Iyi bir iş translate Spanish
3,753 parallel translation
Ben de çok iyi bir iş teklifi aldım, sanırım herkes için en iyisi olmuş.
Y realmente, me han ofrecido un puesto con un fantástico lanzamiento, así que supongo que todo lo trabajado ha sido para bien.
Ben neden daha iyi bir iş bulamadığını merak ediyorum.
Me pregunto por qué no podrías conseguir un trabajo mejor.
Tahmin ettiğinden daha iyi bir iş çıkarıyorsun.
Estás haciendo un trabajo mejor del que crees.
İsim yapmak için tek bir şansım var, kendim için, gerçekten iyi bir iş yapmak için.
Tengo una oportunidad de crearme un nombre por mí mismo y tengo que eliminarlo del parque.
Çok iyi bir iş çıkardınız.
Han hecho un gran trabajo.
Bu iyi bir iş planı çünkü o ve arkadaşı uyuşturucu tüccarlarına benzemiyor.
Un buen plan de negocio porque él y sus amigos no parecen camellos.
Senin kadar iyi bir iş çıkaramayacak.
- ¿ Sí? - No lo hará tan bien como tú.
Çocuk bir iki oyun kazanır, kız Pazar günü Edgehill'in yıldönümü gösterisinde iyi bir iş çıkarır dünyada başka korkunç şeyler olur her şeyi yoluna koyduk.
Mira, él gana un par de partidos, ella patea culos en el show de aniversario de Edgehill el domingo, cualquier otra cosa terrible pasa en el mundo, volvemos al radar.
Belki çocuk aletleri temizledi çünkü iyi bir iş yapmak için ciddiydi.
Quizá el chico limpió sus herramientas porque es formal a la hora de hacer un buen trabajo.
Bu iyi bir iş değil.
¡ Así no se hacen negocios!
Evet, Yelp sitesinden aldığım bilgiye göre santeriasuzy37 adlı kullanıcı, size tavuk kanı bulaşmış deri bir pantolon getirdiği zaman çok iyi bir iş çıkarmışsınız.
Sí. Según la información que he obtenido en Yelp, hicieron ustedes un gran trabajo cuando santeriasuzy37 les trajo unos pantalones de cuero manchados de sangre de pollo.
Çok iyi bir iş çıkardınız.
Son muy buenos.
Neyse peşini bırakmayarak iyi bir iş çıkartmışsınız.
De todas formas, buen trabajo, en darle seguimiento tan rápido.
- Çok iyi bir iş çıkardık ama.
- De todas formas, seguro que haríamos un gran trabajo.
- Oscar Yacht Kulübü için iyi bir iş çıkardı.
Oscar hizo buen trabajo para el Club.
Ama Oscar iyi bir iş çıkardı.
Igual Oscar hizo buen trabajo.
Yakın zamanda daha iyi bir iş bulacağım...
Encontraré un trabajo mejor pronto...
Git ve kendine yapabileceğin iyi bir iş bul.
Sigue adelante y encuentra un trabajo que sea bueno.
Çok iyi bir iş, Krrish.
Un trabajo estupendo, Krrish.
Ve C, iyi bir iş beceriyorsan sonrasında bahsedip durma, havalı, duygusuz takıl.
Y C, si le haces a alguien un favor, no seas un tarado. ¿ De acuerdo?
Evet, bu yüzden onu yakalamak ya da öldürmek senin için iyi bir iş olurdu
Sí, por lo que sería bueno negocio, la derecha, para que usted pueda atraparlo o matarlo
Sizin için iyi bir iş bence.
Suena como un gran trabajo para todos ustedes.
İyi bir iş.
Eres joven.
- İyi iş dedin iş farklı bir olaydır.
- Has dicho inundación... Una inundación es un desastre natural.
İyi bir iş çıkarın, olur mu?
Chicos, haced un buen trabajo, ¿ vale?
İyi bir iş çıkarmışsın.
El trabajo está casi bien hecho.
İşi Blair gibi kendi şirketini yöneten genç bir iş kadınından öğrenmemden daha iyi ne olabilir?
¿ Quién mejor para mí para aprender de una joven empresaria como Blair, dirigiendo su propia empresa?
Bu iş gittikçe daha iyi bir hâle geliyor.
Esto se pone cada vez mejor.
Bir iş beni ne zaman evden uzaklaştırsa hep iyi bir dost oldun.
Cuando los negocios me apartaban de casa siempre has sido un gran amigo para mí.
İyi bir iş çıkarttım.
Estoy haciendo un buen trabajo.
Başkanlık dönemim süresince doğruluğu, sorumluluğu iyi yönetimi geri getireceğim. Hem kendi partime hem de diğer partiye çok konuşup az iş yapmak için değil gerçekten ve kesinlikle daha iyisini yapmak için yemin ettiğimizi ve bu görevin kutsal bir görev olduğunu her gün hatırlatacağım.
Dedicaré esta presidencia al retorno de la integridad al retorno de la responsabilidad del gobierno y le recuerdo a mi partido y a los adversarios que cada día tenemos el deber jurado y la obligación sagrada no de decir que servimos sino de mejorar en una forma real y definitiva.
