Ama bu gerçek translate Spanish
1,880 parallel translation
Ama bu gerçek kase değil ki?
- Sí, pero no es la auténtica ensaladera.
Ama bu gerçek değil ki.
Pero esto no es real.
Benim deli olduğumu düşünüyorsun, bunları hayal ettiğimi. Ama bu gerçek.
Que lo imaginé, pero fue real.
Yani, daha önce yaşadığımız her şey oldukça kolay işliyordu ama bu gerçek hayat.
Me refiero a que las cosas siempre fueron tan fáciles entre nosotros, pero esto es la vida real.
Dollhouse fantezi satar ama bu gerçek amaçları değil.
Dollhouse vende fantasías, pero ése no es su propósito.
- Pek sayılmaz, hayır, ama bu gerçek hayat, bu yüzden belki şansımız olabilir diye düşünüyorum.
- No mucho, no. Pero esto es real, así que igual sí.
Bazıları buna inanç diyebilir, ama bu gerçek inanç değildir.
Algunos podrían llamarlo fe, pero eso no es fe real.
Ama bu gerçek olmadığını göstermez.
Pero no significa que no sea real.
Evet, kakma ama bu gerçek.
Sí, no soy engreído si es la verdad.
Ama bu gerçek.
Pero esto es real.
Ama eğer set bu kadar küçükse, gerçek hayatta, o zaman Rover McGillaray bayağı kısa olmalı, öyle değil mi?
Oye, pero... si el decorado es tan pequeño en realidad, Rover McGillaray debió ser muy bajo, ¿ no?
Ama bu dünyada gerçek mutluluk diye bir şey yok değil mi?
Pero no existe tal cosa como la verdadera felicidad en este mundo, ¿ verdad?
Eğer ortada ürünle ve ürünle senin arandaki ilişkiyle ilgili bir gerçek yoksa bu ürünü aldığında çılgınca gelebilir ama asıl söylemek istediğin şudur
Si hay una verdad en ello, no es una verdad sobre el producto no es ni una verdad de tu relación con el producto, cuando lo compras Suena a locura, pero creo que lo que dices es : "Soy parte de la gente que entiende este humor"
Ama gerçek adım Sonny Benson ve bu gey ve lezbiyen ailesini seven straight bir adamım.
Pero mi nombre real es... Sonny Benson. Y soy un hombre hetero... que quiere a su familia gay y lesbiana.
Bir taraftan bunun gerçek olmadığını çünkü bunun, bizim gerçek anlayışımızla uyuşmadığını düşünürsünüz ama bir yandan da bu gerçek ama dersiniz.
Una parte de ti rechaza lo que estás viendo porque realmente no encaja con nuestra idea ordinaria de la realidad. Pero la otra parte grita : "Pero esto es real".
Bu gerçek bir trajedi. Ama geleceğe ulaşmanın her zaman riski vardır.
Eso es una tragedia, pero siempre hay riesgos cuando se avanza hacia el futuro.
Gerçek şu ki, doktorların ne kadar endişelendiğini Lucas'ın nasıl dehşete düştüğünü görüyorum bu yüzden bunların üstesinden gelmek için güçlü olmaya çalışıyorum ama korkuyorum, anne.
La verdad es que veo lo preocupados que están los médicos y lo asustado que está Lucas así que intento ser fuerte, pero también tengo miedo, mamá.
Ama bu söylediklerimden gerçek Bakıcı Deb'e bahsetmek yok, tamam mı?
Pero no le digas a la verdadera niñera Deb que dije eso, ¿ sí?
Ama gerçek şu ki, bu onun suçu değildi.
Pero no fue su culpa.
Bana güvenemeyeceğini düşünüyorsun. Bu düşünceye kulak vermeni anlayabiliyorum ama asıl bu işin gerçek sorumlularını suçlaman gerekiyor.
Crees que no puedes confiar en mí y entiendo que eso te desanime, pero asegúrate de poner las culpas donde deben ir.
Ama bu onların gerçek olmadığı anlamına gelmez.
Pero eso no significa que ellos no sean reales.
Ama, Sarah, bu şeyi kafamdan çıkarmak istiyorum böylece eski hayatıma dönebilir ve gerçek bir ilişki yaşayabilirim.
Pero, Sarah, quiero sacarme esta cosa de la cabeza para así regresar a mi antigua vida, y tener la oportunidad de estar en una verdadera relación.
Ama gerçek şu ki bu senin elinde değil.
Pero la verdad es que eso está fuera de tu alcance.
Yani bu gerçek bir tedavi değil ama diyet ve fiziksel aktiviteler...
No tiene cura, pero su dieta y actividades físicas...
Evet ama bu çok anlamsız. Çünkü Mike bunun gerçek olmadığını biliyordu.
Sí, pero no tiene ningún sentido, Mike sabía que no era real.
Evet ama bu şey gerçek mermi atıyor.
Lo sé. Oye, ésta grandullona dispara munición de verdad, ¿ sí?
Ama bu... Bir deniz olacak. Gerçek bir deniz.
Pero esto, habrá un mar - Un mar verdadero - rodeando el parque, que se partirá cada 30 minutos.
