Bir anlaşma yaptık translate Spanish
770 parallel translation
Eun-chae'nin annesiyle bir anlaşma yaptık.
La madre de Eun-chae y yo hicimos un trato.
Bir anlaşma yaptık, anlaşmayı onurlandırmak zorundasın.
Teníamos un acuerdo, tiene que honrarlo.
Şöyle bir anlaşma yaptık.
Así que decidimos lo siguiente :
Matt ve ben bir anlaşma yaptık.
Matt y yo hicimos un trato.
- Hayır. onunla bir anlaşma yaptık.
- No, llegamos a un acuerdo.
Bir anlaşma yaptık. Gitmesini sağlayacağım. Tek yapacağım bu.
Hemos hecho un trato, haré que se vaya.
Biz bir anlaşma yaptık. Ona uyacağım.
Hemos hecho un pacto y voy a respetarlo.
Öldüğümüzde birbirimizin küllerini buraya getirmek üzere bir anlaşma yaptık.
Hicimos un pacto para traer aquí nuestras cenizas cuando muriésemos.
Ama bir anlaşma yaptık ve buna bağlı kalacaktın, doğru veya yanlış.
Ha hecho un trato y debe mantenerlo.
Beş yıl önce, Cochise'le bir anlaşma yaptık.
Hace 5 años hicimos un tratado con Cochise.
Ne de olsa, bir anlaşma yaptık.
Después de todo, hicimos una promesa.
Bak, bir anlaşma yaptık.
- Hicimos un trato.
Birinci koğuşla bir anlaşma yaptık.
Hicimos un trato con el barracón no 1.
Bu sana da uygun, bir anlaşma yaptık.
Te conviene, esto es un negocio.
Bir anlaşma yaptık.
Tenemos un contrato.
- Evet, bir anlaşma yaptık.
- Sí. Hicimos un trato.
İşini iyi yapıyorsun. - Babam iş bulmuş. Bir anlaşma yaptık.
Mi padre consiguió un empleo y habíamos hecho un pacto.
Bir anlaşma yaptık ve sen sivilleri trene alıyorsun.
Había un pacto entre nosotros y tú estás subiendo a civiles.
Her ikimiz de kötü bir anlaşma yaptık, Bay Grant.
Fue un mal negocio, Sr. Grant.
Biliyorsun, bir anlaşma yaptık. 25 dolar.
Sabes, el trato que hicimos. ¿ $ 25?
- Bir anlaşma yaptık.
- Hicimos un trato.
Bir anlaşma yaptık, unuttun mu?
Hicimos un trato, ¿ recuerdas?
Bir anlaşma yaptık, Maab.
Hicimos un trato, Maab.
Dinle, bir anlaşma yaptık.
¡ Escucha, hemos hecho un trato!
Seninle ufak bir anlaşma yaptık sanıyorduk.
Hemos pensado en hacer un trato contigo.
Sözün kısası, Abdullah'la bir anlaşma yaptık.
En resumen, he hecho las paces con Abdullah.
Bir anlaşma yaptık.
Hemos llegado a un especie de acuerdo.
Bir anlaşma yaptık.
Sólo hay que llegar a un acuerdo.
Bir anlaşma yaptık.
Una ganga.
Salı günü öğleden sonra, onlarla bir anlaşma yaptık.
Y luego, en la tarde del martes hicimos un acuerdo con ellos y dijo :
Bir anlaşma yaptık, Torrio.
Hicimos un trato, Torrio.
Ben Justine'i seviyorum, siz öldürmeyi. Şunu bilin ki, bir anlaşma yaptık ve kanlarımızla mühürledik.
Yo quiero a Justine y usted, quiere matar sepa que hemos hecho un pacto y lo sellamos con sangre.
Billy, hadi, biz bir anlaşma yaptık, değil mi?
Billy, vamos, teníamos un trato, ¿ no?
Bir anlaşma yaptık.
Teníamos un trato.
Biz, dostum bir anlaşma yaptık.
Teníamos un trato
- Bir anlaşma yaptık.
- Vamos. Hicimos un trato.
Bir anlaşma yaptık.
- Era un trato.
Bay Wexley, Sizinle kızınız arasında ne var bilmiyorum, Ama o ve ben bir anlaşma yaptık.
No sé qué hay entre ustedes, pero ella y yo teníamos un trato.
Bir anlaşma yaptık!
¡ Hicimos un trato!
Bir anlaşma yaptık, McQuade.
Teníamos un trato, McQuade.
Ve karım Louise'le evlilik öncesi bir anlaşma yaptık.
Y en cuanto a mi esposa, Louise, tenemos un contrato prenupcial.
babanızla bir anlaşma yaptık baban oğlu olduğu için kabul edecek
Su padre aceptará ahora que tiene un hijo.
Dinle Angel. Amerika ile 300.000 şişenin üzerinde bir anlaşma yaptık.
Ángel, cerramos trato con los EE.UU. por más de 300 mil botellas.
Steve, senle kardeşini hayatınızın sonuna kadar özgür kılacak harika bir anlaşma yaptım.
Steve, acabo de hacer una inversión maravillosa... que logrará que tu hermana y tú sean independientes de porvida.
Kılavuzlarla bir anlaşma yaptım.
He hecho un trato con los porteadores.
Bir anlaşma yaptık.
Hicimos un trato.
Bir anlaşma yaptığımda, ona sadık kalırım.
Cuando yo hago un trato, lo respeto.
Kitai yolladı ve bir anlaşma yaptık.
Entonces me acostaré con él para que te ascienda. Kitai me ha llamado y hemos llegado a un acuerdo.
FBI'lı çocuklarla anlaşma yaptık. Michael Corleone hakkında bir sürü şey uydurdum, onları memnun etmek için.
Los tipos del FBI me propusieron un trato y me inventé cosas sobre Michael Corleone, que era lo que querían.
Bana bir kez olsun sormadan... 18 milyon dolarlık anlaşma mı yaptın?
¿ Que has cerrado un trato por 1 8 millones de dólares... sin ni siquiera consultármelo?
Ve maçı satmak için bir anlaşma yaptık.
Hice un acuerdo con él para ajustar puntos.
bir anlaşma yapalım 69
bir anlaşmamız var 19
bir anlaşmamız vardı 48
bir anlaşma yapmıştık 33
anlaşma yaptık 16
yaptık 46
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir anlaşmamız var 19
bir anlaşmamız vardı 48
bir anlaşma yapmıştık 33
anlaşma yaptık 16
yaptık 46
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir arkadaşım var 42
bir adam 202
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir arkadaşım var 42
bir adam 202
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43