Ama bu şekilde değil translate Spanish
308 parallel translation
Seni seviyorum Frank, seni istiyorum ama bu şekilde değil.
Te quiero, Frank, y te deseo, pero no así.
- Ama bu şekilde değil.
Pero no así.
Seni istiyorum ama bu şekilde değil.
Te quiero, pero... no podemos vivir así.
Herşey aşk için. Ama bu şekilde değil.
Todo por amor, es diferente.
Ama bu şekilde değil.
Pero no así.
Daha önce de hasta kaybettim ama bu şekilde değil.
He perdido otros pacientes, pero no así. No del tipo de Joe.
Geri geleceğimi hep biliyordum ama bu şekilde değil.
Siempre supe que volvería pero no así.
Evet ama bu şekilde değil. Biz...
Eso es verdad, pero no así.
- Evet, ama bu şekilde değil.
Sí, pero no cómo lo hacen.
Dinle. Bitmiş olabilir, ama bu şekilde değil.
Si se termino, se termino, pero no de esta manera.
Bizim zamanımızda bile mümkündü, ama bu şekilde değil.
Fue posible incluso en nuestra época, pero no en esta escala.
Yapmam gerekeni yapmadım mı? Evet ama bu şekilde değil.
Es lo que planeamos, lo que se suponía que tenía que hacer.
Jean, X-Men'in varlığının bir gün açığa çıkacağını biliyordum ama bu şekilde değil.
Jean, sabía que la existencia de los X-Men sería hecha pública algún día, pero no así.
Ama bu şekilde değil.
Pero no de este modo.
Evet, elbette var... ama bu şekilde değil.
Pues, sí, claro. Pero no de esa forma.
Evet ama bu şekilde değil.
Que querías hijos con Jimmy Steinway. Sí, pero no de esta manera.
- Ama bu şekilde değil.
No así.
Bende öyle, ama bu şekilde değil.
Yo también. Pero no así.
Bizim önderimiz olasın istedim, ama bu şekilde değil.
Yo te quería como jefe, Karmá, pero no de esta manera.
Bu şekilde değil ama kendi yöntemiyle...
A su modo me lo ha dicho.
Ama ben onu istemiyorum. Bu şekilde değil.
Pero yo no lo quiero.
Ama bu işi bu şekilde bırakamayız, değil mi?
Pero no podemos dejarlo así.
Ama, bu şekilde değil.
No haga eso, por favor.
Ve bu şekilde kalmaya niyetliyim, ama siz değil.
Encantando. Se curará rápidamente.
- Bu olay intihar değil. Ama benim bu şekilde düşünmemi isteyen biri var.
Pero hay algún tipo ahí fuera que quiere que crea que lo es.
Bu şekilde beni en iyi şekilde kullanabilirsin. Şimdi. Bunu isterdim Emma ama o kadar basit değil.
Me gustaría, Emma, pero no es tan sencillo.
Ama bu şekilde hiç de iyi değil.
Pero así, tampoco me hace ningún papel.
Bu bazı şeyleri telafi eder ama hoş bir şekilde değil.
Eso me ayudaría a volver, pero no en primera clase.
"Hoşgeldin, dostum." demek isterdim. Ama burda bu şekilde değil.
Te diría, "Bienvenido, amigo", pero aquí no, así no.
Ama elbette bu şekilde değil!
¡ Mas ciertamente no en este estado!
Bu hiçbir şekilde kesin değil, ama ben sizi kastediyordum.
Eso no es infaliblemente cierto, pero lo decía por usted.
Ama burada değil, bu şekilde değil.
Pero no aquí, no así.
Hayatında hiç şöyle bir şey oldu mu "Bu en iyi göründüğüm, en iyi hissettiğim en iyi şekilde yaptığım an, ama hiç de iyi değil"?
¿ Has llegado a un punto en tu vida en que te dices que no te pondrás más guapo, ni te sentirás mejor ni harás nada mejor... ... y ni hay para tanto?
Sarek bu yeniden birleşme görevini bir aptalın işi gibi görürdü, ama bir şekilde bence değil.
Sarek habría considerado esta misión de reunificación como una locura. Pues yo creo que no lo es.
o zaman bana, ne zaman ve ne şekilde olduğu önemli olmayan bir iyilik borcun olduğunuda hatırlarsın ama bu sadece boş bir sözdü benim için değil senden, selma'ya bir koca bulmanı istiyorum bir koca bulmak mı?
- Pero solo fué una promesa sin sentido. - ¡ No lo fué para mí! - Quiero que le encuentres marido a Selma.
Onu tekrar görmek isterim ama burada bu şekilde değil.
Me gustaría verlo de nuevo, pero no aquí, no así. .
Benim için bu şekilde yeterince zor, Mary, yemeklerine bir şey katmak çok para değil ama yemeklerin faydasını kaçırmak istemiyorum İçleri katkı maddeleri ve ıvır zıvırla dolu.
Ya lo tengo bastante difícil. Tengo que darles de comer con muy poco dinero, y no quiero que lo estropees con esas porquerías.
İyi ama bu mümkün değil çünkü yokuşu ters bir şekilde geri vitesle çıktım.
lmposible. He vuelto a pasar marcha atrás. Me estás engañando.
Ama bu şekilde değil.
Pero aquí no.
Neden bu şekilde hissettiğini anlıyorum ama bu benimle ilgili değil.
Comprendo que te sientas asi, pero no estamos hablando de mi.
Evlat, biliyorum iyiyim demek istedin, ama bu şekilde söylemek doğru değil.
Hijo, sé que tuviste buenas intenciones, pero eso no estuvo bien.
Öldürelim onu. - Olabilir ama burada, bu şekilde değil.
Puede ser, pero no aquí.
Bu doğru, ama düşündüğün şekilde bir simülasyon değil.
- Eso es. Pero no se trata de lo que usted cree.
Ama onları bu şekilde daha iyi görmeye başladı. Değil mi hayatım? Beni neden buraya getirdiniz?
Pero eso sólo hizo las visiones más fuertes. ¿ No es así, querida?
Bu şekilde söylenmez ama, değil mi?
No puedes decir eso, ¿ cierto?
Sana bu şekilde söylemek istemezdim ama seni sevdiklerinden değil.
Lamento ser tan directo contigo pero no es porque te amen, viejo...
Ama burada, bu sekilde degil.
No de esta manera.
Bunu barışçıl şekilde çözebileceğimizi umuyordum ama belli ki siz, uzun sürecek bir mahkeme savaşını tercih ediyorsunuz ki bu benim için sorun değil, çünkü bütün mahkeme masraflarından siz sorumlu olacaksınız, kanuni ve cezai zararlara ek olarak.
Esperaba resolverlo amistosamente pero aparentemente prefiere una larga batalla en los juzgados que está bien puesto que será responsable de los gastos legales además de daños legales y punitivos.
Ama bu şekilde olmak zorunda değil.
Pero no tiene por qué ser así.
Daha önce neler düşündüğümü bilmiyorum ama bu şekilde devam ederse eve gideceğim, NewJersey'e değil. Rahatsızlık verdiğim için üzgünüm ve hoşçakalın.
No sé qué estaba pensando en ese comedor... pero dado que decidí ir a casa y no a Nueva Jersey... perdón por la molestia y adiós.
Ama bu şekilde değil, tamam mı? Ben Buffy'yle birlikteyim.
- Estoy con Buffy.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23