Bu bir gerçek, onu seviyorum. Ama bu, bir evladın sevgisi değil.
En el fondo la quiero, pero no es el amor de un hijo.
Normalde bu tip abuk sabuk konularda çok titizdir ama eğer hayat kurtarıyorsan sanırım gerçek bir itfaiyeci için ayrıcalık yapabilir.
bueno, normalmente ella es muy rigurosa Por "verities and balderdash" ( disco de Harry Chapin ) Pero si tu estabas fuera salvando vidas,
Servis falan olacak ama satış ekibine yardım edeceksin. Gerçek işin bu.
Es hora de las ventas, el servicio vendrá después Ese es el trabajo real.
Belki bu bininci kez oluyordu ama artık gerçek amacını ve kaderini biliyordu.
Esto es mil veces mayor, ahora él siente que tiene un verdadero propósito y un destino.
- Ama bu seferki gerçek.
- Pero esta vez es real.
İşin aslı tüm örneklerin kaybolduğunu düşünüyordum ama bu Çin'deki Homo erectus'un gerçek bir fosili.
Sinceramente pensé que todos los especímenes se habían perdido, pero este es un fósil auténtico de Homo erectus de China.
Hank'in masum olduğunu düşünüyorsun, Old Sonora'ya geri dön ve kanıt bul, ama bu kez kasabaya sihirli bir yermiş gibi bakma orası Lassiter için sihirli. Aksine gerçek neyse ona bak.
Si piensas que Hank es inocente, regresa a Old Sonora y logra alguna prueba, pero esta vez no mires la ciudad como ese lugar mágico que tanto significa para Lassiter.
Ama bu dördü, sadece bu dördü gerçek.
Pero estos son los cuatro, los únicos cuatro que cuentan.
Ama dünyanın önce gelen bilim insanlarına göre bu sadece en kötü senaryo değil, bu gerçek bir olasılık.
Pero según algunas de las mentes más destacadas del mundo eso no es sólo en el peor escenario, es una posibilidad real.
Bunu sana daha önce söyleyen oldu mu bilmiyorum ama balayının bitmesi gerekir. Bu gerçek değil.
No sé si alguna vez alguien te ha dicho esto, pero la luna de miel se supone que tiene que acabarse.
Çoğu kaya tırmanış kazalarının yapay duvarlarda olduğu doğru,... ama gerçek kayalıkların yanında bu hiç kalır.
Es cierto que la mayoria de los accidentes de escalada ocurren en paredes artificiales. Pero ni se acercan a lo malo que ocurre en las rocas de verdad.
Belki. Ama bu bana biraz gerçek dışı gibi geldi.
Pero me parece un poco irreal.
Bu şehirde gerçek dost bulmak zor ama ne mutlu bana ki bir bina dolusuyla birlikte yaşıyorum.
En esta ciudad, los verdaderos amigos... son difíciles de encontrar, y tengo suerte... al decir que vivo en un edificio lleno de ellos.
- Yani ama gerçek bu.
- Pero es cierto.
Üzgünüm ama gerçek bu.
Lo siento, pero es la verdad.
Ama bilmiyordum bu oyunun yalanlar ve açgözlülükle dolu gerçek anlamını.
Nunca me percaté... No fui capaz de ver el verdadero motivo detrás de ese horrible juego de mentiras y codicia.
Peki, hadi ama, bütün bu olayda ki gerçek pislik Naomi.
Vamos, la verdadera estúpida es Naomi.
Peki, eğer geceleri uyumana yardımı olacak şey buysa tamam. Ama gerçek bu değil.
Muy bien, si eso es lo que te ayudará a dormir por las noches, pero no será la verdad.
Ama aslında Addison ve ben bu sabah gerçek bir sohbet gerçekleştirdik. Umuyorum ki durum kısa zamanda normale dönecek.
Pero, uh, Addison y yo tuve una conversación de esta mañana, así que espero que las cosas se volver a la normalidad pronto.
Ama ya bu gece Patrick'le olacaktım ya da K.C.'nin müşteri listesiyle. Gerçek bir dost olsaydın bana sorununu söylerdin... -... ve birlikte çözerdik.
Pero ya sea Patrick esta noche o los clientes de K. C. en la fiesta de Chuck una verdadera amiga hubiera acudido a mí con el problema y lo hubiéramos resuelto juntas.
Ama gerçek bu.
Es la verdad.
Seni beni sevmeye programladılar. Ama beni seni sevmeye programlamadılar, bu bir gerçek.
Te programaron para amarme, pero la verdad es, que nadie me programó para amarte.
Oh, üzgünüm, canım ama gerçek bu.
Lo siento, querida, pero es la verdad.
Ama asla görmediniz. Bu yüzden televizyon için bizim çocukları gerçek dünyaya, gerçek durumlara gerçek hayata, gerçek insanların karşısına çıkardık ve neler olacağını gördük.
Nunca lo han visto realmente, así que lo que decidimos hacer para nuestro programa de TV es que sacamos a nuestro pequeños muchachos al mundo real, vida real, situaciones reales con gente real, y vimos que podría pasar
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23