Bunlar onlar translate Spanish
1,407 parallel translation
- Sen bunlar onlar derken yani bu kör adamlar mı bankayı soydular?
- ¿ Quieres decir que... estos hombres ciegos han robado el banco?
( Kızı alırız. Bize toprak isteriz. ) Bunlar onlar.
"Devolvernos Tierra" Yo conocerlos.
Bunlar onlar!
Ahí están!
Bunlar onların adlarıydı.
Así se llamaban.
Aman tanrım, Bunlar onlar.
- Son ellos. - ¿ Ellos?
Bunlar onlar.Özel bir fırsattı ve mecburen oldu, karım bana ayın 25'inden önce ayırtmam gerektiğini söyledi.
Estaban en una oferta especial y fue esencialmente, mi esposa la que me dijo, que los reservemos antes del 25th de ese mes.
Bunlar onlar mı?
¿ Son ellos?
Tanrım lütfen, lütfen bunlar onlar olsun!
Dios. Por favor, que sean ellos.
Bunlar onlar mı?
- ¿ Son ellos?
Bunlar onlar.
Son ellos.
Bunlar onlar.
Dos, son ellos.
Bunlar onlar değil.
No son ellos.
Bunlar basit uyarılardan daha fazla şeyler, Onlar çoktan çizginin içindeler, Bu gün girerler. Ve işler çirkinleşecek.
Son más que simples advertencias, ellos están en la franja, entrarán hoy y se va a poner feo.
Onları ilgilendirmez, bunlar bizim aramızda olan şeyler.
Eso son cosas nuestras.
Dinle beni... bunlar Tarkan, onlar iyi insanlardır.
Escúchame... esos son Tarkan, son buena gente
Bunlar katiller. Onlar benim gibi insan canlısı değildir.
Son asesinos a sangre fría, no como yo.
Bunlar bir şirketin numuneleri. Onları bana Emily ayarladı.
Es una muestra de un servicio de mesa.
Bunlar, onların hikâyeleridir.
Éstas son sus historias.
bence onların arkadaşları bunlar yerine ev falan yatırmalı.
Creo que sus amigos deberían pujar por la casa en vez de hacerlo en su contra.
Demek onları tanıyorsun? Ben, bunlar Ted, Justin ve Brian.
¿ Entonces ya los conoces?
Em onları. Bunların icabına bakacağım.
Me encantan.
Bunlar Orlando ve sivil polis işindeydiler hala onları arıyoruz.
Acusados por lo de Orlando y lo de la policía encubierta pero aún están prófugos.
Bunlar benim filmlerim. Onları ben yaptım ve onlarla ne istersem yapabilirim.
Son mis películas, yo las hice, y tengo derecho a hacerles lo que quiera.
Ancak bunların yer aldığı kireçtaşı o kadar sert ki, onları çıkarmanın tek yolu bütün kayayı birkaç hafta asit banyosunda bekletmek.
La piedra caliza en donde están incrustrados es tan dura que la única manera de liberarlos es sumergir la roca en un baño de ácido durante algunas semanas.
Onlar, yani string teorisyenleri bunu kabullenmek istemezler ama bu konu fiziğin, henüz test edilemeyen bölgesindedir, yani ortaya birtakım öngörüler atıp, sonradan bunları laboratuarda veya uzayda yapılacak deneylerle veya teleskop gözlemleriyle destekleyemezsiniz.
Ellos lo negarán, los teóricos de cuerdas, pero es un tipo de Física que todavía no es experimentable, no proporciona predicciones que se puedan probar en experimentos realizables en el laboratorio o con observaciones que se puedan hacer en el espacio o desde telescopios.
Bunları onlar yaratmadı.
Pero no las crearon.
Amca, ailemiz dedikodu konusu oldu. Bu onların hatası değildi. Bütün bunlar...
Tío... que anden murmurando ahí dentro... no me importa... lo que me importa... es lo que hay en el corazón de Sanjana.
Bunlar etmez. Onlar yozlaşmış!
No, John, estos policías no.
- Onlar astronot, bunlar çocuk.
- Estos eran chicos, no astronautas!
Bunlar onların kadınları.
Ay, qué tristes se ven, ¿ verdad?
Onlar evli değil. telefon yardımı, sex, bunların hiçbirini yapmıyorlar.
Te estoy ofreciendo lo mejor de mí misma.
Onlar bunların kapasiteyi, sadece toplumu ateşlemek anlamında değil aynı zamanda da onu değiştirmek anlamında da etkileyeceğine inanıyorlar.
