Ama bu çok saçma translate Spanish
312 parallel translation
Ama bu çok saçma. Ben o otobüsün yolcusuydum.
Pero, es ridículo.
Şirket, yüklü meblâğda ödeme yaptığı zaman, kontrol etmek rutin bir işlemdir ama bu çok saçma.
Solemos comprobar cosas cuando hemos pagado mucho dinero. - Pero esto es ridículo.
- Ama bu çok saçma.
- Pero es ridículo.
- Ama bu çok saçma.
Pero esto es ridiculo.
Ama bu çok saçma.
Es absurdo.
Ama bu çok saçma.
Pero es absurdo.
Ama bu çok saçma.
Pero eso es ridículo.
- Ama bu çok saçma.
- Qué tontería.
Ama bu çok saçma.
¡ Pero eso es ridículo!
Kız kardeşinden aldığını söylemiş. Ama bu çok saçma.
Ella dice que se lo dio su hermana, pero eso es ridículo.
Ama bu çok saçma! Dünyadan haberin yok!
Eso es una locura, ¿ no te das cuenta?
Ama bu çok saçma.
Esto es ridículo.
Seve seve sağlık muayenesinden geçerim. - Ama bu çok saçma.
- Eso es ridículo.
Ama bu çok saçma! Ben hayatımda elime silah bile almadım.
Es ridículo, no he empuñado nunca un revólver.
Ama bu çok saçma.
Pero es aberrante.
Ama bu çok saçma.
Pero es ridículo.
Çok uğraştığınızı biliyorum, ama bu çok saçma.
Sé lo que está intentando, pero es de locos, ¿ lo sabe?
Bilirsin, hep kendi oyuncak trenim olsun isterdim, ama bu çok saçma.
Siempre quise un tren de juguete, pero esto es ridículo.
Olacak şey değil, çöpçatanlığı duymuştum ama bu çok saçma.
Jesús, sabía lo de la celestina pero esto es ridículo.
Bir kadının benimle ilgilenmesi hoşuma gidiyor ama bu çok saçma.
Me gusta cuando una mujer está caliente para mí, pero esto es ridículo.
Ama bu çok saçma.
Eso es ridículo.
Ama bu çok saçma değil mi?
Pero eso es ridículo, ¿ no?
Penis hasedini duymuştum ama bu çok saçma.
Sé de envidia al pene, pero esto es ridículo.
İzleyicilerin katıldığı programlar duymuştum, ama bu çok saçma.
Esperen un minuto. He oído sobre la participación del público, pero esto es ridículo.
Bu oyun neyin nesi bilmiyorum ama bu çok saçma.
Richard, no sé a qué estás jugando pero esto es ridículo. - Me voy de aquí.
Üzgünüm, ama bu çok saçma.
Perdón, pero a mí me parece ridículo.
- Yakasına sorun yapışan.. insanlar duydum.. .. ama bu çok saçma..
Hay gente que se queda pegada a la silla pero esto es absurdo.
.. sorun yapıştığını duydum ama bu çok saçma..
Hay gente que se queda pegada a la silla, pero esto es absurdo.
- Canım bu tamamıyla benim hatam.. yakasına sorun yapışan insanları duydum ama bu çok saçma..
Es culpa mía. Yo digo : "Hay gente que se queda pegada a la silla"
- Yakasına sorun yapışan insanları duydum ama bu çok saçma.. - Ve kapıyı açtı..
Hay gente que se queda pegada a la silla, pero esto es absurdo.
Biliyorum bu çok saçma ve melankolik ama uzakta olduğum her gün onu düşündüm.
Sé que es tonto y sentimental, pero he pensado en ella todos los días durante los años que he estado fuera.
Sana saçma gelebilir, Hubka, ama korkarım bu Bay Merling için çok uygun.
Puede que no tenga sentido para ti, pero temo que es decisión del Sr. Merling.
Senin hakkında daha çok şey öğrenmek istiyorum Harry Tristan Dean. Ama bu saçma suç oyununa devam etmek istiyorsan ne önemi var.
Hay mucho más que quisiera saber de ti, Harry Tristan Dean pero si tú insistes en este ridículo asunto, ¿ para qué?
- Bu çok saçma geliyor ama.
Pues no tiene sentido.
Cinayet ihtimali? Ama bence bu, çok saçma.
¿ Posibilidad de asesinato?
Ama bu çok saçma.
Vio a la Reina Roja corriendo.
Oranın güzel bir mülk olduğunun farkındayım ama onun bize bizim ona olduğundan daha fazla ihtiyacı var. Bu çok saçma. Beğenmiyorsa başka kapıya gitmesini söyle.
Bueno, si a él no le gusta, dile que lo olvide.
Takdire değer ama sanığa karşı bu kadar net deliller varken çok saçma bir hareket.
Comandante, el consejo solicita un transbordador para traer prisioneros de la nave a Galáctica.
Takdire değer ama ona karşı büyük delillerin ışığında bu çok saçma.
Una postura admirable, pero muy tonta en vista de las abrumadoras pruebas en contra del acusado.
Bu çok saçma gelebilir, ama Yargıç Fleming'i götürdüler.
Puede que suene a locura pero han quitado al juez Fleming.
Ahbap ilişkilerini duymuştum ama bu da çok saçma.
He oído del sistema de compañeros, pero esto es ridículo.
Yani Arlena'yı sevdiğim için benden nefret ettiğini biliyorum ama... bu gerçekten de çok saçma!
Me odia porque yo adoraba a Arlena, ¡ pero esto es ridículo!
Ama bu çok saçma.
¿ Por qué no he de ver a Doug?
Hadi ama! Bu çok saçma. Alf'e kazandığını söyleyelim gitsin.
Es una tontería, digámosle a Alf que ganó.
- Ama o zamana kadar istediğini almıştın. - Bu çok saçma.
- Pero ya tenías lo que querías.
Ama bu çok saçma.
Pero eso es absurdo.
Ama bana söz vermeni istiyorum. Başka ilan yok! Bu, çok saçma!
Pero prométeme que no vas a volver a poner uno de esos anuncios. ¡ Es ridículo!
Ve bu saçma biliyorum, ama biliyorum iyi olacak, olabilir ve... seni çok özledim.
Y este será un apartamento ridículo, pero llegaré gradualmente y será hermoso, podría serlo, creo yo. Y yo... te anhelaba tanto.
Bu çok saçma biiyorum, ama tüm ömrüm trenlerde geçtiği halde, hala tünellerden ölesiye korkarım.
He viajado en tren toda mi vida y sé que es ridículo pero me asustan los túneles.
Seni bu çarşafların üstünde elde etmek isterdim ama çok saçma olurdu.
Quisiera meterme en esas sábanas... ¡ Pero eso es ridículo!
Evet, tüm hayatım boyunca. Birbirimizi çocukluğumuzdan beri tanırız, ama onun sineği bile incetemeyecek, şefkatli bir kalbi vardır. Bu işin ona yüklenmesi onu gerçekten tanıyan birisi için çok saçma.
Si, toda mi vida nos conocemos el uno al otro, desde que eramos niños pero el es de tan buen corazòn....... esta acusación es absurda para cualquiera que realmente lo conoce.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23