Bir şey var translate English
58,256 parallel translation
Şöyle bir şey var.
Here's the thing.
Hayalini kurduğum bir şey var.
There's something I've been imagining.
Ölümsüzleri ölümlü yapan sadece bir şey var.
There's one thing that can turn immortals mortal.
Bende yanlış bir şey var.
Something's wrong with me.
Oradan bahsetmişken, oraya seni göndermeden önce diyeceğin bir şey var mı?
Speaking of which, any last words before I send you there myself?
Söylemem gereken bir şey var.
There's something I have to say.
Konuşmamız gereken çok önemli bir şey var Lucifer.
Lucifer. There's something very important we need to discuss.
Sanırım sende bana ait bir şey var.
I believe you have something that belongs to me.
Sorun değil fakat hâlâ aklımı kurcalayan bir şey var.
Hey, it doesn't matter... except something still bothers me.
Evet, aslında onu eve bağlayan sefil bir şey var.
Yes, although she did have that wretched dependent waiting for her at home.
Bizi bekleyen vahşetle ilgilenmeden önce sana sormam gereken bir şey var.
But before we deal with whatever atrocity awaits, there's something important I need to ask you, Detective.
Lucifer'ın bilmesi gereken bir şey var.
There's something Lucifer needs to know.
Hâlâ bana inanmıyorsan görmen gereken bir şey var.
But if you still don't believe me, there's something you should see.
- Sana söylememiz gereken bir şey var.
There's something that we need to tell you.
- Bakalım atladığımız bir şey var mı?
Just to see if we've missed anything.
Sende bozuk bir şey var dostum.
Something's wrong with you, buddy.
Sende istediğimiz bir şey var.
You have something we want.
Başka bir şey var mı Cass?
Anything else, cass?
Müzede yeni olan bir şey var mı?
Is there anything new to the museum?
Yapamayacakları bir şey var mı?
Is there anything they can't do?
Köpeklerim, onlarla ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı?
My hounds... You have anything to tell me?
- Öyle bir şey var mı?
Is that a thing?
Senin için mükemmel bir şey var.
I got the perfect thing for you.
Benden beklediğiniz başka bir şey var mı?
Is there anything else you're gonna demand?
Yapabilecğimiz bir şey var mı?
What can we do? Letters?
Güzel, en azından elimizde üzerinde çalışabileceğimiz bir şey var.
Least we have something to work from.
Bize söylemek istediğin bir şey var mı?
Anything else you wanna tell us?
- Söylemem gereken bir şey var.
There's something I should've told you before.
- Sen de istediğim bir şey var Sahip Sverri.
You have something that I want, Master Sverri.
Finan cesaret diye bir şey var ama ahmaklık diye bir şey de var.
Finan, there is bravery and then there is stupidity.
Öyle bir şey var mı?
That's a real thing?
Profesyonel bir mesele, sana bildirmem gereken bir şey var.
It's a professional matter, I have something to report to you.
Burada bir şey var büyük bir şey, bağlantılı bir şey.
There's something here, something big, something connected.
Bahse varım sana Sybil'den daha iyi bir şey sunabilirim.
I bet I could offer you something better than Sybil.
Bir şey daha var.
One more thing.
Ayrıca mavi bir şeyim de var, eski bir şey, ve ödünç alınmış bir şey.
I also have something blue, something old, and something borrowed.
Bahse varım ki senin eğlence anlayışın böyle bir şey, değil mi?
I bet this is your your definition of fun, isn't it?
Eski bağlantılarıma ulaşıp herhangi bir şey bilen gören var mı bakarım.
I mean, I'm gonna have to reach out to my forensic contacts just to see if anyone knows anything.
Tamam var mı bir şey?
All right. Anything?
Güzel ama bir şey daha var.
Swell, but there is one thing.
Burada daha önce bir şey öldürmüş kim var?
Who here has ever killed... anything?
Garip bir şey var mıydı?
Did you notice anything weird?
Bir şey daha var.
One more thing. Um...
Bilgileri eski Mısır'a kadar uzanan insan hayvan kırması bir sürü şey var.
I mean, there's tons of human-animal hybrid lore dating back all the way to ancient Egypt.
Şeffaf, mavi bir şey tahmin edin gökyüzü var.
Nothing but clear, blue skies in the forecast.
Mesela senin ya da başkaları için endişelendirecek bir şey söylersen söylediklerini gerekli kurumlara bildirmek gibi bir sorumluluğum var.
Basically... if you tell me anything that gives me cause for concern, for you or other people, I have a duty of care to pass that on.
Bir şey daha, DNA için örnek almamızda bir sakınca var mı?
Just one more thing. Would you mind if we took, er, a DNA swab?
- Uskumru var, kanca ve plastik sadece. - Bir şey yakalayabiliyor musun?
It's mackerel, so hooks and plastic.
Parti hakkında bizimle paylaşabileceğin başka bir şey var mı?
Can you tell us anything else about the party?
- Kafanı kurcalayan bir şey mi var?
Is something bothering you about it?
Tam bir yerlere varıyoruz derken her şey elimizden kayıp gidiyor.
When we feel we've got a grip on this, it slips from our hands.
bir şey var mı 140
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85