Elektrik yok translate Spanish
373 parallel translation
Elektrik yok, yol yok otobüs yok.
¡ A Ciudad de Dios! Allí no había luz, ni asfalto, ni autobuses.
Elektrik yok, distribütör kapağı gitmiş, şimdi de bu.
No hay electricidad, no está el rotor, y ahora esto.
Elektrik yok.
No hay electricidad.
Elektrik yok.
Sin electricidad.
Söylesene Giulio, burada elektrik yok mu?
Giulio, ¿ No hay luz eléctrica?
- Elektrik yok.
- No hay electricidad.
Çalışmıyorlar, çünkü elektrik yok.
No funcionan porque no hay electricidad.
Neden elektrik yok?
¿ Y la electricidad?
Elektrik yok. Hiçbir şey yok.
¡ Sin electricidad, ni nada de nada!
- Evet, fakat elektrik yok..
- Sí, pero no hay electricidad.
Bizim orada elektrik yok.
Se trata de la electricidad.
Unutun gitsin. Gittiğimiz yerde elektrik yok.
Olvídenlo... no hay electricidad a donde vamos.
Elektrik yok.
No hay electricidad en ningún lado.
Elektrik yok.
No hay energía eléctrica.
Burada elektrik yok mu?
¿ No hay electricidad aquí?
Elvira'da elektrik yok.
Elvira no tiene electricidad.
Telefon yok, elektrik yok.
Sin teléfonos, ni electricidad.
Televizyon yok çünkü elektrik yok.
No hay TV porque no hay electricidad.
Elektrik yok, ışık da yok.
No hay electricidad, no hay luz.
Köyde elektrik yok mu?
¿ No hay electricidad?
- Elektrik yok.
- Se cortó la electricidad.
Elektrik yok.
No electricidad.
Bugün 21. doğum günüm ve bir fırtınanın ortasındayız, elektrik yok ve yağmur... -... şehrin üstüne çökmüş.
Cumplo 21 años y estamos en una tormenta, sin luz la lluvia cubre la ciudad.
Elektrik yok. Su soğuk.
Sin electricidad.
Hiç elektrik yok.
No tiene nada de potencia.
Sanırım elektrik yok.
Supongo que eso significa que la corriente está apagada.
Bu adada elektrik yok.
No hay electricidad.
Elektrik kesintileri ne olacak? Klimalar, hatta trafik ışıklarına bile yetecek kadar elektrik yok.
No hay energía para tanto aire acondicionado y sin contar con los semáforos.
Servoları bırakmaya yetecek kadar elektrik yok.
No tenemos suficiente combustible para liberar los servos.
Bu adam bana elektrik verilmiş çitleri hatırlatıyor. Vızıldıyor ama sonuç yok.
Ese tipo me recuerda a un ventilador, dando vueltas y sin salir aire.
Elektrik de yok.
No hay electricidad.
Bunun bir rüyadan ibaret olduğunu söylüyorsun ve sana elektrik verilince uyanacağını ve sen uyandığında bizlerin yok olacağını, değil mi?
Dice que todo esto es un sueño y que cuando le electrocutan se despierta... y cuando despierta, todos nosotros desaparecemos. ¿ Correcto?
- Yok o elektrik süpürgesiydi. - Doğru elektrik süpürgesiydi.
No, la aspiradora.
Elektrik yok!
No tienen luz.
- Elektrik vinciniz yok mu?
- ¿ No tienen polea eléctrica?
- Elektrik de yok.
- Y tampoco hay luz.
Bu köyde kimsede yok elektrik ama benim var. Bir misafirim, bir kıymetli kişi gelince yakarım.
Cuando tengo invitados o gente importante, enciendo las luces.
Elektriksel olarak kapalı devre olan ilk iki rölenin ilkinde avometreme göre üstteki mavi kablosunda elektrik akımı yok ya da bu kablo şase.
En el primer relé, mi amperímetro no registra corriente... ni en el cable superior azul ni en el blanco.
Uyarma sistemi yok mu? Yoksa elektrik şirketi sürpriz yapmayı mı seviyor?
¿ No hay alarmas o a la compañía eléctrica le gustan las sorpresas?
Bay Despaul'ün oturduğu masayla Bay Rivoli'nin oturduğu koltuk arasında elektrik falan yok.
No hay corriente eléctrica entre la consola y la silla del Sr. Rívoli.
Elektrik düğmeleri yok.
No hay interruptores de luz.
Kısacası, elektrik yok.
Para siempre?
Işık yok, elektrik de yok.
No hay luz ni energía eléctrica.
Elektrik, Su ve Sağlık Hizmeti yok.
No hay electricidad. No hay agua potable. No hay saneamiento.
Sana söylüyorum, randevu için yarışmaya ihtiyacım yok çünkü bende uygun elektrik var!
Te digo que no necesito un concurso para... ganar esta cita porque tengo madera.
Elektrik de yok.
No hay electricidad, tampoco.
Oh, bu kesinlikle onu açıklamağa yardımcı olabilirdi, efendim, fakat cesedin yanında elektrik bulunmuyor, hiç yok.
Oh, eso sin duda ayudaría a explicarlo, señor, Pero ho había electricidad cerca del cuerpo, no hay electricidad en absoluto.
Evimde elektrik var ve kamyonetimin de borcu yok.
Tengo electricidad en mi casa, y mi camioneta ya está pagada.
Seni anladım, bebeğim.. Ama elektrik kaynakları hakkında endişe edecek bir şey yok.
Entiendo, pero no hay que preocuparse por la electricidad.
Tutulacak tarafı yok o adamın- - berbat elektrik tesisatı, hatalı frenler.
Recortó costes de todas partes.
Neredeyse bitirdim. 4 nolu ambarda, telepatik elektrik alanının rezonans frekansına kilitlenecek ve onun bütün etkilerini yok edecek, kalibre edilmiş iyonik girişim sinyali oluşturdum.
Casi está. Habrá una interferencia iónica en el hangar de carga 4 calibrada para fijar la frecuencia de resonancia del campo telepático y sacarlo de todos los afectados.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65