Benim de öyle translate Spanish
2,140 parallel translation
Jeff beş parasızdı. Evet, benim de öyle düşünmemi istiyordu.
Eso quería que yo pensara también.
Evet, benim de öyle düşünmemi istiyordu.
Eso quería que yo pensara también.
- Benim de öyle.
- Yo también.
Benim de öyle.
Yo también.
- Benim de öyle.
- También es lo mejor del mío.
- Benim de öyle.
- También el mío.
Benim de öyle.
Yo tampoco.
- Yo, benim de öyle gördüğüm rüyalar var.
- No, yo también tengo sueños así...
Benim de öyle.
A mí también.
- Şu sıralar başımda bin türlü dert var. - Benim de öyle.
Hey, estoy pasando por mucho en este momento.
- Benim de öyle!
Y yo tampoco!
Benim de öyle. Baharatlı yiyecekleri çok severim.
Me encanta la comida picante.
- Benim için bir zevkti. - Benim için de öyle.
ha sido un placer-Lo mismo digo...
Baba, benim sağ-sol sorunum yok. - Öyle mi?
Papá, no tengo problemas de coodinación - ¿ Qué?
Öyle görünüyor ki senin gibi biri benim gibi birinin ortaklığından çıkar sağlayabilir.
Pero me parece que alguien como tú podría beneficiarse enormemente de asociarse con alguien como yo.
Eğer öyle bile olsa, bu ona, burayı arayıp, benim bencil bir ebeveyn olduğumu söyleme hakkı vermez.
Y aun así, no le da el derecho de llamar y decir que Yo soy una madre egoista. Quiero decir, vamos.
Çünkü öyle de ondan. Kumandan benim!
Porque así es, soy el comandante.
Aslında dün benim kendimi tanıştırmam gerekirdi ama öyle üstsüz ve terli terli karşına çıkmanın biraz kaba olabileceğini düşündüm.
De hecho me habría presentado yo mismo anoche, pero pensé podría resultar un poco grosero, en vista de que estaba sin camisa y empapado en sudor.
- Sebeplerim var. - Öyle mi? Benim de yapmam gereken bir işim var.
Sí, y tengo un trabajo que hacer.
Şimdi de başka bir kız benim çabalarımın meyvesini yiyecek öyle mi?
Y ¿ alguna otra chica va a cosechar los beneficios de mi trabajo?
Öyle görmem gerekirdi. Sonra benim kalbim de Wordsworth'ünkü gibi coşku doldu.
Y entonces mi corazón dio un brinco, como el de Wordsworth.
Aynı zamanda şu an hapiste olmamanın sebebi de benim. Öyle yani.
También fui yo el que fue a sacarte de la cárcel.
- Ben de öyle sanmıştım ama Damon Weaver yeni kitabı hakkında ipucu verince benim romanım olduğunu anladım.
Eso es lo que pensaba, pero Damon Weavwe lanzó un spoiler sobre su nuevo libro, y el contenido del libro era mío...
Senin için öyle önemliydi ki zamanla benim için de öyle oldu.
Era tan importante para ti que con el tiempo se volvió importante para mí.
Benim için çalışıyor, ve sen de öyle!
¡ El trabaja para mí y tú también!
Kuzenlerini dergilerde görürdüm ve benim çocuğumun da öyle olmasını istemiyordum.
Ví a sus primos en todos los periodicos, y pensé, yo no quiero que mi hijo crezca de esa manera.
Ben de öyle. Ama benim şansım kötüdür.
Yo también, pero mi suerte es mala.
Babamın eşyalarını, tamamen yabancı birine veriyorsun, ama saçmalayan benim, öyle mi?
Estás dando las cosas de mi padre a un completo desconocido. ¿ Yo soy irrazonable?
Hem Allison ve benim öyle bir ilişkimiz yok.
Allison y yo no tenemos ese tipo de relación.
Sen benim, ben senin sırlarımızı koruyacağız ölene değin. - O ne be öyle? Öyle mi yapıyoruz şimdi?
"Tú y yo, yo y tú, protectora de mi hermana hasta la médula." ¿ Qué fue eso?
