English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ E ] / Elbette benim

Elbette benim translate English

635 parallel translation
- Elbette benim.
- Sure, it's mine.
Elbette benim.
Why, of course.
Elbette benim kızımsın.
Of course you're my girl.
- Ve elbette benim kocam.
- And of course, my husband.
Elbette benim.
Of course it's mine.
Aptalca bir düşünce olduğunu varsayalım,... elbette benim savaşım sizi ilgilendirmez,... Younger Miles'a karşı.
So am I. After all, I suppose it was foolish of me to think you'd be interested in my fight with Younger Miles.
Cochise'in sözleri, elbette benim değil efendim.
Cochise's words, of course, sir, not mine.
Elbette benim. Ama Irma bilmiyor.
Of course it's me, but she doesn't know that.
Elbette benim.
Of course it is.
- Elbette benim.
- Of course it's my vehicle.
Evet, elbette benim.
Yeah, of course it's me.
Benim anladığım kadarıyla bu insanlar insanoğlunun evrenin uzun çayırları Arsında gizli kalmasını doğru buluyorlar, Çünkü, elbette, Onlar aç olabilir, örneğin,
There will be those who, I think, understandably, will argue that we humans should remain hidden in the great galactic tall grasses, because, of course, maybe they're hungry, for example, and would like some hors d'oeuves.
Sanırım, benim inanmamı isteyeceğin bir sonraki şey şu hayali işbirlikçidir, elbette hiç kimseyi öldürmeyen bu hayali kişi, ertesi gece karımı öldürmek için geri döner.
The next thing, I suppose, that you're gonna ask me to believe is this phantom accomplice, who never killed anybody in the first place, of course, comes back the next night to kill my wife.
Elbette. Benim odama.
Yes, of course.
Gerçekten benim boğulduğumu düşündüklerine inanıyor musun? Elbette öyle.
Do you suppose they really think I'm drownded?
- Benim için yapabileceğiniz bir şey var. - Elbette...
There's one thing you can do for me.
Elbette, benim bir suikastçı olduğumu düşünmüyorsun.
Surely you don't think I'm an assassin.
- Elbette benim.
- Why, of course.
Elbette başkaları da oldu ama kendi ayırt etme kabiliyeti sayesinde benim müdahale etmeme gerek kalmadan onları bizzat kendisi eliyordu. Ta ki bir gece Ann Treadwell'in evinde verilen bir partiye kadar.
There were others, of course... but her own discrimination ruled them out... before it became necessary for me to intercede... until one night at a party at Ann Treadwell's.
Lord Farnsworth'un amcası benim. Elbette.
I am Lord Farnsworth's uncle.
Elbette, benim işim bu.
Sure, that's me all over.
Elbette kötüye gitmen kaçınılmaz ama bu benim suçum değil.
You'll go wrong somehow, but that's no fault of mine.
Elbette öyle,... benimle evlendin çünkü,... benim, evde güzel elbiseler giyeceğimi,... modaya uygun kıyafetlerle,... kullanacağın insanları etkileyeceğimi düşündün.
Of course you didn't, you married me because you thought I was pretty enough to dress up this house and wear fashionable clothes and impress people you could use.
Elbette bu kız, benim tarafımda olmayan tek kişi.
Of course... this girl, she's the only one I know who is not on the me side.
Elbette, anlayacağın gibi sana ödeme yapamam fakat uyumak için iyi bir yatağın, çorba pişirmek için bir mutfağın olur. Sabahları dükkanı açarsın... Biraz düğme ve iğne satarsın benim küçük yardımcım olursun, ne dersin?
Of course, you understand I can't pay you while you learn, but you'll have a nice bed to sleep in and a stove to cook a little supper, and in the morning, you will open the shop and sell a few buttons and pins and, uh... be my little helper, huh?
- Elbette öyle, sonuçta benim kızım.
- Of course she is, she's my daughter
- Elbette anne, benim için sakıncası yok.
- Well, sure, Ma. It's OK with me.
Elbette. Memnuniyetle yardımcı olurum, bu benim işim.
And I don't understand many thing... can you..
Bu sadece benim görüşüm elbette.
That's just a personal opinion, of course.
- Kitabı benim için getirebilir misiniz? - Elbette getiririm.
Just get that press book for me, will you?
Sizin için eski bir hikaye elbette ama benim için yepyeni. Güzel.
Good.
Elbette, benim evim böyle değil.
Of course, my house is... nothing like this.
Babanla benim elbette.
Why, your father's... and mine
Benim de hatam elbette.
Of course, it was my fault too.
Benim tercih ettiklerim değil elbette.
Certainly not men of my choice.
- Elbette ki benim...
- Surely you don't think...
Elbette, zaten benim de konuşmak istediğim konular var.
- I have some things to tell you too.
Benim onlardan ettiğim kadar değil elbette.
Well, not as much as I hated them.
- Evet, evet. Elbette. Müdür Bey, kayınpederim dedi ki en iyisi benim mesleğini devam ettirmemmiş.
He said I should take over his job, but I didn't want to.
Resim işi elbette çok fazla zaman ve çaba gerektiriyordur ama benim işim de öyle.
Of course, painting takes lots of time and effort but so does mine, you know?
Elbette. Benim olacaksın.
Of course you'll be mine.
Elbette şu anda benim için sadece akademik bir mesele ama geçmişe bakınca sabit bir şey aramamayı yerinde görüyorum.
Of course, it's purely an academic question with me now... but in looking back, I think it's best not to look for a fixed thing.
Acele et elbette el Maakje benim için endişelenmiyor.
Hurry, Sure Hand. Maakje not worry about me.
Elbette, kızkardeşim ve babam, benim için çalışıyorlar.
Sure, my sister and my pa, they work for me.
Elbette, biz benim hakkımda konuşuyorduk, değil mi?
Yeah, we sure was talking about me, wasn't we?
Elbette, benim için değildi.
Of course, it wasn't for me.
Elbette seni götürürüm. Benim evim senin evin.
You are more than welcome if it's both of you.
Elbette bu plan benim tarafımdan bir blöftü. Bu tür muziplikleri seven Sam için de öyle.
Of course, this plot was all a bluff on my part, and on Sam's, who loved this kind of joke.
- Elbette, benim.
- Charlotte!
Elbette, Müfettiş Clouseau. Artık benim sorumluluğumda değil.
Of course, Inspector Clouseau, now that it is no longer my responsibility.
Elbette, tüm haber kaynakları kesildi, ama benim kaynağım çok kesindi.
Of course, there's a total news blackout, but my informant was very plain.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]