Bu mümkün değil translate Spanish
3,337 parallel translation
- Bu mümkün değil. - Bu harika.
- Eso es imposible.
- Bu mümkün değil.
- Eso no es posible.
Bu mümkün değil.
Es imposible.
Hayır, hayır, bu mümkün değil.
No, no, es imposible.
Bu mümkün değil.
De ninguna manera.
Korkarım bu mümkün değil.
Me temo que no es posible.
Bu şey beni yakıyor. Bu mümkün değil.
Eso no es posible.
Bu mümkün değil.
No se puede.
- Bu mümkün değil.
- No es posible.
- Hayır, bu mümkün değil.
No, no, eso no es posible.
Hayır, kusura bakma ; ama bu mümkün değil.
No, lo siento. Eso no es posible.
- Bu mümkün değil.
Es imposible.
Bu mümkün değil.
Eso no va a ser posible.
Bu mümkün değil.
No es posible.
Nasıl? Bu mümkün değil.
No es posible.
Şu an için bu mümkün değil.
Eso no es posible ahora mismo.
İnan bana, bu mümkün değil.
Confía en mí... eso no es posible.
Hayır, bu mümkün değil.
No, es imposible.
Bu mümkün değil?
¡ No es posible!
Hayır, bu mümkün değil.
No, eso no es posible.
- Bu mümkün değil. - Peki sadece beni?
- Me temo que eso es imposible...
Ben ona ödeme yaptım. Bu mümkün değil.
¡ Esto no se hace!
Korkarım bu mümkün değil.
Me temo que eso no será posible.
Hayır, bu mümkün değil.
No, eso es imposible.
Bu mümkün değil mi?
Está permitido, ¿ cierto?
Üzgünüm. Ama korkarım bu mümkün değil.
Lo siento pero me temo que eso es imposible.
Pekâlâ, bu şu an için mümkün değil ancak çok daha kötü olduğunu düşünüyorum.
Bueno, eso en realidad no es una opción aquí, pero puedo imaginarme que debió haber sido terrible.
Çünkü bu durumu kabul etmemiz mümkün değil.
¿ Me estás hablando a mí o a ella?
Hayır, korkarım ki bu vaka devam ederken mümkün değil.
No. Yo... me temo que eso no será posible mientras el caso esté en curso, pero pronto.
Bu cümleyi kurtarması mümkün değil.
Imposible que se recupere después de eso.
Bu şekilde konuşan sen olamazsın! Mümkün değil!
¡ No eres tú quien habla así, no puede ser!
Yoksa bu da mümkün değil mi?
¿ O ya no es posible tampoco?
Bu... bu... mümkün değil.
¿ De qué está hablando? Nunca dejé el exilio.
Meşru olarak kimden alındığı çözmemiz imkânsız çözsek bile bu insanlara vermemiz mümkün değil.
No hay forma de saber a quién pertenece o cómo regresárselo a sus dueños si alguna vez lo averiguamos.
Ayrıca, bu kadar çabuk aşık olduysa onun için hiçbir şeymişim anlamına gelir ve bu pek mümkün değil!
Además, si se ha enamorado tan rápido, entonces no signifiqué nada para él y eso no es posible.
Melody'nin bize söylediklerine bakarsak bu pek mümkün değil.
Es poco probable, dado lo que Melody nos dijo.
Bu mümkün değil.
Eso no es posible.
İyi de insanın bu yükseklikten bu derece zarar görebilecek bir hıza erişmesi mümkün değil.
Si, claro, pero desde esa altura no es posible que la caida pudiera producir una velocidad para hacer eso.
Maalesef bu pek mümkün değil.
Eso es un poco complicado, me temo.
Oh, hayır, bu gerçekten de- - Mümkün değil.
- Oh, no, no creo que eso sea realmente..
Bu mümkün değil.
Eso es imposible.
Bu pek mümkün değil ancak ölümcül bir tehlike durumu yaşarsan sezgilerini kullan.
No es tan probable, pero si se encuentra en peligro mortal, entonces use su intuición.
Tozlayıcı böcekler olmasaydı mümkün değil bu iş yapılamazdı.
Sin algún tipo de insecto polinizador los almendros no podrían cultivarse.
Gizlice gidip gardiyanın boğazını keserek silahı alacaktım. - Ama bu artık mümkün değil.
Iba a acercarme sigilosamente, cortarle cuello al guardia, tomar el arma... pero ahora lo del sigilo ya no sirve.
Ben Apollo döneminin insanlarını kahraman ilan ediyorum.Sadece astronotları değil. Bu işi mümkün kılmak için her yerde çalışan onbinlerce insanı da.
Miro a todas esas personas de la era Apolo como héroes, no solo a los astronautas que fueron, sino a las cien mil personas en tierra que lo hicieron posible.
Ama atalarımızın da bu yaratığı görüp ismine Sisiutl demesi mümkün değil mi?
¿ No es posible que nuestros ancestros vieran la misma criatura... - y la llamaran Sisiutl?
- Bu bilgiyi ifşa etmem mümkün değil.
- No puedo divulgar esa información.
Bu mümkün değil.
Yo también creo que Ashima debe volver contigo.
Bu bataklıktan dışarı çıkmak mümkün değil, ama biryerlerde olmalı.
No podemos sacarlo del pantano, pero está ahí.
Onun bu tür bir zarar vermesi neredeyse mümkün değil.
Así que es improbable que pudiera haber causado ese tipo de daños.
Çöpçü Adamın ilk kurbanına iyice bakarsak yöntemini henüz oturtamadığını görmek mümkün. Pekala, bu diğer kurbanlarımızla uyuşmuyor. Bu şart değil.
Bien, eso no concuerda con las otras víctimas.
bu mümkün mü 117
bu mümkün 171
bu mümkün olamaz 17
mümkün değil 606
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
bu mümkün 171
bu mümkün olamaz 17
mümkün değil 606
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154