English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You mean like

You mean like translate Turkish

9,064 parallel translation
That's funny because you mean like emotional.
Çok komikmiş, çünkü duygusal anlamda diyorsun. Gerçekten çok güzelsin.
You mean like a dead woman?
Yani ölmüş bir kadın mı?
You mean like a pretty blond cop conspiring to entrap someone on a dating service?
Güzel bir sarışın polisin... flört servisi ile birisini tuzağa düşürme tezgahı gibi mi?
You mean like vacuuming?
- Elektrikli süpürgeyle mi yapılıyor?
You mean like Dr. B and her belly?
Dr. B ve göbeğini mi kastediyorsun?
You mean like nudie French?
Yani çıplak Fransızlar mı var?
You mean like a date?
Randevu gibi mi?
Oh, you mean like me and Riley?
Benimle Riley gibi mi yani?
You mean like the hotel?
- Otel olanı mı diyorsun?
You mean like that woman who sucked me dry in the hallway.
Geçitte kanımı sömüren o kadın gibi mi?
You mean like a handyman kind of thing?
Tamirat işi yapmamı mı istiyorsun?
You mean like Jacob?
Mesela Jacob mı?
Oh, you mean like the Office of Special Projects for NCIS?
NCIS, Özel Projeler Birimi'ni mi kastediyorsun?
Yeah, I mean when you dumped me, I was like... oh!
Evet, beni terkettiğinde şöyle olmuştum...
You know, it's like, I mean, I do it all the time, so why should tonight be any different?
Her zaman yapıyorum zaten bu gece niye değişiklik olsun?
I mean, I don't want to say anything to change your mind because, you know, I like what you're saying.
Fikrini değiştirecek bir şey söylemek istemem çünkü söylediklerin hoşuma gitti.
And I-I got to be completely honest with you. I feel like eating clean has changed my life. You know what I mean?
Sana karşı dürüst olmam gerek sağlıklı yemek hayatımı değiştirdi.
I mean, I like you guys.
Yani, sizi seviyorum çocuklar.
I mean, you tell somebody to put a helmet on and run headfirst into another speeding object just like that and of course this is what you... who does that for a living, let alone for fun?
Yani, birine kafasına kask takıp başını önde tutarak hızla giden başka bir objeye koşmasını söylerlerse tabii böyle olur. Eğlenmesini geçtim, bunu kim meslek olarak yapar ki?
Well, I don't mean to do your job for you, but it sounds like you should be out looking for Sebastian.
İşinizi sizin yerine yapmak istemem elbet... -... ama Sebestian'ı aramanız gerek bence.
You mean something like... this?
Yani bu mu?
You want to try that again like you mean it?
Bir daha inanır gibi söylemeyi dener misin?
By "anyone odd," do you mean anyone acting like an asshole?
Bu "garip kimse" ye pislik gibi davrananlar da dahil mi?
But, I mean, couldn't you have just rented it for the summer, like everyone else does, like WE used to?
Yani demek istediğim evi yaz süresince kiralayamaz mıydın? - Tıpkı herkesin yaptığı gibi, eskiden yaptığımız gibi?
I mean, in the dark it's like eubie blake's reaching out for you, but- -
Yani, karanlıkta Eubie Blake sana elini uzatıyormuş gibi ama...
I mean, like, you know, people are always, like, you know- -
Yani, insanlar bayılıyor falan.
The effects you describe, I mean to say they sound more like, uh... Magic?
Tanımladığınız etkiler yâni, daha çok büyüye benziyor.
I mean, you guys hated me like two minutes ago.
Yani, iki dakika önce benden nefret ediyordunuz.
I mean, I tell you, if someone would just find me one of those machines, I swear we would all be eating like we were on a tour of Tuscany.
Biri bana o makinelerden birinden bulsa burayı İtalyan kasabasındaki ziyafetlere çeviririm yemin ederim.
I mean, it is possible if you miss, like, a hematoma or something.
Bir kan pıhtılaşmasını gözden kaçırırsan öldürmen de mümkün.
You mean like that frog?
- Hangi?
- What do you mean? - He doesn't like cocky.
- Ne demek istiyorsun?
Wait. Does that mean you also didn't like my bagpiping?
Gayda çalmamdan da hoşlanmıyor muydun yani?
I mean, it looks like you've taken a bunch.
Yani bayağı yumruk yemişsin.
I didn't mean to sneak up on you like that.
Size böyle yaklaşmak istemezdim.
Um, you see, this is... hmm... difficult for me and I know that it may not mean something to someone like you who does this all the time, but it seems, for the first time, I've fallen in love.
Bu benim için çok zor ve senin gibi bunu sürekli yaşayan biri için de pek bir anlamı olmayabilir ama görüşüne bakılırsa hayatımda ilk kez aşık oldum.
I mean, you never get to be a cop like your dad.
Asla baban gibi polis olamayacaksın.
That would mean, okay, that your decisions, like giving me a power of attorney... if you were incompetent at the time, so that it's not good.
Bu da senin bana bir temsilci gücü vermek gibi kararının aklının başında olmadığı anlamına gelecekti Hem dur bitireyim.
I mean, you sound like you were pretty adamant about it, and why...
Bu konuda çok katıymışsınız. Peki neden?
I mean, it's not like you've found a job since you moved back here anyway.
Yani buraya taşındığından beri bir iş bulamadın.
Oh, you mean the part where I go up to a random guy and hit on him, and then he looks at me like I have six heads, so I go back to the stool to wait for you, but you're already gone because you took a stranger home for " shot and score :
Yabancının birine gidip ona asılınca altı kafam varmış gibi bana bakmasını, sonra sandalyede seni beklediğimi ama yabancı birini eve attığın için gelmeyip "Evde shot at ve sarkıntılık yap" oynadığından mı bahsediyorsun?
I mean, you know, it felt like I was watching something in theater, and then he shot him.
Yani anlarsınız ya, sanki tiyatro izler gibi, sonra da onu vurmuş.
You mean, like, transdimensional energy?
Boyut Ötesi enerjiyi mi kastediyorsun yani?
You mean tooling, like in a serial number?
İşleme derken, seri numarası gibi mi?
If you don't know that when I say Gary Cooper, I mean Bradley Cooper, then, like, what is this?
Gary Cooper dediğimde Bradley Cooper demek istediğimi anlamıyorsan biz ne oluyoruz?
I mean, if you really like something, what's wrong with that?
Yani, eğer bir şeyi gerçekten seviyorsan, bunun nesi yanlış ki?
I mean, when you took me out of action, you made the call like that.
Yani, beni sahadan çektiğinde, kararı böyle vermiştin.
Well, I mean, maybe she was like that before, but she's not anymore, and I don't know if it's too late for you guys, but I know it's also totally awkward and I'm overstepping my boundaries maybe...
Belki de daha önce öyleydi, ama artık öyle değil. Sizin için artık çok mu geç bilmiyorum ama bunun çok tuhaf olduğunu biliyorum ve belki de sınırlarımı aşıyorum.
You look like a million - i mean, a billion bucks.
1 milyon gibi görünüyorsun. Yani, 1 milyon dolar.
Say it like you mean it.
- Pek inandırıcı olmadı.
I mean, it's not every day you meet a guy like that.
Her gün böyle bir adamla karşılaşmıyorsun sonuçta.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]