Creen que poseen la capacidad no sólo de provocar a la sociedad, sino también de transformarla.
Onlar Mose'ı öldürdüğü için bunlar oldu.
Esto empezó porque mataron a Mose.
Dükkanlar bir lüks by-pass ve soğuk gecelerde bunların çoğu açık havada uyumak onların kat tek sarılmış.
Las tiendas pasan por ser un lujo y en las noches heladas muchos de ellos duermen al aire libre envueltos sólo en sus abrigos.
Bunlar Batista'nın metodlarıydı. Biz onları hiç kullanmadık. 554 00 : 56 : 06,780 - - 00 : 56 : 10,773 Vietnamlılar ordularında hiç bir yabancı istemiyorlardı.
Era la práctica de Batista y no queríamos utilizar esos procedimientos.
onları yataklarında yalnız bırakın. - Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız - onları ( hafifçe ) dövün.
Castígalas y evita acercarte en la cama a ellas
Onlar, yani string teorisyenleri bunu kabullenmek istemezler ama bu konu fiziğin, henüz test edilemeyen bölgesindedir, yani ortaya birtakım öngörüler atıp, sonradan bunları laboratuarda veya uzayda yapılacak deneylerle veya teleskop gözlemleriyle destekleyemezsiniz.
Ellos lo negaran, los teóricos de las Cuerdas, pero es un tipo de Física que todavía no es experimentable, no proporciona predicciones que se puedan probar en experimentos realizables en el laboratorio o con observaciones que se puedan hacer en el espacio o desde telescopios.
Bunları söyleyen müridi aynı zamanda onları anlatandı ve söylediklerinin gerçek olduğunu biliyoruz.
El es el discípulo quien hablo estas cosas... el mismo que las escribió... y nosotros sabemos que lo que Él dijo es verdad.
Bunlar benim iki arkadaşım, onları kamerayı denemek için çektim.
Estas son dos amigas mías, las filmé para probar la cámara.
Bunlar çok korkunç suikastçılar onları bulur bulmaz, tek kelime etmeden öldürün böyle yazıyor.
Se trata de unos horribles asesinos. Tan pronto como los encontréis, deberéis matarlos sin dudar. Eso es lo que pone.
Bunlar, onlar mı?
Son esos?
Bunlar, onlar, kardeşlerim.
Son ellos, hermano.
- Ben bunları hissedebilir olamaz. L onları anlamda değil eğer Biliyor musun, - onlar bu dünyada değildir anlamına gelir. - Merak etme.
- No puedo detectarlas.
Bunlar benim komşularım. Onlar konuşmandaki elmalı tart ve Amerika bayrağı için tezahürat yapacaklar.
Son mis vecinos y aplaudirán el patriotismo colorido de sus discursos.
Annenizin imkânsız hedefler belirlediği ve insanlar bunları başaramayınca, onların yetersiz olduğuna inandığı doğru mu? Sahi mi?
¿ De verdad?
Bunlar benim mahkumlarım ve onları geri alıyorum.
Éstos son mis prisioneros y yo me los llevaré.
Bu çok güzel bir amaç. Sizin, onların muhteşem mağazalarının ve... Fashion Island'ın desteği olmasa bunların hiçbirini başaramazdık.
Esta es una buena causa y no podríamos hacer nada sin todo su apoyo ni sin el apoyo de The Fashion Island y todas sus grandes tiendas.
Yeni koordinatları uygulamadan önce, dışarı çevirip bunları birkaç komşu geçide iletmiş olabilir, onlar da kendi çevrelerine, ve böyle devam ediyor.
Antes de adaptar las coordenadas modificadas llamó y las transmitió a algunas de las puertas cercanas que luego las transmitieron a algunas más, y a otras...
Eğer bir hatan olduysa, o da, insanlara bu kadar çok yardım etmek istemen ve onları koruman ki, bunları yapamamak seni yıkardı.
Si tienes algún defecto,... es que quieres salvar a la gente,... quieres ayudar tanto,... que te destrozaba el hecho de no poder marcar una diferencia.
Evet, bunlar onlar.
¡ Murray!
Bunlar çok ağır ve bu hayvan onları taşımıyor.
Estos están muy solicitados y esa vaca no los quiere cargar.
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
onlardan biri 72
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
onlardan biri 72
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onlara dokunma 16
onları buraya getir 21
onları gördüm 114
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onlara dokunma 16
onları buraya getir 21
onları gördüm 114