Benim için de öyle oldu.
Fue para mí también.
Öyle olmalı çünkü benim Steuben içki setimi mahvetmişe benziyorsun.
¡ Tengo que estarlo, porque mira como has destrozado mi set de bar Steuben!
Evet, benim de öyle.
Sí, yo también.
Benim öyle manyak bir gülmem yok.
Yo nunca he tenido una sonrisa de maníaco como esa.
Benim için de öyle, Bay Dunphy.
- En efecto lo es, señor Dunphy.
Ve eğer bu benim başıma gelseydi... öyle yaşamaktansa beni öldürmenizi isterdim.
¡ Pero que conste! , ¡ Que si me muerde.. quiero que me maten, en lugar de dejarme vivir como un Lobo!
Eğer benim öyle bir zulam olsaydı, onları güvenli bir yerde saklardım.
Si tuviera esa cantidad de pasta, la metería en algo seguro, como mi colchón.
Benim babam ölmüşken o neden öyle yaşıyordu?
¿ Por qué debería él vivir de esa forma... cuando mi padre está muerto?
Burada üniversiteye gitmiyorum,... ve gerçekten de benim burada fazlalık olduğumu düşünüyorsanız, öyle olsun.
No estoy en la escuela, y si realmente sienten que sobro aquí con ustedes, está bien.
Benim yaşıma geldiğiniz de o sihirli tekrar hissetmek için öyle çaresiz olursunuz ki ilk Noel'de hissettiklerinizi yine hissetmek için ne gerekirse yaparsınız.
Y cuando llegas a mi edad... estás tan desesperado en recuperar la magia, qué harías lo que fuese para poder sentirte como en la primera Navidad.
Bu ruh hastası benim oğlumun hayatını tehdit etti ve hayatımda hiç tanışmadığım insanlardan kurulu okul idaresi bana bunun için hiçbir şey yapamayacaklarını söylüyor, öyle mi?
Este psicópata amenaza la vida de mi chico, y algunos de los miembros de la junta compuesta por un montón de gente que no conozco me dice que ¿ no hay nada que puedan hacer?
Buraya gelip benim seni ona söylemekten caydıracağımı düşündün öyle mi?
Has venido con la esperanza de que te disuadiera, ¿ no? No.
Yani hemşire makamınızın tam karşısındaki depo benim sorduğum depo öyle mi?
¿ Dirías que ese almacén... es el almacén de al lado del mostrador de las enfermeras?
Tanrı detaylardadır, benim özgürlüğüm de öyle.
Dios está en los detalles y también en mi libertad.
Ama benim sana olan aşkım Falklands savaşı ve akne savaşı arasında olacak, dokuzuncu kısım. Öyle...
Pero me gusta la conexión que haces entre la guerra de las Malvinas y tu batalla con el acne en noveno curso.Fue...
Benim de öyle.
- Sí, tampoco yo.
Belki de sen benim için öyle oldun.
Quizás... tú eras el mío, también.
Adam benim için senaryo yazıyor ve sen de dalıp alıyorsun öyle mi?
Un tipo escribe un guión para mí, ¿ y tú solo te abalanzas en él y lo tomas?
Benim bu dizide başrol olmamı istiyorlar yine de Phil beni bekletiyor öyle mi?
Quieren que sea la estrella de este programa ¿ y Phil me hace esperar como un pajero?
Bu senin, benim dikkatimi dağıtma yöntemin, öyle mi?
Es tu modo de distraerme, ¿ verdad?
Öyle görünüyor ki kendine yeni bir hayat kurmuş benim gibi hastalardan bir kaçış yolu bulmuş.
Bueno, claramente ella se ha construído una nueva vida, ha encontrado un camino para escapar de... de pacientes como yo.
benim de yok 54
benim de 449
benim de var 55
benim değil 350
benim demek istediğim 24
de öyle 26
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
benim de 449
benim de var 55
benim değil 350
benim demek istediğim 24
de öyle 26
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle mi diyorsun 87
öyle oldu 102
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle mi diyorsun 87
öyle oldu 102
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92