Burada değil translate Spanish
18,018 parallel translation
Şu an burada değil ama.
Pues ya no.
Aradığınız kız, Layla uzun zamandır burada değil.
La chica a la que buscáis, Layla, hace mucho que no está aquí.
Evde olman gerek, burada değil.
Es necesario estar allí, no aquí.
Burada değil gibisin.
Usted divide en zonas hacia fuera allí.
Hayır, artık burada değil.
Uh, no, él no está aquí.
- Burada değil patron.
- No está aquí, jefe.
Beyaz şapkalı burada değil.
No tenemos a Gorra Blanca.
Tekrar ediyorum, Beyaz şapkalı burada değil.
Repito, no tenemos a Gorra Blanca.
parçalanabilir ama on tane dal bir aradayken kırılmaz eğer dördümüz yeniden birleşirsek batıya gideriz ve yazıtları aldığımıza emin oluruz o burada değil
Rota y sin esfuerzo mientras que diez ramas son irrompibles juntas. Si los cuatro estamos unidos y enlazados llegaremos a Occidente y sin duda obtendremos la escritura. Él no está aquí
Burada değil ve hiç gelmedi.
No está aquí y nunca lo estuvo.
- Kendisi şu an burada değil.
- Ahora no.
- Jeff burada değil, değil mi? - Hayır.
- Jeff no está ahí, ¿ cierto?
- çünkü grubum burada değil.
- no tengo aquí a mi banda.
O burada değil.
No está aquí.
Burada değil.
Él no está aquí.
Sizin geleceğinizi bilmiyorduk, o yüzden burada değil.
Hola, Nick, ¿ dónde está tu amiga? Bueno, no sabíamos que ustedes venían, así que ella no está aquí.
Neden burada değil?
¿ Por qué no está aquí?
Baban şu an burada değil.
Tú padre no está aquí en este momento.
- Alex burada değil.
- Alex no está aquí.
Matematik dersinin ortasındayız ve o hala burada değil.
Estamos a mitad de la lección de matemáticas, y ella todavía no está aquí.
Küçük bir dükkânda. Burada değil.
En una negocio pequeño, no es de aquí.
- Burada değil.
- Pues no lo está.
Burada değil.
No está.
Okulum burada değil
Mi escuela no está por aquí.
Burada değil.
No está aquí.
Alice şu anda burada değil.
Alice no está aquí ahora mismo.
- Bilmiyorum, burada değil.
- No lo sé. No está aquí.
Ama burada kötü bir şey yok, değil mi?
Pero, no hay nada malo aquí. ¿ No es cierto?
Seni burada başa kimin getirdiğini ve bu konumda kimin tuttuğunu hatırlatmama gerek yok sanırım, öyle değil mi?
No tengo que recordarle quien le puso al mando y mantuvo su cargo, ¿ verdad?
Seni burada daha önce görmemiştim, değil mi?
Nunca antes lo había visto por aquí, ¿ verdad?
Gitmenizi istemem gerekecek. FBI burada yetki sahibi değil.
El FBI ya no tiene más jurisdicción aquí.
Bu mümkün değil. Dr. Goldman olay esnasında burada bile değildi.
El Dr. Goldman ni siquiera estaba en el campus cuando sucedió.
Burada ne yapmak zorunda kalacağımı biliyorsun değil mi?
Ya sabes lo que voy a tener que hacer aquí, ¿ verdad?
Ama burada asıl önemli husus Bayan Erica'nın tepkisi değil.
Pero olvidémosla a ella.
Gevrek burada değil, mutfakta.
No hay cereales aquí, están en la cocina.
On yıldır burada çalışıyorum, değil mi?
Llevo diez años aquí, ¿ no?
- Burada mağdur olan O değil.
No es así. - Él no es la víctima.
Eğer aramaya geldiysen burada da değil.
Pero tampoco está aquí, si intentas encontrarla.
Ama şu anda kimse burada güvende değil.
Pero... ahora mismo nadie está a salvo aquí.
Olumlu bir şey yapmaya çalışıyorsun burada, değil mi?
Podemos sacar algo positivo de aquí, ¿ no, tío?
Bakın burada kim var? Hoş bir sürpriz, değil mi?
Mire quién vino, ¿ no es una linda sorpresa?
İşin Dolores'i korumak değil. Cesur silahşorlar en iyisini isteyip birlikte olmayı arzulayabilirler diye kızı burada tutup konukların bulmasını sağlamak.
Tu trabajo no es proteger a Dolores, es mantenerla aquí, asegurarte de que los huéspedes la encuentran si quieren abatir al leal pistolero y forzar a esa chica.
Ki gerçek değer bu ve kısmen seleflerimden birinin öngörü eksikliği yüzünden 35 yıllık bilgi ham bilgi başka bir yerde değil burada mevcut.
Ahí es donde está el verdadero valor. Y debido a una falta de visión por parte de uno de mis predecesores, 35 años de información, información sin procesar, existen aquí.
Burada öyle yazıyor, değil mi?
Es la verdad, ¿ no?
Burada sigara içemiyorsun değil mi?
No puedes fumar aquí, ¿ verdad?
Onu sikip sikmediğim önemli değil, burada siktiğimin bir olayı var.
Tanto si me la he follado como si no, ese no es el tema.
Burada D.J. ile geçici süreliğine çalışıyorsun, değil mi?
Trabajas aquí con D.J. temporalmente, ¿ verdad?
Burada olduğumu kimseye söylemedin, değil mi?
No le has dicho a nadie que estoy aquí, ¿ no?
Burada mesele intikam değil Asgeir.
No se trata de venganza.
Carrick daha önce buna benzer şeyleri Ekvator'da da yaptı. Aynı şeyi burada da yapacağını düşünmek hiç de zor değil.
Carrick ha hecho este tipo de cosas antes, en Ecuador, así que es más que fácil asumir que lo hizo aquí.
- Burada değil işte, bırak kalsın.
Se está haciendo tarde.
burada değilim 34
burada değiller 85
burada değildim 23
burada değildi 20
burada değil mi 45
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
burada değiller 85
burada değildim 23
burada değildi 20
burada değil mi 45
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66