Ama bu doğru translate Spanish
3,162 parallel translation
Üzgünüm, ama bu doğru.
Lo siento, pero es verdad.
İnanmazsan inanma, ama bu doğru.
Está bien si no me crees, pero soy de allí.
Ama bu doğru olamaz.
Pero esto... No puede estar bien.
Evet ama bu doğru söylemediği anlamına gelmez.
Sí, eso no quiere decir que ella no tenga razón.
- İstiyor ama bu doğru değil.
Lo quiere, pero no es verdad.
Kılıç havalı, Ama bu doğru görev için doğru hatıra gibi görünüyor.
La espada fue genial, pero esto pareció el recuerdo perfecto, para la misión perfecta.
Buna inanmak zor biliyorum ama bu doğru.
Sé que es difícil de creer, pero es cierto.
Ama bu doğru değildi.
Pero no lo está.
Ama bu doğru değil.
Pero eso no es verdad.
Çoğu insanın da düşündüğü bu, görüyor musun West Ham'ın düştüğünü çünkü artık iyi olmadıklarını düşünüyorlar, ama bu doğru değil.
Eso es lo que mucha gente cree, que el West Ham descenció porque no eran buenos, pero eso no es verdad.
Beyler, çoğu insanın düşündüğü şey West Ham'ın düştüğü çünkü artık iyi değiller ama bu doğru değil.
Chicos, mucha gente cree que el West Ham descendió porque no eran buenos, pero eso no es verdad.
Hayır. - Ama bu doğru değil, Gautam.
- Pero eso no es cierto, Gautam.
Aksi halde fikrini bizim önceki eserlerimizden çaldığın hakkında karşı dava açarız. Ama bu doğru değil.
De otro modo vamos a contrademandar por plagiar en su presentación nuestras obras anteriores.
Ama bu doğru değil. Ve durdurulmalı.
Pero esto no está bien.
Doğru şeyi yapmak istiyorum ama, bu kadar doğrusunu değil. Bekle.
Quiero hacer lo correcto aquí, pero no tan correcto.
Ben de elmalı turta tarifimin doğru olduğunu sanmıyorum, ama bu bir tane yapmama engel olmadı.
Y yo no sabía la receta de un pastel de manzana, pero eso no me impidió hacer uno.
Zor olduğunu biliyorum ama bu koşullar altında bence doğru olan fişi çekmek.
Sé que es duro, pero dadas las circunstancias, creo que lo correcto es desenchufarlo. ¡ Oh, Dios!
- ama bu doğru değil.
- Hola.
Bunlar doğru olabilir ama bu gezegende, o adamla yatmam için beni sarhoş edecek kadar güçlü bir içki yok.
Todo eso puede que sea verdad. Pero no hay nada en este planeta. Que me pueda drogar lo suficiente.
Lois, kızgın olduğunu biliyorum, ama bence bu doğru şeyi yaptığımı gösterecek.
Sé que estás molesta, pero creo que esto probará que hice lo correcto.
O kadar komik olmayabilir ama bu gerçekten doğru.
Quizás no es tan divertido como quisieras, pero es verdad.
Bu konuyu açmak için doğru zaman olduğunu düşünmüyorum ama...
No creo que este sea el momento adecuado para sacar esto, chicos, pero...
Bazı şeyler bu gezegende doğru, ama diğerlerinde olmayabilir.
Algunas son verdaderas en este planeta, pero no necesariamente en otros.
Ben de bu konuda sizden iyi hissetmiyorum, ama şuan doğru bir şey yaptık.
No me siento mejor que ustedes por eso, pero hemos hecho lo correcto.
Bunun mümkün olabileceğini sanmıyordum ama kontrolü ele alışın, beni bu kargaşadan kurtarışın seni doğru bir şekilde yetiştirdiğimi düşünmemi sağlıyor.
No pensé que esto iba a ser posible, pero la forma en que tomaste el control, hacerme salir de este lío, me hace pensar que hice algo bien en tu educación.
Planım bu, ama önce doğru adamı bulmam gerek.
Ese es el plan, pero primero debo encontrar al hombre adecuado.
Kötü biri olmadığını görüyorum ama tüm bu olanlar, hiç doğru değil.
Puedo ver que no eres mala persona, y todo este asunto no está bien.
Ama Global dava edildi, bu doğru değil mi, Steve?
Pero demandaron a Global, ¿ no es verdad, Steve?
