Ama bu saçmalık translate Spanish
324 parallel translation
Ama bu saçmalık.
Pero eso es ridículo.
Hadi ama bu saçmalık ve siz de bunun farkındasınız.
Vamos. Eso es una tontería, y usted lo sabe.
Kusura bakmayın Bayan Muir, ama bu saçmalık.
Si me lo permite, Sra. Muir, son tonterías.
Ama bu saçmalık!
Qué ridículo.
Öyle görülüyor ki insanlar bu parkın Watanabe'nin eseri olduğunui düşünüyorlar. Ama bu saçmalık.
Algunos parece que creen que lo construyó el Sr. Watanabe, pero eso es ridículo.
Kalmak isterdim ama bu saçmalık iştahımı kapatıyor. Kusuruma bakmayın.
Lo siento, pero esta comida italiana me ha estropeado la digestión.
Ama bu saçmalık. Filmden saat 11'de döndük ve Scarlett hemen yukarı çıktı.
Regresamos del cine alrededor de las 11 : 00... y Scarlett subió a su cuarto.
- Ama bu saçmalık!
- Pero eso es injusto.
- Ama bu saçmalık!
- ¡ Pero eso es ridículo! .
Ama bu saçmalık.
Esto es estúpido.
Bak Emily, ara sıra kıskançlık yapmana aldırmıyorum ama bu saçmalık.
No me importa que te pongas celosa de vez en cuando... ¿ pero no es ridículo esto?
Ama bu saçmalık, Jane!
¡ Esas son tonterías, Jane!
- Oh. - Ama bu saçmalık.
Pero es una gilipollez.
Üzgünüm Yüzbaşı, olumsuz bir görüş bildirmek istemem ama bu saçmalık.
Perdone, capitán. Lo siento. No quiero parecer pesimista, pero esto es una cagada.
Hayatın kısa olduğunu duydum, ama bu saçmalık.
Había oído que la vida era corta, pero esto es pasarse.
- Ama bu saçmalık!
- Eso es ridículo.
Gerekirse ta Güney Amerika'ya kadar onu takip etmeye yetkim var... ama bu saçmalık bitsin artık.
Tengo autoridad para cazarlo desde aquí hasta Sudamérica si es necesario... pero quiero que acabe este desatino.
Ama bu saçmalık gerçek değil.
Pero esa mierda no es la verdad.
Özür dilerim, ama bu saçmalık.
Perdona, pero esto es una tontería.
Size bunu kim söyledi bilmiyorum ama bu saçmalık.
No sé quién le dijo eso, pero es una tontería.
Ama bu saçmalık.
Eso es ridículo.
"Ama bu saçmalık" "Bu onur verici"
Es una tontería. Es más que nada algo honorario.
Ama bu saçmalık için yer vardı!
¡ Pero había espacio para esta basura!
Sen onun yerinde oynuyorsun. Ama bu saçmalık.
Sí, pero esto es ridículo.
Ama bu Bay Madeleine. Saçmalık!
- Pero, Monsieur, eso es absurdo.
Bu saçmalık için vaktimiz olmadığını biliyorsun ama son yaklaşınca, bir şeyler yapman gerekiyor.
Sabes, ninguno teníamos tiempo para esta mierda, pero cuando el final está cerca, necesitas algo.
Ama bir maymun getirmek, bu saçmalık.
Pero traer al mono, ¡ eso sí es ridículo!
Hadi ama, müfettiş. Bu deniz kızları ve inciler saçmalığını gerçekten yutmuyorsun ya?
Seguro que usted no cree en ese disparate... sobre sirenas y perlas.
Ama bu saçmalık.
Eso no tiene sentido.
Hayır, bayım, bu saçmalık, ama doğru bile olsa tüm ev kötülükle dolu bile olsa...
No, señor, es ridículo, pero aunque fuera verdad aunque estuviera llena de maldad...
Latin, evet.Ama bu doğulu saçmalık, yok.
Latín sí, pero éste parloteo oriental, no.
Yetti ama artık bu saçmalık.
Me estoy cansando de tu desconfianza.
Bir sürü saçmalık demiştim daha önce efendim. Ama siz de bilirsiniz ki bu hikayeler bir başladı mı çok hızlı yayılır.
Ya le he dicho que para mí no son más que tonterías, pero estas historias se propagan enseguida.
Benden izimden gelecek komedyenler yetiştirmemi istediler ama yapamam çünkü bu hep aynı saçmalık.
Me pidieron que fuera a las marchas.
Haydi ama, bununla mastürbasyonu kastetmedim. Bu saçmalık!
¡ Vamos, no me refería al acto de hacerse la paja!
Ama bu saçmalık.
Pero eso es absurdo.
Mac. Kaba geliyor biliyorum. Ama bu sadece romantik saçmalık.
Mac, sé que suena cruel, pero eso es romanticismo estúpido.
Ben doğru anladım mı bilmiyorum, ama öyle demek istediğimi düşünüyorum, eğer biz savaşın eşiğinde isek, bu konuda bir şey yapamayız. Saçmalık!
No se si entendí correctamente, pero creo que quiso decir que si estamos al borde de la guerra, no podemos hacer nada.
Bu saçmalık tatlım. Gran seni seviyor.
Eso es una tontería, cariño, tu abuela te ama.
Son haftalarda sana oldukça fazla anlayış gösterdim ama artık bu saçmalığa tahammül edemem.
Deje pasar muchas cosas esta semana. Pero no voy a tolerar este comportamiento.
Onlar da yemek servis ediyorlar ama toplum der ki "Buradaki adamlara değil, buradaki adamlara bahşiş verin." Bu saçmalık!
Te sirven comida, pero la sociedad dice : "No den propina a esta gente aquí, pero sí a éstos". Eso es pura mierda.
- Ama ona kim neden zarar versin? - Bu saçmalık.
¿ Quién podría haberlo hecho?
Şey, iyileştiğimi söylüyorlar ama ben bu saçmalıklara inanmıyorum artık.
Bueno, dicen que estoy mejor, pero ya no me creo nada de eso.
Güzel, geçmişte bu kadar çok ucuz dolandırıcılık saçmalığı becermişsin ama bu sadece benim param değil.
No sé qué calderilla de mierda habrás ganado, pero aquí no hablamos sólo de mí.
- Kusura bakma ama saçmalık bu.
- Eso es ridículo.
Ama bu değişimi saçmalık olabilir.
Esta conversión suya podría ser mentira.
Ama su anda bu sacmalık bizi kıçımızdan düzüyor.
Pero ahora, con esta basura, nos arruinó.
Sana bu saçmalığı kimin anlattığını bilmiyorum ama bu gemiden ayrılmanın gerçek nedeninin şu kız olduğunu düşünüyorum.
No se quién te ha estado mintiendo, o si te lo estás inventando,... pero, ¿ sabe lo que creo? Creo que la razón por la que quieres abandonar el barco es esa chica.
Ama şimdi bu saçmalık.
Pero ahora esta mierda.
- Saçmalık biliyorum ama gerçek bu.
- Pero es la realidad.
- Hadi ama saçmalık bu!
Basta, eso es absurdo.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23