Bu kadar stresli bir iş böyle bir zamanda size iyi gelmez.
Un trabajo tan estresante no puede ser bueno para usted en un momento como este.
Bana dolgun bir ücret verdiğiniz kesin ama kocanız ne zaman iş gezisine, Ohio'da küçük bir kasabaya gitse beni aramasanız daha iyi olur belki.
El anticipo que me estás pagando es generoso, pero mejor no me llames cada vez que tu marido haga un viaje de negocios a alguna pequeña ciudad de Ohio. ¿ Qué ciudad... en Ohio?
Tamam. İş ortağım bunu benden daha iyi açıklayabilirdi ama bir deneyim.
Vale, mi socia empresarial podría explicar esto mejor que yo, pero lo intentaré.
Kolum çok iyi aslında, harika bir iş çıkardın.
Hiciste un trabajo fantástico.
İyi bir iş aldık.
Tenemos uno bueno.
Nasıl bir iş yeri sırf iyi görünmediğim için bana hizmet etmeyi reddeder?
¿ Qué tipo de sitio rechaza negocio solo porque no doy la imagen?
İyi bir iş başarmışsınız derdim eğer 2004'te olsaydık.
¿ jugar a la carta del bebé inteligente? Bien hecho... si fuera el 2004.
İyi bir iş çıkardıkları kesinlikle ortada.
Sería enfermante si me hubieran dado una fea y rara.
Simdi RandomHouse'dan iyi bir is var.
Ya te preparé a Random House, no metas la pata.
Sonra bir gün bir mektup alırsınız, burs kazandığınızı yazar. En iyi sağlık kurumlarından birinde iş imkânı ile bir ev verilir.
Entonces, un día, recibes una carta diciendo que te han concedido una beca, y te ofrecen un puesto en una de los mejores instituciones médicas, un hogar.
İyi bir iş yaparsam, kızın dudaklarını alabilir miyim?
¿ Si hago un buen trabajo, puedo tener sus labios?
Bu iş görür. Bu saatle iyi bir kalbin olacak.
Ese es más sólido, tendrás un buen corazón con este reloj.
- İyi bir iş çıkardın.
Hiciste un gran trabajo.
Bugün yemekte seni New York'un en saygın iş adamlarından biriyle tanıştıracağım Bay Meyer Wolfshiem, iyi bir dostumdur.
En la comida te presentaré a un distinguido empresario de Nueva York el señor Meyer Wolfshiem, mi buen amigo.
Ya pek bir şey yok ya da saklamakta epey iyi iş çıkarıyorlar.
No hay mucho, o son muy buenos poniendo cara de nada.
Diyorum ki, parası daha iyi olan yeni bir iş aldığımda, itiraz etmem.
Estoy diciendo que cuando me dan un nuevo trabajo con más dinero, No discuto.
- İyi, bir şeyi yok onun. Planya ile iş yaparken bir parça kopup burnuna çarptı.
Llegó a meter la nariz para saber Cuando fue planeado.
Yani, bildiğiniz gibi sizin raporunuz yüzünden, bütün adaylar iş için burada onlar için iş hayatında geniş, iyi bir deneyim olacak.
Quiero decir, ya sabes, porque de tu informe, todos los candidatos a puestos de trabajo aquí... todos ellos cuentan con una amplia experiencia en el mundo de los negocios.
Eğer keçilerine sahip çıkamıyorsan başka bir iş alanı düşünsen iyi olur!
Si no sabes cuidar tus cabras, ¡ cambia de oficio!
Yani neden, Anne Roland gibi iyi, dürüst soruşturmacı bir gazeteci zaten kırılgan olan saygınlığına böyle kötü bir iş ile neden leke sürmek istesin?
Quiero decir, ¿ Por qué una buena, decente, exitosa reportera investigadora como Anne Roland quiere manchar una ya frágil reputación con malos negocios como ésos?
iyi birisin 30
iyi biri 103
iyi bir adam 101
iyi birine benziyorsun 16
iyi bir kız 32
iyi biri mi 21
iyi biriydi 25
iyi bir fikrim var 23
iyi bir fikir 75
iyi bir şey 36
iyi biri 103
iyi bir adam 101
iyi birine benziyorsun 16
iyi bir kız 32
iyi biri mi 21
iyi biriydi 25
iyi bir fikrim var 23
iyi bir fikir 75
iyi bir şey 36
iyi bir nokta 22
iyi bir çocuk 55
iyi bir soru 35
iyi biridir 33
iyi bir adamsın 23
iyi bir fikirdi 18
iyi birine benziyor 31
iyi bir başlangıç 27
iyi bir kız ol 31
iyi bir adamdı 69
iyi bir çocuk 55
iyi bir soru 35
iyi biridir 33
iyi bir adamsın 23
iyi bir fikirdi 18
iyi birine benziyor 31
iyi bir başlangıç 27
iyi bir kız ol 31
iyi bir adamdı 69