Her şeyi mi translate Spanish
6,197 parallel translation
Her şeyi mi! ?
¿ Lo que sea?
Sizin de kendi bilgilerinizi depolayabilen beyinleriniz var. Bunun yerine her şeyi benimkine dolduruyorsunuz ve doldurduklarınız kendi düşüncelerimi dışarıya itiyor ve bu yüzden sonunda arabamı unutuyorum.
Ustedes tienen cerebros perfectamente capaces de almacenar su propia información, y en vez de eso, meten todo al mío y lo llenan y llenan y saca mis pensamientos y así fue como terminé perdiendo mi auto.
Şu andan itibaren her gün 17 : 00-18 : 00 arası benden ihtiyacınız olan her türlü şeyi tüm dikkatimle dinlemek için mutfaktaki masada oturacağım.
Significa que a partir de ahora, todos los días entre las 17 : 00 y 18 : 00, estaré sentada en la mesa de la cocina con mi atención total, esperando escuchar cualquier tontería que ustedes necesiten de mí.
Bu kadar farklılık varken aşk her şeyi fetheder mi? Aşk yeterli mi ki?
¿ Puede el amor superarlo todo, cuando hay tantas diferencias?
Her şeyi kontrol edemeyiz, değil mi?
¿ Sabes qué? No podemos controlarlo todo.
Sahip olduğun şeyi korumak adına her şeyi yapabileceğini mi göstermeye çalışıyordun?
¿ Estabas tratando demostrar que vas a hacer... todo lo posible para proteger lo que tienes?
Ben anneme her şeyi anlatırım.
Quiero decir, yo le cuento todo a mi madre.
Beni korumak için her şeyi yapacaksın ama buna bir de benim açımdan bak.
Harás cualquier cosa para protegerme, pero mirarlo de mi posición.
Yani, o odaya öylece giriyor, değil mi ve benim hakkında bilmesi gereken her şeyi bildiğini sanıyor.
Digo, entra aquí, cierto imagina que sabe todo lo que necesita saber sobre mí.
Bir baba, oğlu için her şeyi yapardı değil mi?
Un padre haría cualquier cosa por su hijo, ¿ verdad?
"Ne şeyi" mi? O odaya her geldiğinde aramızda cinsel gerilim oluyordu.
"¿ Qué cosa?" Hay, como, sexual tensión cada vez que estamos juntos en una habitación.
- Her şeyi hazırladın, değil mi?
- No te has dejado nada, ¿ verdad?
Disarida oldugun zaman, özledigin seyler geri almak için her seyi yapacagin seyler olmadi mi?
Cuando estabas fuera, ¿ no había algo que echaras de menos por lo que hubieras sacrificado algo por tenerlo devuelta?
Her türlü şeyi hatırlıyorum, Jake doğum günlerini, her Top Chef kazananını daha dün patronum olmadığını bile hatırlıyorum.
Me acuerdo de todo tipo de cosas, Jake, de los cumpleaños, de todos los ganadores de Top Chef... Incluso me acuerdo de ayer mismo, cuando aún no eras mi jefe.
Korkuyu hissediyor ve çevremde olan her şeyi içime alıyorum. Kalbimi sakinleştirmeye, hızlı soluk alıp vermeyi engellemeye ve dağılmamaya çalışıyorum.
Siento el miedo absorbiendo todo a mi alrededor trato de calmar mi corazón, no hiperventilar y mantener la concentración
- Her şeyi planladın değil mi, kızıl?
Lo tienes todo arreglado, ¿ cierto, colorada?
Kızımı kaybetmişken annen çıkıp her şeyi düzeltebileceğini söylemesi beni cezbettiyse özür dilerim.
Perdí a mi hija, así que, sí, cuando tu madre ofreció limpiar la pizarra discúlpame por sentirme tentada.
Oğlum buradan her şeyi çok iyi kontrol etmiş gibi görünüyor.
Mi hijo parece tener ese lado perfectamente bajo control.
Nate'le olanlardan sonra onun hakkında her şeyi öğrenmek istedin mi?
Después de lo que pasó con Nate, ¿ sentiste, que querías saberlo todo sobre él?
Acı şekilde öğrendiğim şey senden uzak durmak için her şeyi yapmam gerektiği.
Mi dolorosa lección aprendida es mantenerme lejos de ti, hombre.
Sana istediğin her şeyi anlatacağım, kim olduğumu... ismimi, kimin için çalıştığımı söyleyeceğim.
Te contaré todo lo que quieras mi nombre, te contaré para quién trabajo.
Ona hakkımızdaki her şeyi söyledin mi?
¿ Le dijiste algo de lo nuestro?
Yani sen ve o bilimin her şeyi çözeceksiniz, öyle mi?
Así que lo resolverás todo, ¿ no? ¿ Tú y la ciencia?
Üniversitede okuyan çekici bir kızı vurmanız her şeyi bitirir. Bölgedeki anahtar deniz üssünüze karşı bir öğrenci mi?
Si le disparan en la cabeza a una estudiante universitaria, la cosa cambia. ¿ Esa estudiante a cambio de una base naval clave en la región?
Ne yapacağını sanıyorsun? Bir tür film kahramanı gibi çıkıp her şeyi uzun bir hafta sonunda çözeceğini mi?
¿ Qué piensas hacer, aparecer como un héroe de película y arreglarlo todo en un fin de semana?
Her şeyi kaydettin mi, eski dostum?
¿ Grabaste todo, viejo amigo?
