Gereği yok translate Spanish
462 parallel translation
- Risk almanın gereği yok.
- No debemos correr riesgos.
Hiç gereği yok.
- Es innecesario.
Kabalaşmanın gereği yok.
No le servirá hacerse el duro.
Gereği yok, Eddie.
Déjalo, Eddie.
- Şimdi konuşmanın gereği yok.
- No hay necesidad de hablarlo ahora.
Sevgili dostum, risk almanın gereği yok. Korkarım, Meade yaşadıkça risk altındasın.
No conviene correr riesgos innecesarios, Meade está suelto.
Hiç gereği yok.
No lo necesita.
Hiç gereği yok.
No tienes que agradecerme.
Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum, Bay Stephenson. Gereği yok.
Oiga, señor Stephenson, no sé cómo agradecérselo.
Hiç gereği yok.
No hay razón para ello.
Burada oyalanmanın gereği yok.
Bueno, llegó la hora de irme.
- Hiç gereği yok.
- No se moleste.
Zaman boyutsuz kalmanın gereği yok. Bizi rahatsız etmeyecekler.
No hay motivos para negar la dimensión del tiempo.No afectará.
Bence daha fazla soru sormanın gereği yok, efendim.
Creo que es innecesario hacer más preguntas, señoría.
Gereği yok.
No es necesario.
Rahatla, bulabilecekleri bir şey yok. Endişelenmenin gereği yok.
Ten calma, no hagas caso... se trata de una cosa totalmente vaga, es inutil alarmarse por esto.
Hızlı gitmemin bir gereği yok yavaş kullanırım.
No hay necesidad de correr tanto... iré despacio.
Ancak acele etmenin hiç gereği yok.
Pero esa no es razón para precipitarse.
- Küstahlığın gereği yok.
No consiento insolencias.
Myra'nın bir piyes yazarı olarak kazandığı paranın farkındasın ki çalışmanın hiçbir gereği yok.
Los derechos de autor de Myra le dispensan a usted de trabajar.
Yarın onu mahkeme salonuna sürüklemenin hiç gereği yok.
No le veo sentido a llevarla a un proceso judicial mañana.
Hepimiz yorgunuz, ama bunu göstermenin gereği yok.
Todos estamos cansados. Pero no es motivo para decirlo.
İkinizden birinin ölmesinin gereği yok.
No hay necesidad de que mueran.
Hiç gereği yok.
No es necesario.
Tekrar ediyorum. Paniğe kapılmanın gereği yok.
No existe motivo de alarma.
Bu içten pazarlıklı, sinsi Buckingham'la düşüncelerimi paylaşmanın gereği yok artık.
El hábil y astuto Buckingham... no será ya más el confidente de mis intentos.
Hava iyi olsun diye dilekte bulunacaktım ama madem eve gidiyorsunuz hiç gereği yok, öyle değil mi?
Le iba a desear un mejor clima, pero si sólo va a casa... no hay motivo para desearlo, ¿ verdad?
- Hiç gereği yok.
No es necesario.
Şey, o tutumu takınmanın gereği yok.
No tome esa actitud.
Seni bu kadar sevmesem, Matt... Gereği yok...
Si no me gustaras tanto, Matt...
Kendini paralamanın hiçbir gereği yok Charles.
No es bueno que os despedacéis entre vosotros, Charles.
Aşağılamanın hiç gereği yok şimdi.
No tienes por qué insultarme.
Sanırım bunu tartışmamızın gereği yok... çünkü tüm cevapları bilmiyorum.
No deberíamos hablar de esto... porque no tengo todas las respuestas.
Ve bu şişeye gelince... Daha fazla sorgulamanın da gereği yok.
Y en cuanto a lo de esta botella, verá, no pienso hacer averiguaciones.
Sanırım seni tanımıyormuşum gibi davranmanın bir gereği yok artık.
Supongo que sería inútil decir que no te conozco.
Gereği yok.
No será necesario.
Ancak kayıplarımıza ağlamanın gereği yok.
Pero no tiene sentido estar aquí lamentándose de las pérdidas.
Sen telaşlısın diye onu da telaşa sokmanın gereği yok.
No hay que alarmarla sólo porque tú estés alarmado.
Ses çıkarmadan böyle dayak yemenizin gereği yok.
No tiene por qué soportar una paliza así.
Hiç gereği yok.
No necesariamente.
Bence hiç gereği yok.
No me parece que sea indispensable.
Tartışmanın gereği yok.
No es necesario discutir.
Merhametli ve huzur kaynağı Tanrım, O kimsenin yok olmasına rıza göstermez, yeter ki Kendisine inanıp güvensinler. Tanrısal şefkat ve merhamet gereği.
Padre y Dios misericordioso, que deseas la vida eterna para todos los que crean en ti, perdónale y acógele en el reino de los cielos.
Ama resmî sıfatım gereği suçlamasını dinlemekten başka seçeneğim yok.
Pero en mi carácter de policía no me cabe más que investigar sus acusaciones.
Paniğe kapılmanın gereği yok.
Repito.
Gereği yok.
¡ El siguiente!
Adetler gereği sizden izin almamız gerekiyor, ancak çok da vaktimiz yok.
Quisiera que usted aceptara, pero no queda mucho tiempo.
- Gereği yok.
- No, no.
- Hayir, geregi yok.
- No te molestes.
Gereği yok.
- No es necesario que se disculpe.
Gerçekten hiç gereği yok!
Realmente no es necesario.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65