Burada değildi translate Spanish
590 parallel translation
Bu çok tuhaf çünkü yıllardır burada değildi.
Es algo bastante curioso porque lleva años sin venir aquí.
Herkesi tanır. - Burada değildi.
- Conoce a todo el mundo.
Ayrıldığım sırada burada değildi.
No estaba aquí cuando me fui.
Neden burada değildi?
¿ Por qué no está aquí?
Ne yazık ki, madam 2 gün önce burada değildi.
Es una lástima que la señora no viniera hace dos días.
Çünkü, Miles burada değildi. Günaydın, Chris.
Buenos días, Chris.
- Hayır, Monty burada değildi.
- No, aquí no ha estado.
Cole smith burada değildi ayrıca onun gönderdiği elçiyide beğenmedik California görevlisi... bu aradaki kırıklı çizgi gibi şey humboldt ırmağı yukarıdaki stage route da beraber gidiyor.
Cole Smith no estaba allí. Y no nos gustó su mensajero... California Beal.
Burada değildi, o yüzden ben de içmeye gidebileceğini düşündüm. Birkaç bara göz attım.
Como no estaba aquí, supuse que estaría tomando una copa y salí a recorrer un par de bares.
- Kulağım burada değildi.
- ¿ No lo nombré? - No estaba escuchando.
- Ne zaman burada değildi?
- ¿ Cuándo no ha estado aquí?
Shep burada değildi.
Shep no estuvo aquí.
Peder Ryan burada değildi.
El padre Ryan no estaba aquí.
Hayır, burada değildi.
No, no estaba aquí.
Frank geçen sene burada değildi.
Frank no estuvo aquí el año pasado.
Geçen sene burada değildi, değil mi?
El año pasado no estaba, ¿ verdad?
Bu ağaçlar daha önce burada değildi.
Ese árbol no estaba ahí.
St. Crispin gününde bizimle savaşanlar varken onlar burada değildi.
No estaban aquí, con las vidas que lucharon con nosotros el día de San Crispín.
Burada değildi.
No estaba aquí.
Bu sabah benden önce çıktı... ve bir saat önce döndüğümde de burada değildi.
Salio antes que yo esta mañana. Y no estaba aqui cuando volvi hace una hora.
Bu şey kesinlikle burada değildi.
Desde luego eso no estaba antes.
O burada değildi. Sen de kahraman değilsin.
No estaba y no lo es.
Dr. Korby hiçbir zaman burada değildi.
El Dr. Korby... no estaba aquí.
- Burada değildi.
- ¡ Aquí no está!
Ama burada değildi.
Pero no esta.
- Ama, burada değildi.
- No estaba.
- Ben geldiğimde, burada değildi.
- Cuando entré, no estaba.
Daha önce burada değildi.
No estaba aquí antes.
Az önce burada değildi.
Porque no estaba aquí hace un segundo.
Burada değildi. Başka bir yere gitmişti.
No está, se ha ido.
Resim hiçbir zaman burada değildi.
Nunca hubo una pintura aquí.
Salak yazar bilgi için burada değildi elbette.
Este estúpido novelista no quería información, por supuesto.
Belki annem burada değildi.
Quizás nuestra madre no estaba aquí.
Burada pek mutlu değildi.
No era muy feliz aquí.
Burada sekiz senede öğrendiklerinizi özetlemem mümkün değil, öğrendikleriniz sadece kitaplarda yazılanlar değildi.
No podría resumiros en unos minutos lo que habéis aprendido en ocho años. Lo que os lleváis con vosotros no será sólo lo que decían los libros.
Burada kalmam söz konusu değildi.
Quedarme no formaba parte del trato.
Frankie yapmadı, burada bile değildi.
Frankie no lo ha hecho. No ha estado aquí.
- O burada bir tutsak degildi, Paris hür iradesi olan bir kadindi, bir kraliçeydi hem de cennetin kapilarina kucak acacak kadar cesur bir kralice.
- Aquí no era una cautiva, Paris sino una mujer autodeterminada, una reina con más valor del que yo habría tenido al navegar contra las olas del cielo.
Bu adam burada bile değildi.
Este tío no estaba aquí.
Genç bir kız burada öldürülmüştü ve öldüren her neyse insan değildi.
Una muchacha fue asesinada aquí. Lo que la haya matado no era humano. ¡ No se pare ahí!
Bir hayalet görmüş olabilirsin Nora ama burada benimle olan şey hayalet değildi.
Tú pudiste haber visto un fantasma. Pero lo que estaba conmigo, no lo era.
Erasmus'u burada istiyordun madem bu onu buraya getirmek için pek de kesin bir yol değildi.
Si quisieras a Erasmus acá... ¿ no fue un tanto descabellado traerlo de esa forma?
Baban öldüğünde burada bulunmamamız bizim hatamız değildi.
- No es culpa nuestra. - Yo primero. - Lo hizo todo sola.
Ayrıldığım sırada burada değildi.
Y no estaba cuando me fui.
Afrika'ya gitmek zorunda değildi. Burada iyi bir işi vardı.
El no tenía que irse al Africa, debería haberse quedado aqui
- Siz yokken burada değildi.
Si quiere 10 centavos, pídaselos al botones.
Eskiden burada sadece at hırsızları varken, buralar bu kadar iç karartıcı değildi.
Ahora estamos peor que antes, cuando solo teníamos el problema de los cuatreros.
- Yapmak zorundaydım.. çünkü, burada güvenli değildi.
Tuve que hacerlo porque no estaba a salvo aquí.
Birkaç dakika önce böyle değildi, çünkü bir şey yapıyorduk şimdi ise aynı duygu içerisindeyim. - Burada ne aradığımı bilemiyorum.
- No sé por qué estoy aquí.
Bu son zamanlarda burada görülen bir şey değildi.
Pero sé que eso no ha sido así últimamente.
Burada epey bir şeyler oldu özellikle bu otelde, son yıllarda. İyi şeyler değildi.
En este hotel pasaron muchas cosas a lo largo de los años y no todas buenas.
burada değildim 23
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
buradayım 1669
buradasın 260
burada 4271
burada ne yazıyor 27
burada ne işin var 798
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
buradayım 1669
buradasın 260
burada 4271
burada ne yazıyor 27
burada ne işin var 798
burada ne arıyorsun 599
burada da 32
buradan 750
burada kimse yok 180
burada mısın 154
burada ne yapıyorsun 1049
burada neler oluyor 706
buradan gitmek istiyorum 41
burada ne işim var 33
burada ne var 74
burada da 32
buradan 750
burada kimse yok 180
burada mısın 154
burada ne yapıyorsun 1049
burada neler oluyor 706
buradan gitmek istiyorum 41
burada ne işim var 33
burada ne var 74
buradan git 21
buradaydı 142
burada dur 141
buradasınız 63
buradan gidiyorum 95
buradalar 298
buradan defol 18
buradayız 338
burada değil 773
burada bekle 560
buradaydı 142
burada dur 141
buradasınız 63
buradan gidiyorum 95
buradalar 298
buradan defol 18
buradayız 338
burada değil 773
burada bekle 560