English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Birşeyi yok

Birşeyi yok translate Spanish

144 parallel translation
Bekar insanların söyleyecek birşeyi yok!
- ¡ Cállate, Sra. Zanahoria!
Bilimin en büyük sırrı olabilecek birşeyi yok edemezsin.
Destruirâ el mayor descubrimiento de la ciencia.
Şimdilik birşeyi yok, ama şoku atlatana kadar bekleyelim.
Esperaremos a que vuelva en si, qujzas por la manana.
Onunda arz edeceği hiç birşeyi yok.
Tampoco ha sabido contestarme.
Pekala, Senor Gomez'e eğer bir takas yapacaksa görmesi gereken adamın ben olduğunu söyle çünkü Simon'ın takas edecek birşeyi yok.
- Oh. Dile al señor Gomes que si quiere hacer negocios, sólo tiene que venir a verme a mí, por que Simon no tiene nada que ofrecerle.
- 100 km boyunca yok. Ciddi birşeyi yok.
- No en 100 km. No está malherido.
- Birşeyi yok.
- Está muy cuerdo.
Oh, henüz birşeyi yok.
- Aún nada.
Ciddi birşeyi yok. Hafif ateşi var. Muhtemelenen güneş çarpması.
Nada grave, un poco de fiebre, tal vez un golpe de calor.
- Hiç birşeyi yok efendim.
- Que anda mal con él? - Nada, señor.
Gerçekten, onların birşeyi yok.
De verdad, no les pasa nada.
- Ya o? Onun da birşeyi yok mu?
- Y él, ¿ no tiene nada?
Oh, birşeyi yok.
- No pasa nada.
- Evet hiç birşeyi yok.
- Sí, no es nada.
- Biraz öksürüyor sadece birşeyi yok.
- Está un poco resfriado.
O aşağıda ana bölümde. Birşeyi yok.
Está abajo y se encuentra bien.
Ciddi birşeyi yok.
Nada serio.
- Birşeyi yok.
- Está bien.
- Bakın, birşeyi yok. Bakın!
- Está bien, mire.
"... Amerika'daki değerli birşeyi yok etmemiz lazım. "
Debemos destruir algo honroso en Norteamérica.
Nasıl olurda evrenin en öldürücü gücü birşeyi yok edemez?
¿ Cómo podría ignorar el poder más letal del universo?
Anlaşılan o ki onun Takeda klanı için yapacak birşeyi yok.
Pensándolo bien ¿ por qué debe preocuparse por el Clan Takeda?
Hayır, birşeyi yok.
No, al set no le pasa nada.
Söyleyecek birşeyi yok.
Ella no tiene nada que decir.
Değeri kalıcı olan birşeyi yok edemezsin.
, tu no debes destruir los valores inherentes.
Birşeyi yok.
Esta bien.
Bodrumun birşeyi yok. David bizde kalmak istiyordu.
El sótano está bien, David quería quedarse a dormir.
Bodrumun birşeyi yok. David bizde kalmak istiyordu.
Bueno, créeme, lo hacía.
Sadece bilmenizi istedim ki Josh iyi, birşeyi yok yani.
Sólo quería que sepa que Josh está bien. Quiero decir que está bien y todo lo demás.
Çünkü söyleyecek birşeyi yok.
Porque no tiene mucho de que hablar.
Birşeyi yok.
Tranquila.
Birşeyi yok. Sadece kafasını vurmuş, o kadar.
Sólo se ha golpeado la cabeza.
Yüzüne giren şişe kırıkları ve eziklerden başka birşeyi yok.
Suelen ser botellazos y cojones doloridos.
Hiç birşeyi yok.
No le pasa nada.
Kızın birşeyi yok.
Ella esta bien.
- Susan, birşeyi yok.
- Susan, está bien.
Birşeyi yok.
Ella está bien.
İyi bir adama göre birşeyi yok.
No tiene nada para un caballero.
Birşeyi yok. Neden?
Nada. ¿ Por qué?
Büyütülecek birşeyi yok
Va.
Harflerin birşeyi yok.
Las letras están bien.
- Kesinlikle, birşeyi yok.
- Sí, él está bien.
- Bana göre birşeyi yok.
- ¡ Sabe a cerveza para mí! - Sí, para mí también...
Fazla eşyası yok ama onun hoşunuza giden birşeyi varsa, memnun oluruz ve eminim o da isterdi.
No tenía mucho, pero nos gustaría, y seguro que a ella también, que se quedara con lo que le guste.
Hiç birşeyi unuttuğum yok.
Nunca se me olvida nada.
Birşeyi yok!
¡ Está bien!
Böyle birşeyi neden Kaplan Kalesinde yapıyorlar? Hiç bir anlamı yok.
¿ Por qué se asociaría con la gente... de la Casa del Tigre?
Polly'nin önemli birşeyi unutacağından endişe etmene gerek yok.
Polly no olvida cosas importantes.
Birşeyi kırmak yok.
No rompan nada.
Alamayacaksın, çünkü yapmadığım birşeyi söylemeye niyetim yok.
No la vas a tener, porque no voy a decir nada que no he hecho.
Zaten ölü olduğuna göre, kaybedecek birşeyi de yok.
Si estaba muerto, no tiene nada que perder.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]