English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Burada da yok

Burada da yok translate Spanish

663 parallel translation
Burada da yok.
Aquí tampoco está.
Paralar burada da yok.
La paga no está aquí.
Zannedersem burada da yok.
No está aquí.
Burada da yok?
¿ Aquí tampoco? Ni aqui tampoco.
Burada da yok!
No está.
Burada da yok. - Ve vücutlarınız bunu da yapacak.
Os agradeceré, si aparece, que lo cuidéis o le deis leche.
Burada pek arkadasimiz da yok,...
Y, en realidad no tenemos amigos por aquí, así que...
Burada çocuk da köpek de yok!
¡ Aquí no hay ni niños ni perros!
Burada çam ağaçları ya da dağlar yok!
¡ No hay pinos ni montañas!
Ben burada, karım da Paris'te iken yaşamamın imkanı yok.
¿ Me entiende? Mi mujer en París y yo aquí, eso no es vida.
Burada size göre bir şey yok. Ya oradan hemen çıkarsın ya da seni taşımam gerekir.
¿ Quieres venir en forma pacífica, o tendré que llevarte?
Bay Holmes, sizin handa kalmanıza hiç gerek yok. Orası çok kasvetli bir yer. Burada çok sayıda odamız var, hem de çok daha iç açıcı.
Sr. Holmes ¿ por qué se va a quedar en la posada?
Burada neye sahip olduğunuzdan haberiniz yok.
No se da cuenta de lo que tiene aquí.
Asla da icat edilemez. burada hiçbir şekilde panik falan yok.
Aquí no ha cundido el pánico en ningún momento.
Burada istasyon yok. En yakını Roma'da.
La estación no está aquí, está en Roma.
Kasabada bir salonumuz var. Burada da olmasına gerek yok.
Ya tenemos un salón en el pueblo, no necesitamos otro aquí.
Alexander burada, yeterli askeri, parası ya da tedariki yok elinde araziden başka bir şey yok.
Aquí está Alejandro, que con los hombres y víveres que tiene, ha de vivir de lo que vaya encontrando.
- Burada yenen ya da yenilen yok.
- No hay vencedores ni vencidos.
Senden ne istediklerini bilmiyorum. Ama önemi yok, çünkü sen artık burada değilsin.
No sé qué quieren hacer contigo... pero ahora ya da igual... porque... ya no estás aquí.
Burada bizimle kalmaktan hoşlanacaksın. Elbette burada Hindistan'da olduğu gibi fil mil yok, koyunlarımız var, kargalarımız var kuşlarımız, dağlarımız ve keçilerimiz.
Te gustará estar aquí, claro que no tenemos elefantes, como tenéis en la India, pero hay marmotas.
Burada da ondan başka dostum yok.
Dios sabe que es mi única compañía.
Burada da bir şey yok.
Nada por aquí, tampoco.
Burada, Orsino'da ambulans birliğinin savaşla bir sıkıntısı yok.
Aquí en Orsino, la compañía de ambulancias no tiene problemas.
Burada da bize yer yok.
No tienen donde meternos.
Ariane, benim iznim olmadan bu odaya girmeyeceksin. Ve burada toz almak da yok!
Ariane, no has de entrar en esta oficina sin mi permiso ¡ y no has de limpiar aquí dentro!
Burada da birşey yok, Frank
Tampoco hay nada, Frank.
Burada daha iyisini ya da ucuzunu bulamayacağın bir şey yok.
Algo que no tengamos, o que esté más barato allí.
Bizim için hiç yer yok burada ya da orada.
Ya no hay sitios para nosotros aquí o allí.
İnanmıyorsanız, burada kalmanıza da gerek yok.
Si no, no tendrá motivos para marcharse.
Tanrım, burada da hiç esinti yok.
¿ Será posible? Aquí tampoco se puede respirar.
Burada da yok.
No está ahí. No.
Burada birşey yok. Ve burada da birşey yok.
Nada por aquí, y nada por allá.
Vaftiz edecek çocuk falan da yok burada...
- Ya lo veo.
Burada da bir fark yok.
Aquí es igual.
Hava karardığında burada yapacak fazla bir şey yok da.
Bueno, no hay mucho que hacer aquí por las noches.
Evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki kendini bizden say... kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın...
"Considérate parte del mobiliario " No sobra gran cosa " ¿ Pero qué más da?
Yarın 10'da tekrar gel, burada yatmana gerek yok.
Ven mañana a las 10, no tenemos que ingresarte.
Cinerna Sociables'a gidip, ardından yemeğe ve dansa gidecektik. Dışarıda bir taksi bekliyor. Burada hiçbir hazırlık yok.
Resulta que tengo entradas para Cinema Sociables, cena y baile, y un taxi esperando afuera y ahora parece que no tengo cita y estoy bastante molesto y me siento bastante humillado.
Ağaç olmadığı için burada tabut da yok.
Aquí no hay ataúdes porque no hay madera.
Gerçeği söylemem gerekirse, toprak çapalamak da iyi değil... burada da hayat berbat, bir fark yok, her yer aynı.
Si te digo la verdad... Estaba mal allí, cavando la tierra, y estoy mal aquí. No cambia nada en absoluto.
Burada kadın falan yok. Ve bu konuda da hiç bir şey...
No hay mujeres aquí, e ignoro todo acerca de ellas...
Burada da bir şey yok.
Tampoco hay nadie aquí.
Viyana'da olmanı bekleyen kimse yok, ve seni burada kimse görmedi.
En Viena nadie te espera. Y nadie te ha visto aquí.
Hatta gözaltında olduğunu bildirme zorunluluğum da yok. Ulusal Güvenlik yasalarına göre bir terörist tehdidi olarak burada tutulabilirsin.
Según la Ley de Seguridad Nacional puede seguir aquí indefinidamente como amenaza terrorista.
Burası Silver Bell Burada gümüş de yok çan da.
ESTO ES SILVER-BELL, PERO NO HAY NI PLATA NI CAMPANAS
Bu savaş, birçoğumuza göre her ne kadar başka ülkelerin demokrasisini kurtarmayı amaçlıyorsa da burada, Amerika'daki demokrasiyi yok edecektir.
Aunque se ha diseñado para ahorrar democracia en el extranjero seguro que lo destruyen aquí en Estados Unidos.
Ayrıca, burada Lang'da, bu türlü şeyleri dert etmeye ihtiyacımız yok.
Además, aquí en Lang, no tenemos que preocuparnos por esas cosas.
Burada da özgürlük yok demektir.
Es porque entonces aqui no hay libertad.
O burada yok, Bernard da yok.
No está. Y Bernard, tampoco.
İlkbaharda hepimizin burada olacağının garantisi yok... bazılarımızın sinirleri bozulacak... sanırım sinir bozukluğu konusunda da inceleme yapmalıyız.
No hay garantías de que todos sigamos acá en primavera. Algunos podría tener una crisis nerviosa. Deberíamos estudiar las crisis nerviosas.
Yukarıda evet ama burada gerek yok.
Sí, allá arriba. Pero no aquí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]