Ama bu önemli değil translate Spanish
439 parallel translation
Benim için hala bir yabancısınız, ama bu önemli değil.
Sigue siendo un extraño para mí, pero no importa.
Sen henüz gençsin, ama bu önemli değil.
Todavía eres joven, pero no importa.
Mükemmel olmaz belki, ama bu önemli değil, öyle değil mi?
No tendríamos lujos pero es lo de menos ¿ no crees?
Ama bu önemli değil.
Pero eso no importa.
Generallerin toplandığı büyük bir bina ama bu önemli değil.
Un edificio donde se reúnen los generales. Pero eso no importa.
İçinde hasta olan bir bina, ama bu önemli değil.
Un gran edificio con pacientes, pero eso no tiene importancia.
Güneş sistemindeki ateş topu, ama bu önemli değil.
La bola ardiente de nuestro sistema solar. Pero eso no importa ahora.
Balık tutan biriyle ilgili ama bu önemli değil.
Es de un hombre que atrapa a un pez. Pero eso no tiene importancia ahora.
Sonra onu kaybettim. Ama bu önemli değil.
Pero, carajo, eso da igual.
En başınadan beri, kendim dahil - ama bu önemli değil.
A menos que yo haya sido uno desde el comienzo - pero eso no es importante.
Bunun kitaba konma sebebi, o ufak çocuk ve o beş kadın ama bu önemli değil, çünkü bunu onlar buldular,
Da igual que no fuera escrito para ellos. Fue escrito para el niño y las cinco mujeres. Pero eso da igual, porque ellos lo encontraron... y es la ley.
Bu suçlamaları yaparken, yazılı iftira suçu ile karşı karşıya kalacağımın farkındayım, ama önemli değil.
Al hacer estas acusaciones, soy consciente de que me expongo a que me demanden por difamación, pero eso no importa.
Ama bu hiç önemli değil.
Pero en verdad, no me importa.
Biliyorum bu kadar alçaldığım için beni suçlayacaksın, ama bu evliliği durdurduğum sürece ne düşündüğün hiç önemli değil.
Sé que me despreciarás por rebajarme a hacer eso, pero no importa. No me importa lo que me pase o lo que pienses de mí
Ama en önemli konumuz bu değil mi?
¿ Pero de que va todo esto?
Bir şey kanıtlamak için başladım bu işe ama artık önemli değil.
Empecé para probar algo, y ahora ya no tiene importancia.
Düzgün dönüyor gibi ama bu önemli şey değil.
Gira bastante bien, pero eso no quiere decir nada.
Şu anda geminin en önemli meselesi bu değil. Ama yine de çekilsin.
Ya no es lo que era, pero hágalo.
Ona göre önemli olan tek şey evlilik. Ama bu mümkün değil.
Con ella, sería boda o nada, y eso no es posible.
Evet, ama bu o kadar önemli değil.
Sí, pero eso no tiene importancia.
Yazılar benzeşiyor ama bu çok önemli değil.
Se parecen algo, pero eso no tiene mucha importancia.
Hayır, önemli değil ama... Huyum böyle, bu yaştan sonra da huy çıkmaz.
No, no, eso no tiene importancia, pero no puedo cambiar mis hábitos... a mi edad.
Niyetim özel yaşamınıza burnumu sokmak değil, ama bu çok önemli.
Perdona si soy indiscreto, pero esto es muy importante.
Ama şu anda bu önemli değil.
Pero eso no importa ahora.
Ama Dalekler değil, ki bu daha önemli.
Y los Dalek no lo son, lo cual es más importante, mi niña.
Zalim olmaya çalışmıyorum, beni anlıyorsun değil mi? Ama biliyorsun... Bu, hayatta kalmamız için çok önemli.
No intento ser cruel, compréndeme... pero sabes de algo vital importancia para nuestra supervivencia.
Ama bu benim için önemli değil.
Pero eso realmente no me importará.
Elbette süvariler mazi oldu ama asıl önemli olan bu değil.
Claro que la caballería es cosa del pasado, pero ese no es el asunto.
- - Dediğim gibi, ama bu insanlar bizi severdi Neyi kabul edecekleri önemli değil.
- Como dije, lo que les gusta a este gente es lo que van a aceptar, no importa quien intenta forzar a ellos.
Patron Kumakichi, Sode'ye kafayı takmış gibi görünüyorsun, ama bu benim için önemli değil.
Jefe Kumakichi, pareces terriblemente dependiente de Sode, pero ella no es importante para mí.
Benim fiziksel durumum önemli değil. Ama bu obelisk önemli.
Mi estado físico no es importante.
Önemli olan duyduğum hisler. İçimde büyük fırtınalar koptu. Ama açık söyleyeyim, dejenerasyon değil bu.
Lo que cuenta son sus fenómenos, la profunda deformación que ha causado en mí, que no es degeneración, que quede claro, porque si así lo fuese, lo habrías comprendido, dándote justamente asco o pena.
Para hep ödenir ama önemli olan bu değil.
El dinero es el pago, pero no es el motivo.
Asi olmayı beceremem ama üç kişinin sorunları bu çılgın dünyada pek önemli değil.
No soy muy noble, pero los problemas de tres personas no valen nada en esta locura de mundo.
Gözlerinin göremedikleri şeyler onlar için önemli değil. Ama Maureen, bu zamanda ilgili birileri olmalı.
No les interesa ver más allá de lo que ven sus ojos, pero Marina, tiene que haber alguien allí a quien le importe.
Hayır, hazırlık okuluna gitmiş birine benzemiyorsun, ama bu önemli değil.
- No, no tiene pinta.
Ama bu zaten önemli değil.
Esto aún no es nada.
Ama basit bir üşütme bu, önemli değil. Musar beni iyileştirir.
Sólo es un enfriamiento, Musa me lo ha dicho.
Önemli değil ama bu ziyaretinizi neye borçluyum?
Acepto sus disculpas, pero... ¿ A que debo el honor de su visita
Bu adam önemli biri değil, ama devlet içinde çok bağlantısı var.
- Alguien... de poca importancia pero tiene muchos contactos en el Gobierno.
Kesinlikle iyi. Korkunç hissediyor ama yaşayacak. Uzun vadede önemli olan bu değil mi?
Está bien, se encuentra mal pero vivirá, es lo importante.
Pek belirgin değil ama en önemli nokta bu.
Es algo extremadamente sutil y extraño.
Bu onun için önemli değil ama beni mutlu ediyor.
A ella no le importa y a mí me hace muy feliz.
Ama önemli değil. Bu yüzden ona kırgın değilim.
Pero no importa, no le guardo rencor por eso.
Ben birçok dehşetengiz savaşın muharibiyim... ama hiç bir savaş bundan daha önemli değil... ve bu son savaşı kazanmak niyetindeyim.
He librado numerosas batallas sangrientas. Pero no hay batalla más importante que esta, y pienso ganarla.
Gerçek bir sihirbaz için önemli bir iş değil ama maalesef benim işim bu.
No es un trabajo para un verdadero mago, pero he tenido peores.
Ama sonuçta önemli olan bu da değil.
Pero no se trata de eso.
Hayır ama önemli olan bu değil buradan ayrılayım yeter bana.
No,... pero eso no me importa, con tal de irme de aquí.
Bu eski dostlar da davranışlarımı beğenmiyorlar, ama önemli değil.
Nuestros viejos amigos, aquí no me importa ya sea por mi comportamiento, pero está bien.
Ama önemli olan bu değil.
Pero ese no es el punto.
En az 4 saat burada kalacağız demektir. Ama önemli olan nokta bu değil.
Podríamos estar aquí horas.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23