Her şeyi biliyorsun translate Spanish
826 parallel translation
Her şeyi biliyorsun.
Lo sabías todo.
Vay canına, sen de her şeyi biliyorsun.
Demonios, usted lo sabe todo.
Her şeyi biliyorsun, değil mi?
Parece que lo sabe todo.
Sen her şeyi biliyorsun sanmıştım!
Creí que ya sabías todo lo que hice.
Anladım. Onların kim oldukları hariç işine yarayacak her şeyi biliyorsun.
Así que lo único que ignoraba era su identidad.
Helene sana her şeyi söyledi, artık her şeyi biliyorsun.
Hélène te ha dicho todo, y ahora que lo sabes...
- Her şeyi biliyorsun, değil mi?
- Usted lo sabe todo, ¿ no?
Her şeyi biliyorsun. En küçük ayrıntıyı bile.
Lo sabes todo, hasta el mínimo detalle.
Hakkındaki her şeyi biliyorsun değil mi?
Ud. lo conoce bien, ¿ no?
Her zaman her şeyi biliyorsun.
Debería tener tu línea de información.
Her şeyi biliyorsun.
Usted lo sabe todo.
Artık her şeyi biliyorsun.
Y ahora ya lo sabe todo.
Her şeyi biliyorsun.
Lo sabes todo, ¿ verdad?
Benim hakkımda her şeyi biliyorsun.
Tú sabes todo sobre mí. ¿ Cuál es el problema?
O zaman neden soruyorsun? Her şeyi biliyorsun.
¿ Para qué preguntas si lo sabes todo?
Evet, Chikki. Atlar hakkında her şeyi biliyorsun.
Sí, Chikki, tú entiendes mucho de caballos.
Her şeyi biliyorsun, değil mi?
- Sabes mucho, ¿ no?
Anlatacak ne var? Ne de olsa her şeyi biliyorsun.
No hay nada que contar.
En kısa sürede yerleşiyorsunuz - Oh, Doğu hakkında her şeyi biliyorsun.
Los destinan aquí por un tiempo y creen saber todo sobre el Oriente.
Yaptığım her şeyi biliyorsun.
Sabes que lo hago.
Hey, Cowley, her şeyi biliyorsun.
Cowley, tú que lo sabes todo, ¿ quién es nuestro embajador en Nueva York?
Sanırım hakkımda bilmen gereken her şeyi biliyorsun Slater.
Supongo que sabes todo lo que debes saber de mí, Slater.
Her şeyi biliyorsun, değil mi?
¿ Tu lo sabes todo, no?
Evet, sen her şeyi biliyorsun.
Sí, Ud. Sabe todo.
Zaten benim hakkımda her şeyi biliyorsun.
¿ Pero ya lo sabe todo sobre mí!
Bilmen gereken her şeyi biliyorsun.
Ya sabe todo lo necesario.
Sen zaten her şeyi biliyorsun.
Olvido que ya lo conoces todo.
- Tabii ki biliyorsun, Katie. Çünkü herhangi bir kimsenin sana herhangi bir zaman sorduğu her şeyi bilirsin.
Claro que sí, Katie, porque sabes todo lo que todos preguntan siempre.
Elliot, çok yakın arkadaş olduğumuz için, birbirimize her şeyi söyleyebileceğimizi biliyorsun, değil mi?
Elliot, sabes que somos tan unidas que nos podemos decir cualquier cosa, ¿ cierto?
Her şeyi bir tek sen mi biliyorsun?
Nadie sabe nada, excepto usted.
Her şeyi de biliyorsun, çok bilmiş.
- ¿ Qué sabes tú, Schmargagi?
Senin için her şeyi yaparım. Bunu biliyorsun, değil mi?
Haría lo que fuera por usted, lo sabe, ¿ no es cierto?
Bu şehirdeki hemen hemen her şeyi benim yönettiğimi de biliyorsun. Bailey İnşaat ve Kredi Birliği hariç.
También sabes que desde hace muchos años estoy intentando quedarme con ella o arruinarla, pero no he podido hacerlo.
Her şeyi yapardım biliyorsun.
Sabes que haría cualquier cosa.
Artık her şeyi biliyorsun.
Ahora, ya sabes.
- Her şeyi de biliyorsun. O yüzden mi?
- Y también lo sabes todo.
Adil bir şekilde yargılanman için elimden gelen her şeyi yapacağımı biliyorsun.
Sabes que haré todo lo posible para que te den una pena justa.
Senin için her şeyi yaparım. Biliyorsun.
Haría cualquier cosa por ti, lo sabes.
Nasıl yapılır biliyorsun. Sen her şeyi bilirsin.
Tú sabes cómo, lo sabes todo.
Çok iyi biliyorsun ki... İyi biliyorsun ki senin için her şeyi yaparım.
Sabe que yo haría cualquier cosa por usted.
Burada istediğin her şeyi yapabileceğini biliyorsun.
Tú sabes que puedes hacer lo que te dé la gana.
Biliyorsun ki George her şeyi abartır.
Sabes que George exagera las cosas.
Bak, tatlım. İhtiyacın olan her şeyi alabileceğini biliyorsun.
- Mira, cariño,... puedes tener todo lo que necesites.
Biliyorsun, sanırım biz ikimiz çok aptalız, olmayan her türden şeyi hayalliyoruz.
Creo que somos unos estúpidos, imaginando cosas que no existen.
Biliyorsun her şeyi kontrol etmiştim.
Sabes que lo comprobé todo.
Hayır, Jim biliyorsun. Catherine her şeyi sonuna kadar götürür.
Catherine hace todas las cosas a fondo... y una por una.
Onun bildiği her şeyi sen de biliyorsun.
Sabes todo lo que él sabe.
Bob, biliyorsun ki her şeyi yaparım.
Bob, sabes que haría cualquier cosa.
Thomas Becket'e duyduğum kin, ve senin onu kıskanman... Biliyorsun, Tanrı her şeyi bilir.
De mi odio hacia Thomas Becket... y de vuestra envidia hacia él, ya sabe todo cuanto hay que saber.
Sen de gayet iyi biliyorsun, her şeyi yapabilecek kapasitedeyim.
Sino soy capaz de todo, lo sabes tú bién.
Tabii, sen ne olduğunu biliyorsun çünkü her şeyi önceden bilirsin. O yüzden aslında sormam yersiz ama yine de sorayım dedim.
Claro que ya sabes qué es, porque sabes todo lo que va a ocurrir antes de que suceda, así que en realidad no es necesario que te lo pida, pero lo haré de todos modos.
her şeyin bir zamanı var 23
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şeyi mahvettin 39
her şeyi aldın mı 25
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyi 506
her şeyi biliyorum 83
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şeyi mahvettin 39
her şeyi aldın mı 25
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyi 506
her şeyi biliyorum 83