English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You two go

You two go translate Turkish

2,709 parallel translation
In the studio, I guess The boss is working her hard You two go ahead and sleep
Stüdyoda, Sanırım Patron onu çok çalıştırdı siz ikiniz gidin ve uyuyun
- You two go.
- Siz ikiniz uzak durun.
If you two go out there, I'm sure other people will, too. Please?
Eğer ikiniz oraya çıkarsanız eminim diğerleri de peşinizden çıkacaklardır.
You two go upstairs to stall them.
Siz ikiniz yukarı çıkıp onları oyalayın.
- You two go distract'em.
- Siz ikiniz dikkatlerini dağıtın.
She says you two go way back.
İkinizin bir mazisi varmış.
Good. You two go get the brush, and Claudia and I will go to the office computers and try and figure out how to reverse the effect.
İkiniz fırçayı bulun, Claudia ve ben de ofis bilgisayarlarının oraya gidip, etkisini nasıl ters çevireceğimizi bulalım.
You two may go.
Siz ikiniz gidebilirsiniz.
I gotta go, I'm gonna be late for my other job in the city. You have two jobs?
Gitmem gerek, şehirdeki diğer işime geç kalacağım yoksa.
Go through to the elevators, then up two floors, and then you're gonna take a right, and down the hall, and you'll see Donna.
Asansöre binin, iki kat çıkın, sonra sağa dönün,.. ... koridordan ilerleyin, Donna'yı görürsünüz. Donna.
Daniel, paperwork looks good, despite the fact that you two decided to go lawyer commando.
Daniel, kağıt işleri güzeldir tabii ikiniz avukat komando olmak istiyorsanız.
I'll go, just leave you two.
Ben çıkıyorum, sizi yalnız bırakayım.
And I'm gonna go on, and I'm gonna be head cheerleader like you, and I'm gonna find a handsome husband, maybe a doctor or a lawyer, and we're gonna have two children and raise them here in bluebell.
Ve böyle devam edip, senin gibi baş ponpon kız olacağım. Yakışıklı bir koca bulacağım, belki doktor, belki avukat olur. İki çocuğumuz olacak ve onları burada, BlueBell'de büyüteceğiz.
I think it's time the two of you go ahead and sign those papers.
Sanırım ikinizin evrakları imzalama vaktiniz gelmiş.
But then... then, you and your middle-class, petty-criminal fucking mother pull a one-two punch of such brilliant theatrics, such heights of Shakespearean duplicity that I go and take down a fucking low-level bunch of college grads so you can protect your family's fucking pot business!
Ama sonra orta sınıf suçlulardan aşağılık annen çıkageldi Shakespear tarzı düzenbaz tiyatral yeteneklerini başarıyla sergiledi. Ben de gittim, bir avuç düşük profilli üniversite öğrencisine baskın yaptım. Yaptım ki ailenin anasını siktiğimin uyuşturucu işi bozulmasın!
You think you two could go in the other room, make yourselves busy, please?
Acaba ikiniz diğer odaya gidip, başka şeylerle... -... meşgul oluyormuş gibi yapar mısınız?
You know, you two can go to dinner together.
Siz ikiniz isterseniz yemeğe gidebilirsiniz.
I promise you, Lydia, if you drag me to a yurt, two will go in, one will come out.
Geleneksel bir dağ çadırında altı saatlik sessizlik.
Dragonfly Two, you're good to go.
Yusufçuk 2, gidebilirsiniz.
Let's go, you two!
Siz ikiniz, gidelim hadi!
Pay-as-you-go cell phone bought two days ago.
Kontorlü cep telefonunu iki gün önce almış.
And how can you allow him to sit in there while these two other murderers go free?
İki katil serbest kalırken, onun hapiste kalmasına nasıl izin veriyorsun?
You really want to go for round two, huh?
Gerçekten ikinci postayı yapmak istiyor musun, ha?
Oh, so it's just a coincidence that I've been dragged in here to go over Tom Walker's death just two days after I told you I killed him?
Sana onu öldürdüğümü söyledikten 2 gün sonra Tom Walker'ın ölümünün incelenmesi için buraya getirilmem bir tesadüf yani?
One or two? Take your pick, you can't go wrong.
Seç birini işte farketmez.
Don't you guys wanna go to dinner by yourselves, ya know, like, just the two of you?