Ama Tanık Koruma programındaki bazı insanlar doğru olan şeyi yapmak için bu programdaydı. Herkes senin gibi ağlayıp sızlayan, cinayet işleyen, bir boka yaramayan sadece hapis yatmaktan kaçan çalışan kişiler değil.
Excepto que algunos estaban en Protección al Testigo porque quisieron hacer lo correcto y no porque fueran una mierda temerosa y homicida como tú que solo quería evitar la cárcel.
Bu pek dogru degil ama yine de rica ederim.
Bueno, es más de franela, pero de nada.
Ama, Efendim, bu doğru değil.
- Pero, Su Majestad, eso no es cierto.
Üzüldüğü doğru ama bu durumdan çıkaracağım olumlu sonuç iyi şarkı söyleyebildiğim oldu.
Sí, estaba alterada, pero por el lado positivo, lo que saco de esta experiencia es que, sé cantar.
Ama bir şekilde sen söyleyince bu doğru geldi.
Pero si lo dices tú, parece más creíble.
Her gün bu işi yapıyoruz. Ama iki yakamız bir araya gelmiyor. Bu doğru bir şey değil.
Haciendo lo que hacemos todo el día y no tener dos monedas que se rocen por la noche... está mal.
Bu işte geçirdiğim onca senede rozeti olan birinden duyduğum en aptalca replik bu. - Doğru değil demek değil ama.
Sabes, en todos mis años trabajando en esto, es la primera vez que he escuchado una frase tan estúpida viniendo de una placa.
Orada ne bulacağımı bilmiyorum ama bu yapılacak doğru şey.
No sé qué voy a encontrarme allí, pero es lo correcto.
Yapma ama. Bu doğru değil.
Venga, eso no es verdad.
Doğru. Ethan'a asla inanmam ama bu defa inanıyorum.
Es verdad que nunca he creido a Ethan, pero esta vez sí que lo hago.
Yem olarak kendini öne sürmesi biraz delice idi... ama... bu yüzden bazen seçim yaparken doğru yada yanlış olduğuna bakmamak lazım!
Ha sido de locos, eso de hacer de cebo... ya sabes. Estaba seguro de que consiguirías que nos mataran a todos... Pero hey... supongo que puedo equivocarme alguna vez ¿ no?
Özür dilerim ama bu tam olarak doğru değil.
Lo siento, pero sabes, eso no es exactamente cierto.
Tek bildiğim bu ama doğru.
Es todo lo que sé, pero es la verdad.
... ama bu inişli çıkışlı savaş bir sona doğru... yaklaşıyor. "
Sin embargo, es un combate desigual que está tocando a su fin.
Sen gelmeden, Vanessa'yla konuşuyordum ki bu tamamen doğru. Ama biliyor musun?
¿ pero sabes qué?
Çünkü ödevim var ve bir yetişkin bu durumda evde kalıp ödevini yapar. Doğru, ama bence gitmelisin.
Oh, porque, tengo deberes, y como adulto tengo que quedarme en casa y hacerlos.
Doğru ama bu katil hızla yerel basının ilgisini çekmeye başlıyor. Uyuşturucu, gangsterler ve bir yaşam koçu.
Cierto, pero este homicidio se está llenando... con las cosas que los medios locales adoran... drogas, mafiosos, un guía de vida.
Bu doğru, ama ben hâlâ seni düşünüyorum. Elbette düşünüyorsun.
Es cierto, pero sigo pensando en ti.
Aslında bu adımı iki hafta sonra almak isterdim... ama belki de bu doğru zamandır...
Idealmente, queria llegar a este paso despues de 2 semanas. Pero quizas este sea el momento indicado.
Onu çok severdim, bu doğru ama başına bir taç geçirirse o artık Sezar olmayacak.
Le tenía cariño, es verdad, pero si no pudo ponerse una corona en su cabeza, no es más César.
Evet, mecbur değiliz, bu doğru ama, soruma cevap vermedin.
No estamos obligados, es cierto. Pero no respondiste.
Gördüğün üzere T-Hücreli lenfoma yerine Hodgkin's lenfoma için tedavi gördün ama artık doğru bir tedavi planıyla bu şeyi yenebilirsin.
Ves, fuiste tratada de linfoma de Hodgkin, cuando debías haber sido tratada de linfoma de células T. pero podemos darte el tratamiento ahora y vencer el cáncer.
Bu doğru plaka ama yanlış araba.
Esas son las placas correctas, pero el coche equivocado.
ama bu doğru değil 56
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17