Neden bu kadar güzel olmak zorundasın?
You seem to make a girl look so... so beautiful So... so exciting, so... so...
Bir kızı güzel ve çekici göstermeyi öyle iyi biliyorsunuz ki...
You look beautiful but not when you cry Looks so terrible
Çok güzelsin ama ağlayınca çirkinleşiyorsun
Look at me. You're so beautiful, Justine.
Yüzüme bak, çok güzelsin Justine.
You are a flower and I need to sing to you... so that you may look as beautiful as possible.
Sen de bir çiçeksin ve sana da şarkı söylemeliyim... böylelikle olduğundan bile güzel görünebilirsin.
'You're so beautiful, it hurts to look at you.'
"O kadar güzelsin ki sana bakmak canımı acıtıyor."
That when you really look closely... people are so strange and so complicated... that they're actually beautiful.
Gerçekten yakından baktığın zaman.. insanlar çok yabancı ve çok karmaşık.. .. gerçekten güzeller..
You look beautiful. It's just that I'm the only person here who has the slightest inkling... of how to act like a gentleperson, so I have to go with you.
Harika, ama nazik davranışları bir tek ben biliyorum... işte bu yüzden de seninle beraber gelmem gerek.
You know, the tree was gonna look so beautiful.
Ağaç çok güzel görünecekti.
Why don't you show me, the flowers? They look so beautiful.
Neden bana çiçekleri göstermiyorsun?
You don't want to change your magazine, but you don't want to look like a bad guy and reject my ideas, so you distract me with the beautiful office, the free shoes.
Dergini değiştirmek istemiyordun ama aynı zamanda benim fikirlerimi geri çevirip kötü adam da olmak istemiyordun. O yüzden güzel ofisle, bedava ayakkabılarla dikkatimi başka yöne çektin. Ne?
So are you going to settle on those, ma'am? They look beautiful on you.
Karar verebildiniz mi hanımefendi?
You're so beautiful it hurts to look at you.
Öylesine güzelsin ki sana bakmak bile can yakıyor.
Ezri, you look so... beautiful.
Ezri. Çok güzel gözüküyorsun.
Tell me you're having an affair with a beautiful stripper instead of a man so I can at least look at myself in the mirror!
Bir erkekle değil güzel bir striptizciyle olduğunu söyle ki hiç olmazsa aynada yüzüme bakabileyim!
She's so beautiful that every time you look at her, your knees tremble, your heart just melts and you know right then, without reservations that there is order and meaning to the universe.
O kadar güzel ki, ona ne zaman baksan dizlerin titrer, kalbin erir ve o zaman evrenin bir düzeni, bir anlamı olduğunu anlarsın.
I didn't dare look at you, you were so beautiful.
O kadar güzeldin ki, sana bakmaya cüret edemedim.
you look good 800
you look amazing 345
you look beautiful 682
you look gorgeous 128
you look so pretty 62
you look stunning 72
you look nice 285
you look great 1239
you look hot 79
you look tired 287
you look amazing 345
you look beautiful 682
you look gorgeous 128
you look so pretty 62
you look stunning 72
you look nice 285
you look great 1239
you look hot 79
you look tired 287