Aslında yok translate Spanish
2,878 parallel translation
Bu küçük çocuk aslında yok.
Ese niño no existe.
Hayır, aslında yok.
- No, verás, no los tiene. - ¿ En serio?
Aslında yok.
- La verdad, no.
- Aslında, yok.
- La verdad es que no.
Aslında hiç zamanım yok.
Realmente, sabes qué? No tengo tiempo.
Aslında benim şansa ihtiyacım yok, çünkü tamamen yetenekten oluşuyorum
No necesito suerte porque soy 100 % habilidad, asi que...
Aslına bakarsan, Emilio... Yok aslında çok bir farkımız.
En realidad, Emilio nosotros no somos tan diferentes.
Şöyle ki, ben aslında neredeyse yok etmek üzere olduğun 200 dolarlık jantları kurtarmaya çalışıyordum. Zira ne yaptığın konusunda hiçbir fikrin olmadığını kabul edemeyecek kadar inatçıydın.
Bueno, estaba intentando ahorrarle a tus padres la parte en la que casi destruyes una llanta de 200 $ porque eres demasiado terca para admitir que no tenías ni idea de lo que estabas haciendo.
Ve aslında bu videoyu neden çektiği hakkında bir fikriniz yok.
y que en realidad no tiene idea del por qué ella hizo ese video.
Aslında pizzaya alerjin yok.
Bueno, nunca has sido alérgica a la pizza.
Aslında hayır, yok.
No, en realidad, no tengo.
Ben... Ben bilemiyorum. Politikayla pek alakam yok aslında.
No sé, Yo no soy tan político.
Aslında tamamen yok ederdim ama bunu düşmanlarıma karşı bir koz olarak tutmalıyım.
Me hubiera deshecho completamente de él, pero necesito una amenaza para tener controlados a mis enemigos
Aslında bu bankada hesabım yok ama acaba bunu bozdurmamın bir yolu var mı?
Bueno, en realidad no tengo cuenta en este banco, pero me preguntaba si existía la posibilidad... de que me cambies eso.
Aslında buna iznim yok ama hikâyeniz beni çok etkiledi. Gecikmiş evlilik hediyesi olarak düşünün.
Bueno... no debería hacer esto, pero su historia me ha conmovido, así que considérenlo un regalo de boda tardío.
Aslında öyle olacak diye bir şey de yok.
no... no podemos dar eso por hecho.
Başka şansım da yok aslında.
Realmente no tengo elección.
Yok etmek değil aslında.
No exactamente matarlo.
Aslında param yok.
La cosa es, que no tengo el dinero.
Aslında, senin bir eniğin bile yok.
Mejor ni siquiera tengas un perrito.
Yani aslında, tutku, cesaret ve yetenekle hiç bir alakası yok.
Así que, de hecho, no tuvo nada que ver con la paciencia, el coraje y el talento.
Aslında, bana güvenen de kimse yok.
Tampoco hay nadie que confíe en mí.
Aslında ortada dava falan yok.
En realidad, de hecho, no hay caso.
Bu kasabada konaklayacak pek yer yok galiba. Aslında hiç yok sanırım.
En este pueblo no hay habitaciones vacías.
Pek yok aslında.
O como yo la llamo, la habitación de jugos calientes.
Yok, aslında şey, ikimiz de bilişim sektöründe çalışıyoruz.
No, yo... Se dedica a IT igual que yo.
Pişikler ne durumda? Hepsi yok oldu aslında.
Oh, bueno, ya se ha ido.
Aslında şaşırılacak bir tarafı yok çünkü burası benim işyerim.
Bueno, técnicamente no estoy de visita, porque trabajo aquí.
Ve, aslında, ona gidip başka bir yerde yaşamasını söyledim. Ki, bu yüzden heralde ortalarda yok.
Y, de hecho, le dije que tendria que buscar un nuevo lugar para vivir... y probablemente por eso está ausente.
Gelecekten çok bir beklentim yok aslında.
En realidad no espero mucho de mi futuro.
Aslında pek vaktimiz yok Jeff.
En realidad, no tenemos tiempo, Jeff.
Aslında var ya, bunun bizim için çöpten farkı yok.
¿ Sabes qué? Esto es basura para nosotros.
Aslında bahsettiğimiz masa, masa değil. Öyle bir şey yok.
La mesa que no es una mesa, no existe.
Yaratıcı olduğundan bahsetmiştim. Aslında hiçbir şey yarattığı yok. Sadece yok ediyor.
Cité su creatividad, cuando, de hecho, no crea nada... solo destruye... en una espiral de crueldad diabólica.
Aslında hayır. Bu kazağımda dökülen tüm yeni lekeler, eski lekelerin üstüne dökülüyor. Sorun yok, tamam.
- Bueno, no, en realidad, esta mancha pega con todas las manchas de escupitajos de este, así que está bien.
Yok, aslında 165 cm.
¡ No! Creo que eran unos 165 cm.
Ve aslında, benim şu an için başka bir şansım yok.
Y básicamente no tengo otra opción ahora mismo.
Hayır. Aslında kimse yok.
No, es solo que... no hay nadie fuera.
Yok aslında.
¿ No realmente?
Yok aslında derken?
Bueno, es sólo...
Aslında... 1.25 inçte yara izi yok ve mükemmel çizgiler.
Exactamente una pulgada y cuarto, sin marcas de puntos y una línea perfecta.
Yok ya, aslında ona aşık olduğumdan olduğunu düşünmüyorum.
No creo que sea porque esté enamorada de él.
Aslında, son bir yıl içinde hiç tutuklaması yok.
De hecho, no hubo arrestos en el último año.
Aslında, gerçek bir haberimiz yok.
Nada nuevo.
Aslında, gizli bir kelimeye ihtiyacımız yok.
Oh. Bueno, no necesitamos tener una contraseña.
Aslında, tercih şansınız yok.
En realidad, no es opcional.
Yok, aslında yeterlilik sınavlarında oldukça başarılıydılar.
Si... Sí, no ellos realmente lo hicieron muy bien en los exámenes estatales.
Aslında iki tane var. Ama ilki için yeterince jölemiz yok.
En realidad hay dos, pero no tenemos gelatina suficiente para la otra.
Fakat aslında hayvan ürünleri yememize gerek yok.
Pero la verdad es que no hay necesidad de comer productos animales.
Biliyor musun, aslında % 100'e ihtiyacım yok. Ne kadar mesela?
Tú sabes, realmente no necesito 100 %
Aslında yaptığınız hiçbir şey yok.
Pero no has hecho nada aquí hoy.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65