Yemeğe kendi başınıza gitmek istemiyor musunuz hani şöyle, baş başa?
Now if you'll excuse me, I need to go find a half-decent ivory buffer in this two-horse town.
Şimdi izin verirseniz gidip bu dandik şehirde fil dişi temizleyen iyi birini bulmalıyım.
And then I think the two of you should go out for a nice big lunch.
Sonra da dışarı çıkıp, şöyle güzel bir öğle yemeği yiyin.
But the two of you go way back.
Ama ikiniz eskiden beri tanışıyorsunuz.
The decontamination chamber only works for two, so I want you to go now.
Dezenfekte odasında iki kişilik yer var! Lütfen sen git!
Two of you go find her and find out what.
Siz ikiniz gidin ve ne olduğunu bulun.
So we'll start with an intro, you know, background on the San Joaquin killer, and then I'll go right into questions for you two.
Pekâlâ, bir tanıtımla başlarız, bilirsiniz San Joaquin Katilinin geçmişi sonra da ikinize sorular yöneltirim.
Just let me lie down and go to sleep, you two-faced bitch.
Beni yatır ve yatmaya git, seni iki yüzlü kaltak.
Ruxin, you could let go of one or two of your wide receivers.
Ruxin sen şu wide receiver'lardan birkaç tanesini gönderebilirsin.
I'm gonna go in the kitchen and dump this out while you two stay in here.
Şimdi mutfağa gidip bunu boşaltacağım, siz burada durun.
Think we'll get them both? - The two of you go with him.
- İkisini aynı anda mı yakalarız sence?
You two should go on vacation more often.
İkiniz daha sık tatile gitmelisiniz.
What I'm saying, is that if you're gonna live with two guys like that, you've gotta learn to go limp.
Demek istediğim Annie, eğer böyle iki kişiyle birlikte kalacaksan gevşemeyi öğrenmelisin.
Johnny, I just spent two days wading through someone else's garbage, and, quite frankly, I don't have the time or the energy to go through all the clowns and candy wrappers you've got going on up in there.
- Johnny, son iki gündür bir başkasının çöpünü temizliyorum, ve açıkçası, senin o yukarı taşıdığın... onca palyaço ve şeker kağıtlarına ne vaktim ne de enerjim var.
I mean can you imagine what it's like to, you know, go without for two whole weeks?
Sanırım siz de koskoca iki hafta şey yapamamanın nasıl olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur.
You two both go. I'll stay here.
Siz ikiniz gidin, ben kalirim.
Well, as romantic gestures go, you could have given her flowers. Could have had a song written. Instead, you've given her two days of sweaty men knocking the sense out of each other.
Romantik jestlere göre ona çiçek verebilirdin onun için şarkı besteleyebilirdin bunun yerine, ona ter içindeki adamların birbirlerini yenmeleriyle dolu iki gün verdin.
I agree we should go through with this, so are you two volunteering to be my pilots or what?
Bunu yapmamız gerektiğine katılıyorum, peki siz ikiniz, pilotlarım olmaya gönüllü müsünüz?
In a normal car with a double-clutch system you have a butler, and he's always on hand with two gears at the ready in case you decide to go up or down
Çift debriyaj sistemli normal bir arabada, bir yardımcınız vardır, ve sizin alt veya üst vites geçişlerinizde o her zaman iki vitesi hazırda tutar.
Now you take two hits and you go insane.
Şimdi iki fırt alıyorsun kafa uçuyor.
Po, you go after him, and we'll stay with these two.
Po, peşinde git. Biz de şu ikisini alıcaz.
Or I'll go and snap him in two, you hear?
Yoksa gidip ortadan ikiye ayırırım onu, duydun mu?
You hoped that one day I would understand. Did you write this right where the two seas meet right between going and not being able to go?
Büyüdüğümde bir gün seni anlayacağımı dileyerek iki denizin birleştiği yerde gitmekle, gidememenin tam ortasında mı yazmıştın bunları ha dede?
- Okay, you two can go then.
İyi. Hadi siz gidin o zaman.
If Ji Hyun stays like this forever, Will you continue to go to the hospital, two or three times a week?
Ji Hyun sonsuza dek böyle kalırsa ömrün boyunca onu zırt bırt ziyaret mi edeceksin?
Two dollars, you pay and go.
İki dolar, ödeyin ve gidin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]