- Her şeyi riske atarız anlıyorsun, değil mi?
¿ Comprendes que estamos arriesgando todo?
Yaptığım her şeyi ailem için yaptım.
Todo lo que he hecho lo he hecho por mi familia. Por ti.
Geçen gün bir öğrencim dedi ki, eğer insanın doğası bir sorunsal değil de sorunsa, benim sorunum, her şeyi zafer ya da ölüm bağlamında görmekmiş, hatta sadece zafer de değil, mutlak zafer.
Un estudiante... El otro día dijo que mi problema, si la naturaleza de uno es un problema, es algo realmente problemático. Dijo que todo lo veo en términos de victoria y muerte.
Her şeyi zihnimde canlandırdım. Her canlandırışımda iyi hissettim.
Lo reproducí en mi mente y cada vez que lo hice me sentí bien.
Babamın dediği gibi onu korumak için her şeyi yapmalıyım.
Y como dijo mi padre, tengo que hacer todo lo que pueda para protegerle.
Ona hakkımızdaki her şeyi söyledin mi?
¿ Le contaste todo sobre nosotros?
Yine rüyama girer diye korkuyorum. Bana her şeyi yanlış yaptığımı, iyi olmadığını söyler diye. Senin hatandı der diye.
Es sólo que tengo miedo de que vuelva a aparecer de nuevo y vaya... de que me diga que todo estuvo mal y que no está bien... y que es mi culpa.
Dediğim gibi, babama söyleyebileceğim her şeyi söyledim.
Como dije, le dije a mi papá todo lo que pude.
Kullanıcı adının ardına gizlenip öldürmek her şeyi değiştirecek mi sandın?
¿ Crees que esconderte tras un alias y matar a alguien va cambiar eso?
- Şey, yani... Öğleden sonra yazarlar odasında oturuyordum ve Jonny, çekim sonunda her şeyi stüdyoda mı bırakması, yoksa eşyaları bir yere mi depolaması gerektiğini sormak için içeri girdi. Yani ona demiş olabilirim ki büyük bir kutu depolama konteyneri şey olabilir...
Bueno... estaba una tarde con los escritores... cuando entró Jonny preguntando si guardaba todo en algún sitio, así que pude haber dicho que un contenedor en un almacén sería...
Güvenliğimi sağlarsanız size bilmek istediğiniz her şeyi anlatırım.
Si me garantizáis mi seguridad, os diré todo lo que queráis saber.
Ofisimde konuşulan her şeyi kayıt mı etmek istiyorsun?
¿ Quieres grabar toda palabra en mi oficina?
Bak, bana söyleyebileceğin her şeyi kardeşimin yanında söyleyebilirsin.
- Escucha, cualquier cosa que tengas que decir, puedes decirlo delante de mi hermano.
İyi bir sezon geçirmişler mi bilirdi. Her şeyi bilirdi.
Sabía si habían tenido una buena estación, todo.
Burada uçurumun kenarında durmuş, üzerinde çalıştığımız, mücadele ettiğimiz her şeyi bir kenara bırakıp benim güdülerimi mi sorguluyorsun?
Y aquí estamos en el precipicio, al borde de todo por lo que trabajamos... luchamos... ¿ y tú cuestionas mis motivos?
Artakalanımız için herhangi bir tehdit ortaya çıkaracak olursa tüm gücümle bizi, ondan korumak için her şeyi yapmam gerektiğini biliyorum.
Y sé que si se plantea cualquier tipo de amenaza a nuestra supervivencia, Que debería estar haciendo todo en mi poder para protegernos de ella.
Genelde her şeyi kolaylıkla becerebilsem de Derslerimi ve dans tutkumu dengeleyemiyorum.
Y aunque por regla general lo bordo todo, estoy teniendo algunos problemas para compaginar mis estudios y mi pasión por el baile.
- Bu sevginin üzerine her şeyi riske atmaya niyetlisin, öyle mi?
- ¿ Y te vas a jugar todo por ese amor?
Öğle yemeği benim tek boş zamanım, yani program dışı her şeyi o zaman yapmam gerekiyor.
El almuerzo es mi único tiempo libre, así qué debo meter todas mis extracurriculares ahí.
Sence her şeyi hızlı yapabilir mi?
Quiero decir, ¿ crees que pueda hacer todo realmente rápido?
Öylece gelip istediğin her şeyi alabileceğini mi sanıyorsun?
¿ Crees que simplemente puedes venir y conseguir todo lo que quieras?
Jessica'ya olan sevgim fiziksel bir şeydi, o doğana kadar var olmayan bir organ gibi. Sonra her şeyi kontrol etmeye başladı.
Mi amor por Jessica era como algo físico, un órgano que no existió hasta que ella nació y que luego controló todo.
Size yardımcı olmak için elimden gelen her şeyi yapacağım.
Haré todo lo que esté en mi poder para ayudaros.
Birkaç şeyi teyit etmek için annemle konuşmam lazım sonra herkese her şeyi anlatacağım.
Solo necesito hablar con mi madre, corroborar unas cuantas cosas y entonces os contaré todo de inmediato.
Her şeyi paketlenmemiş gibi gösteriyor.
La cámara en mi iPad ha sido super raro últimamente, y está haciendo las cosas
her şeyin bir zamanı var 23
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şeyi mahvettin 39
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyi aldın mı 25
her şeyi 506
her şeyi biliyorum 83
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şeyi mahvettin 39
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyi aldın mı 25
her şeyi 506
her şeyi biliyorum 83