Он молчит translate Turkish

Но он молчит.

Ama konuşmaz.

Я спрашиваю его, почему он молчит.

Neden konuşmadığını soruyorum ona.

Но он молчит.

Ama O hala sessiz.

Я препираюсь с сестрой, а он молчит в тряпочку - нет, чтоб предупредить.

Kaybedeceklerimi bile bile hemşireyle uğraşmama göz yumdunuz... ve bana hiçbir şey söylemediniz!

У него есть рот, но он молчит...

Ağzı var ama sessiz kalıyor.

Он молчит.

Hala sessiz!

Так как получилось, что он молчит?

Peki niye konuşmuyor?

Он молчит как рыба.

Balıklar kadar konuşkandır.

Он молчит.

Ağzını bıçak açmıyor.

Но теперь он молчит?

Artık şarkı söylemiyor, değil mi?

Это из магазина. Он молчит, ничего не хочет объяснять.

Kasaptan geldi ve o da bir şey söylemiyor.

Алло? - Он молчит?

- Neler oluyor?

Том, почему он молчит?

Tom, neden konuşmuyor?

Виновный становится со временем все тише, он молчит или начинает плакать.

Suçlu olan ise saatler geçtikçe durgunlaşır ; ya susar ya da ağlar.

По крайней мере он молчит.

En azından gürültüsü yok.

Почему он молчит?

Neden bir şey söylemiyor?

Он молчит, и это меня пугает!

E konuşamıyor ve bu beni gerçekten korkutuyor.

Он молчит, и я позволяю ему созреть.

Konuşmuyor, ben de telaşlanmasını sağlıyorum.

Его мнение я не знаю, потому что он молчит.

Çocuğun tarafını bilmiyorum çünkü benimle konuşmuyor.

Узнать, психопат ли он можно только после всесторонних клинических тестов, и он молчит.

Gerçek bir sosyopat olup olmadığını bilmenin tek yolu klinik değerlendirmesi yapmak, ve çocuk konuşmuyor.

Завтра я пойду в школу мальчика, поговорю с его учителями, чтобы понять, почему он молчит.

Yarın çocuğun okuluna gideceğim. Öğretmenleri ve danışmanlarıyla konuşacağım. Ve bugün benimle konuşmadığı soruların cevaplarını almaya çalışacağım.

Слушай, раз он молчит, значит, что-то случилось.

Bak, eğer cevap vermiyorsa, ters giden bir şeyler vardır. Haklısın.

Мои девочки указывают в небо, а он молчит!

Gökyüzünü işaret eden kızlarım var, ve o bir şey söylemek istemiyor!

- Убеди его! - Я бы с радостью, но он молчит.

İhtiyacı olduğuna ikna edeceksin.

А теперь он молчит, и значит нам придётся постараться.

Şimdi tünel kapandı, dağın çevresinden dolaşacağız.

И когда он молчит, кого она слушает? - Ее мать-немку.

Peki o sustuğunda kimden akıl alıyor?

Когда я говорю, он всегда молчит.

Ne zaman ben konuşsam, susuyor.

- Но он все время молчит.

- Ama konuşmuyor.

Но я не могу понять, то ли он не умеет говорить, то ли просто не в духе но он все время молчит.

Öylesine yazan birisi ya da konuşma özürlü olup olmadığını bilmiyorum. Ama sadece gözlerini dikip bakıyor. Dik dik bakıyor hayatım.

Он все время молчит.

Tek kelime bile etmedi.

Он все время молчит.

Neredeyse hiç konuşmaz zaten.

Мой друг всегда молчит, когда приезжает в Кент, хотя обычно он весьма словоохотлив.

Arkadaşım Kent'e geldiğinde pek konuşmaz ama başka yerlerde çok canlıdır.

Я потерял его. Он опять молчит.

Şimdi yine sessiz.

Вчера он был в Сан Франциско, у меня есть номер телефона, но он уже молчит.

Dün gece San Francisco'daydı. Telefon hemen kestirilmiş.

Он несвойственно себе молчит.

Hiç olmadığı tarzda sessiz kaldı.

Он все время молчит, комиссар, как рыба.

Tutuklandıktan sonra bir şey söylemedi. Tek bir kelime bile.

Молчалив. Не просто молчалив - он молчит не без причины, и это работает на него.

Yarın Vincent'ı görmeye gidelim.

Весь в чёрном, с устрашающим взглядом, выглядит молодым, ему не страшен холод, он необщительный, но думает о Винсенте, молчит и может внезапно заплакать.

Ama ölmeden önce en azından seni de öldürebilirim. O zaman neden yapmıyorsun? Hain bir kaltak için ölmek boşuna olur.

Почему он молчит?

Cevap vermiyor.

Мужчина слышит, что парень, которого он считает своим сыном, вор! И он, конечно же, потерял над собой контроль. Он ударил мальчишку по лицу, но она молчит.

Adam, çocuğunun bir hırsız olduğunu duyduğunda kontrolünü kaybediyor ve çocuğa tokat atıyor, kadın ise sükunetini koruyor.

Он постоянно молчит... Он так переживает... я хочу придумать что-то, чтобы помочь ему.

Böyle olayları atlatırken her zaman sessizdi ama keşke bunu atlatması için yardımıcı olabileceğim bir şey olsaydı.

Сердце молчит. Теперь он сдох. "

"Nefes almıyor artık, atmıyor kalbi."

Я всё надеюсь, что Эрик пригласит меня на бал, и он просто молчит.

Eric'in beni baloya davet etmesini bekliyorum ama hâlâ etmedi.

Здесь, дома он все время молчит.

Çünkü evde her şeyini kendine saklar.

Он наконец-то сошёлся с Джастин Чеплин и молчит.

Adam sonunda Justine Chapin ile işi pişiriyor, ama bize anlatmıyor.

На горе себе, ибо он никогда не молчит.

Asla çenesini kapamadığından beri, bu aramızda bir tartışma konusu.

Он наверняка злится. Но почему молчит?

Çok kızgın olduğu kesin biri neden kızmaz ve sessiz kalır?

Он по прежнему молчит.

Hâlâ konuşmuyor.

- а он молчит.

-... o da yanıt vermiyor.

Он ведь молчит.

Çocuk konuşmuyor.

Он дал мне этот компьютер, а потом у нас был один из этих четких мужских моментов, когда всё говорится, но каждый молчит.

Bana bu bilgisayarı verdi,... ve ardından sözlerin olmadığı, sadece duyguların olduğu güzel ve gerçek bir erkek anı yaşadık.